Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

Eti birilerinin, kemiği sizin!

Psikologlar araştırmalı bence. Paranın, şöhretin ve özellikle siyasi gücün doyurduğu liderler neden “başkomutan” fotoğrafını bu kadar sever?
Hırs konusunda zirveye oynayan Trump da eksik kalmadı elbette. Yemen’e yönelik saldırıyı, pür dikkat kumanda merkezinden böyle izledi.

whatsapp-image-2025-03-17-at-15-32-43.jpeg

Bombaların yağdığı saldırı sonrasında -muhtemelen- şeffaf kapaklı TOP SECRET mühürlü dosya ile sunulan bilanço açıklandı: 53 ölü, 98 yaralı. Ölenlerin 5’i daha çocuktu. Çocuk!

Gazze’de, Suriye’de katledilen çocukların acısından söz edenler Yemen’i görmüyor. Çünkü ABD saldırısının hedefindeki Husiler İran yanlısı.

“ABD’Yİ YENİDEN BÜYÜK YAPMAK” sloganını taşıyan şapkasıyla poz veren Trump’ın düşman listesindeki ilk ülke.

Yüzyıllardır oluk oluk kan akmasına neden olan mezhep savaşlarında bir paragraf daha diyeceksiniz. Hayır!
Suriye’nin Sünni cihatçılara teslimi bölgede yepyeni bir sayfanın açılması demek.

Bunun, zaman içinde Türkiye’yi de etkileyecek bir ateş çemberine dönüşeceğini söylemek için kahin olmaya gerek yok sanırım.
Hatta daha şimdiden etkilediğini bile iddia edebiliriz.

Baksanıza, Suriye’de Nusayri ve Alevilere yönelik şiddeti gündemine taşıyan Tele 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ RTÜK tarafından acilen mercek altına alındı. Şu sözler RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’e ait:
“ Basın özgürlüğü sorumluluk gerektirir! Her fırsatta İslam âlemine yönelik zehir kusmayı adet haline getiren şahıslar, bu sefer de Suriye’deki gelişmeler üzerine bilinçaltlarındaki habis fikirleri dışa vurmuşlardır.
İslam dünyasının Ortaçağ karanlığında olduğunu iddia edenler, aslında kendi fikir dünyalarının karanlığından hiçbir zaman çıkamamışlardır.

Bu şahısların gerçek niyetleri, Suriye’deki gelişmeleri bahane ederek Türkiye’de bir mezhep çatışmasına zemin hazırlamaktır. Unuttukları ise; Türkiye artık eski Türkiye değildir ve milletimiz bu şark kurnazlıklarına kanmamaktadır.”

Ebubekir Şahin bununla kalmadı. Televizyona ağır yaptırımlar getirilebileceğinin de işaretini verdi:

“6112 sayılı Kanun son derece açık ve nettir; medya hizmet sağlayıcıları, ırk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez.”

İran hakkında çok çok daha fazlasını ekranlarda, salon toplantılarında ifade edenler ise elbette duyulmadı, görülmedi.

Tıpkı son dönemin en sarsıcı haberinin görülmediği gibi..

ETİ BİRİLERİNİN KEMİĞİ SİZİN!

Hayır, Ebubekir bey, sınıf ya da mezhep farkından söz etmiyorum. Dünyanın “kişi başına et tüketimi” sıralamasından söz ediyorum.

“2024 raporuna göre kişi başına kırmızı et tüketimi OECD ülkelerinde 34,8 kilo, Avrupa’da 34,5… Dünya genelinde de 18,1 kilo iken Türkiye’de sadece 16,6 kilo.”

BİRGÜN’den Havva Gümüşkaya’nın haberine göre, (güya) soruna çare olsun diye 16 yıldır canlı hayvan ve et ithal eden Türkiye’de aşevinden yardım alan vatandaş sayısı yüzde 87 artmış. Her 6 kişiden biri de düzenli yardıma muhtaç durumdaymış.

Eğer bu tablo halkı nefrete sürüklemiyorsa Suriye’deki cihatçı çetelerin katliamını anlatanlar mı sürükleyecek?

Ya Alevi ve Nusayriler için “KÖPEKLER TELEF OLDU” diyen.. Daha sonra “ben onları Türkiye değil Suriye’dekiler için söyledim” diye güya tevil edenler.. RTÜK ya da savcılık onları görmeyecek mi?

Onlar görmese de sokak görüyor galiba. Bir zamanlar Saray’dan onaylı araştırma şirketlerinin son anketlerine bakın. Hem Türkiye genelinde hem de neredeyse tüm büyük şehirlerde CHP’nin AKP’yi geçtiğini.. Zafer Partisi’nin de MHP’yi yakaladığını göreceksiniz.

Ucuz et ya da kent lokantaları kuyruklarında, emekli kıraathanelerinde yoksulluk ve yoksunluktan başka ne konuşuluyor ki!

Onca yoksulluk varken, Ekrem İmamoğlu operasyonu ile gerçeklerin üzerinin kapatılacağı mı zannediliyor?

Operasyonlarda şimdi sıranın Halk TV’ye geldiğini söylüyorlar. Koro başı, her halayın başını çeken Cem Küçük.

Bakın, bugünün çarpıcı haberlerinden biri de “başta Cumhurbaşkanı'na hakaretten gözaltına alınsa da sonra halkı kin ve tahrikten tutuklanan” Ümit Özdağ hakkında. Bir partinin genel başkanını tutuklama konusunda dakika tereddüt etmeyenler, TAM 55 GÜNDÜR İDDİANAMEYİ HAZIRLAYAMAMIŞ.

Bir zamanlar sevgili arkadaşım Hüsnü Mahalli de Suudi Arabistan yöneticileri hakkındaki sözleri nedeniyle “dost bir ülkeye yönelik nefret söylemi” diye yargılanmıştı.

Sofrasına et koyamayan, birkaç parça kemiği de artık parayla satın alan vatandaş.. Ve onların nabzını yansıtan anketlere bakıp;

* İmamoğlu’na diploma..

* Onlarca kişiye cumhurbaşkanına hakaret..

* Patronlar Kulübü TÜSİAD’ın başkanlarına “basın yoluyla kamuoyunu yanıltma”

* Saray’ın kontrol edemediği medyaya da muhtelif..

Davalar açmak Erdoğan’ın işine yarayacak mı?

Yoksa bütün bu baskının nedeni aslında, bölgedeki gidişat da göz önüne alınarak ”seçim yapılmayabilir” hesabı mı?

Göreceğiz!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi

Malum şiirin yıldönümünde!

13 Aralık 2025 Cumartesi 07:12

Normalleşebilir miyiz!

12 Aralık 2025 Cuma 10:13

Mehmet Akifgiller "gerçeği"

11 Aralık 2025 Perşembe 09:20

Saray'ın politikası: Stratejik sabır!

10 Aralık 2025 Çarşamba 09:22

Feti Yıldız'a 'eylem' daveti

09 Aralık 2025 Salı 10:03

Yeni yıla sınır ötesinde mi gireceğiz?

08 Aralık 2025 Pazartesi 09:26

Çakar çakmaz çakan medya

06 Aralık 2025 Cumartesi 08:40

Medyanın kirleri Saray'ın hesapları

05 Aralık 2025 Cuma 09:18

Sözcü "nereye"?

04 Aralık 2025 Perşembe 11:12

Medyada fırtına: Sözcü'ye ne oldu?

03 Aralık 2025 Çarşamba 09:18