İsmail Pehlivan
Erdoğan-Öcalan ittifakı
“Neçedir ağlarsın ey kaşı keman
Bu duman başımızdan kalkmaz mı dersin
Selman’ın cârına, erişen Haydar
Bir kere yüzümüze bakmaz mı dersin”
Şah İsmail Hatayi
Abdullah Öcalan’ın, İdris-i Bitlisi ile Yavuz Selim ittifakını öven; “Bu ittifakı Erdoğan-Öcalan olarak güncelleyelim” (*) çağrısının AKP cephesinde karşılık bulmasını yadırgadık mı? Elbette ki hayır!
Alevi düşmanlığı üreten bu mirası sahiplenen, Abdullah Öcalan’ın zamanında “AKP-HDP olarak İdris-i Bitlisi-Yavuz ittifakı” çağrısı bugün daha iyi anlaşılmaktadır.
Nitekim AKP kurmaylarından TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, Öcalan’ın bu çağrısını Şırnak’ta çok net bir ifadeyle gündeme yeniden taşıdı.
Öcalan 21 Mart 2013 Nevruz Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajında da “Bugün kadim Anadolu'yu Türkiye olarak yaşayan Türk halkı bilmeli ki Kürtlerle bin yıla yakın İslam bayrağı altındaki ortak yaşamları kardeşlik ve dayanışma hukukuna dayanmaktadır.” demişti.
Öcalan’ın ‘İslam bayrağı’ vurgusuyla Alevileri yok sayan ifadesi de bu amaca hizmet eder nitelikteydi.
Şimdi PKK ve DEM içindeki Alevi ve sosyalist unsurlara sormak istiyorum:
Alevileri öteki olarak gören Erdoğan gibi biriyle ya da O’nun zihniyetiyle ittifak sağlarsanız, bu topraklarda Alevi’nin yaşama şansı kalabilir mi?
Kusura bakmayın ama bu çağrının, aynı zamanda bir “Alevi soykırımı”na hazırlık çağrısı olduğunu anlamayacak kadar embesil olmadığınızı düşünüyorum.
Şah İsmail Hatayi ile girdiği savaştan sonra Yavuz Selim’in ‘memleketin sınırını’ Kızılbaş Aleviler’den temizlemek için bir fetva göndererek hepsinin katledilmesini emretmesi üzerine yaptığı katliamı İdris-i Bitlisi şöyle kaydeder:
“Rumeli ve Anadolu’da kadın, çocuk ve kadınların ceninlerinden başka o cemaatten (Alevilerden) hiç kimse hayatta kalmadı.”
İdris-i Bitlisi’nin kaydettiği bu ifadeler Alevilerin tarihi belleğinde hala diriliğini korumaktadır.
Bu tarihi gerçekleri görmezden gelemeyiz. Bu topraklarda ‘Toplumsal Barış’ın sağlanması için bir adım atılacaksa 20-25 milyon Alevi’nin toplumsal talepleri göz ardı edilemez. Bin yıldır Anadolu’da varlığıyla inancının değerlerini yaşamaya çalışan Alevilerin, Cumhuriyetimizin asli unsuru olduğu unutulmamalıdır.
Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu İnanç Kurulu Başkanı Sayın Ecevit Emre de Meclis Başkanı Kurtulmuş’un Alevi toplumunu infiale sevk eden konuşmasına şu ifadelerle tepki gösterdi:
“AKP’li Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un yaptığı açıklamalar, tarihsel gerçeklikler ve toplumsal hafıza açısından ciddi endişeleri beraberinde getirmiştir. Bu sözler, Anadolu'nun tarih boyunca yaşadığı acıları, katliamları ve halkların ortak mücadelesini görmezden gelen, ayrıştırıcı ve kutuplaştırıcı bir dil içermektedir.
Öncelikle belirtmek isteriz ki, Anadolu’da tarih boyunca yaşanan trajedilerin müsebibi, kanlı ve acı dolu tarihi baştan aşağı zulümle inleten Şah İsmail değil, Yavuz Sultan Selim ve devamındaki Osmanlı iktidarının ta kendisidir. Bu tarihsel gerçeklik, Alevi toplumunun kolektif hafızasında derin izler bırakmıştır.
Özellikle Yavuz Sultan Selim’in Şah İsmail ile yaptığı Çaldıran Savaşı öncesinde, Şafii Şeyhi İdris-i Bitlisi tarafından önerilen ve "Kızılbaş Katliamı" temelinde şekillenen ‘Ehl-i Sünnet ittifakı’, insanlık tarihinin karanlık sayfalarına yeni acılar ekmiş, binlerce Kızılbaş’ın katledilmesine veya dağlara sığınmak zorunda kalmasına neden olmuştur. Bu olaylar, tarih boyunca unutturulmaya çalışılan acı gerçeklerdir ve bu gerçeklerin kabul edilmesi, toplumsal uzlaşı ve barış için elzemdir.
Son olarak, Suriye’de devam eden çatışmalar ve Alevi toplumu üzerindeki tehditler, bizleri derin bir endişe ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeye zorlamaktadır. Bu nedenle;
- Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş hakkında, Cumhuriyet Başsavcılığı’nın derhal soruşturma başlatmasını,
- Kendisi hakkında gerekli disiplin işlemlerinin yapılmasını ve kamu görevinden istifa etmesini talep ediyoruz. ”
Türkiye Cumhuriyeti’nin varlık sebepleri olan eşit yurttaşlık, laiklik ve demokrasi ilkeleri, tüm etnik ve inanç toplumlarının eşit haklara sahip olmasının temel taşlarıdır.
Alevi toplumu, tarih boyunca zulme ve katliamlara karşı direniş göstermiş, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına tam destek vermiştir. Aleviler Cumhuriyet’in kazanımlarını savunmuş ve çağdaş laik yaşamı benimsemiş bir toplumdur. Ancak Osmanlı’da olduğu gibi Cumhuriyet döneminde de Dersim, Koçgiri, Maraş, Çorum, Malatya, Sivas, Madımak ve Gazi Mahallesi gibi acı olaylarda, Alevi toplumuna ağır bedeller ödetilmiştir.
Artık, Alevilerin daha fazla bedel ödemeye tahammülleri kalmamıştır.
Bu böyle biline!..
(*) 25 Mart 2015 Murtaza Demir- Odatv köşe yazısı