Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

İklim değişikliğinden sömürgecilik suçlu

Gittikçe büyük bir küresel sorun haline gelen iklim değişikliğinin sömürgecilikle de bağlantısı olduğunu söylesem her taşın altında emperyalizm, kapitalizm ya da sömürgecilik aramakla suçlanacağımı biliyorum. Kuşağımın mensuplarına çok sık yapılır oldu bu, son yıllarda özellikle. “Her taşın altında aramak” türünden bir yaklaşımım yoksa da bu olguların her türlü uğursuzlukta ciddi payları olduğuna tabii ki inanırım.

İlk kez yer alıyor

Ama bu kez “iklim değişikliğiyle sömürgecilik arasında bağ var” diyen ben ya da benim gibiler değiliz. Bizim zaten bildiğimiz bu gerçeğe Uluslararası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) bu ay yayınlanan, “küresel ısınmanın gezegenimiz üzerindeki etkisine ilişkin” altıncı (son) raporunda değiniliyor. Sömürgecilik terimi IPCC’nin tarihinde ilk kez bir raporda yer alıyor yani. Takdir edersiniz ki hayli önemli bir gelişme bu. IPCC, 1990'dan beri iklim değişikliği konulu bilimsel raporlar üretiyor. Ancak 30 yılı aşkın faaliyetinde iklim değişikliği ile sömürgecilik arasındaki bağlantıları hiç gündeme getirmemişti.

Rapora göre sömürgecilik, iklim değişikliğinin etkilerini şiddetlendiriyor. Özellikle, hem tarihi hem de süregelen sömürgecilik biçimleri, belirli insan gruplarını ya da bölgeleri iklim değişikliğinin etkilerine karşı daha da savunmasız kılıyor. IPCC, raporda iklim değişikliğini sömürgecilikle ilişkilendirerek, dünyadaki hükümetlere, politika yapıcılara, sömürgeciliğin etkilerine değinmeden iklim değişikliğinin etkilerini anlamanın kolay olmayacağı mesajını iletiyor.

Bu kez yerliler yazdı

Bu son rapor şu açıdan da önemli; önceki raporlar, yerli gruplardan ya da Batılı olmayan uluslardan yazarların eksikliği nedeniyle eleştiriliyordu. Bu nedenle son raporda, yazarların yaklaşık yüzde 44'ü, önceki rapordaki yüzde 37'ye kıyasla “gelişmekte olan ülkelerle, ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkelerden” oluşmuş. Antropoloji, tarih, felsefe, bilim, ekonomi de dahil olmak üzere farklı disiplinlerden geliyorlar. Raporu yazan bu insanlara bakınca anlıyoruz ki belki de ilk kez “ormanın tarihini aslan yazmamış” oluyor.

IPCC'nin 2014'te beşinci raporunu tamamlamasından bu yana iklim değişikliği ile sömürgecilik arasındaki bağlantıları gösteren bir literatür gelişti. Örneğin, Potawatomi kabilesinden filozof, aynı zamanda iklim adaleti uzmanı Kyle Whyte, yerli halkın topraklarına el konulması ile çevreye verilen zarar arasındaki bağlantıları yazdı uzun uzun.

Bilim de sömürgecilikten doğdu

Araştırmalar, iklim biliminin emperyalizm ile sömürgeciliğe dayandığına ilişkin de çok sayıda kanıt sunuyor. Tarihçi Deborah R. Coen, çağdaş iklim değişikliği biliminin temel unsurlarının kökenlerinin 19. yüzyıl Habsburg İmparatorluğu'nun emperyal hırslarına dayandığını kanıtladı. Coen’e göre örneğin, bilim adamlarının yerel fırtınaların gelişimi ile atmosferik dolaşım arasındaki ilişkiyi anlamalarına yardımcı olan Habsburg emperyalist siyasetiydi.

Dahası, çağdaş iklim bilimcilerinin dayandığı tarihi meteorolojik verilerin çoğu, sömürgeci güçler tarafından üretildi. 19. yüzyılın ortalarındaki İngiliz gemilerinin seyir defterlerinden bilim adamları tarafından çıkarılan veriler de başka bir örnek. O veriler Britanya İmparatorluğu tarafından sömürgeleştirilen topraklardaki insanların topraklarının, sularının sömürülmesini hızlandırma çabasının birer kanıtı durumunda.

IPCC'nin iklim değişikliği ile sömürgecilik arasındaki bu tür bağlantıları kanıtlamasının siyasal sonuçlarının ne olacağı konusu henüz net değil. Ancak, en azından sömürgeciliğin iklim değişikliğindeki rolü konusunda emin olmamıza yaradığı kesin.

Her şey politiktir dediğimizde kızıyorlar bir de.

Hem sınıfsal hem politiktir. Ben de diyorum ama IPPCC de böyle söylüyor.

Neden yalan söylesin ki?

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi