Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

“Entel-dantel, gramaj“... Antientelektüel bir söylem

Yakın tarihimizde yaşandı, kolay anımsanır. AKP iktidarının “Kürt meselesi“ne ilişkin başlattığı Çözüm Süreci’ni “millete anlamak“ için oluşturduğu bir “Akil İnsanlar Heyeti“ vardı, malum. Gündemi uzun süre meşgul etmişti. Neler neler yazılmıştı heyette yer alanlar hakkında, çok iyi hatırlarım. Ne kadar akil olup olmadıkları hayli tartışılan heyet üyelerinin hakkında kimin ne dediğinin artık bir önemi yok tabii. Çünkü AKP Genel Başkanı, çok sayıda insanı kandırmasına yarayan “çözüm süreci“nin bu son derece tuhaf oluşumunda yer alanlar için değerlendirmesini yaptı. Genel Başkan’a göre "O çözüm sürecinde heyette yer alanlar, Türkiye'nin bütün entel - dantel kanaat önderleri“.

“Entel - dantel“ ifadesi, gayet iyi bilindiği gibi, entelektüellikleri ciddiye alınmayanları küçümseme amacıyla kullanılır. Alaycı bir içerik taşıdığını söylemeye gerek yok elbette, çünkü çok açık böyle olduğu.

Rastgele doldurulmuşlar

Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alanların “entel-dantel“ olup olmadıklarını beyefendi kadar iyi bilemem. Ama gerçekten öyleyseler Genel Başkan’ın Akil İnsanlar Heyeti’ni laf ola beri gele oluşturduğu, üyeleri öyle çok da ciddiye almadığı ortaya çıkmış oldu. Beyefendinin herkesi küçümser bir tarafı var bilindiği gibi, bir zamanlar bakanlıklar yaptırdığı Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan için “gramajlarının ne olduğunu biliyordum“ dedi dün de. “Entel dantellerle, gramajı belli olanlarla“ iş tutarak, onlara önemli pozisyonlar vererek neden memlekete zarar verdiği merak konusu tabii.

Bu arada genel başkanın Heyet üyelerinin entelektüel olmamalarından yakındığı, üzüntü duyduğu sanılabilir. Değil tabii. “Entel - dantel“ dediği heyet üyeleri gerçekten entelektüel olsalar bile genel başkan’ın buna önem verdiğini düşünmek yanıltıcı olur. Bilgiye, beceriye, ufuk genişliğine, analiz yeteneğine, niihayet aydın bir bakışa sahip olmaya değer vermediği biliniyor çünkü. “Entelektüel’den “Deli Kadir“i anladığı da herkesin malumudur. Zihin dünyasının bu özelliklere sahip olanlara kapalı olduğu da sır değil. Neden? Çünkü genel başkan da diğer benzerleri gibi bir antientelektüel.

Elitizm karşıtı mücahit

Antientelektüalizm, entelektüellere, entelektüalizmaya düşmanlık yapmak, güvensizlik duymak demek. Eğitimin, özellikle felsefenin küçümsenmesi, sanatın, edebiyatın, bilimin “aşağılık insani uğraşlar“ gibi görülüp reddedilmesi olarak tanımlanıyor. Antientelektüeller, genel başkan gibiler yani, kendilerini hem siyasi hem de akademik elitizme savaş açmış halk savunucuları gibi gösterirler. Eğitimli bireyleri sıradan insanların kaygılarından kopuk bir “kategori“ olarak görmeye/göstermeye de bayılırlar. Bu tutum genel başkanda çok yaygın. Hayli iyi eğitimli eski Almanya Dışişleri Bakanlarından Peter Gabriel için “sen ne anlarsın politikadan“ diye söz ettiği vakidir. Doktorası olan, ana dili gibi İngilizce konuşan Manchester Üniversitesi mezunu Irak eski Başbakanı Haydar el İbadi için “sen kimsin? Senin karatın ne?“ deyişi de unutulmazlarındandır. Yani bilgiye/entelektüelliğe olan öfkesiyle birilerinin “gramajını ölçme“ konusunda ülke sınırlarını aşmış bulunuyor.

Ne de olsa teorisyen(!)

Siyaseti “el yordamıyla“ öğrenmeye daha fazla değer veren bir tarafı var genel başkanın. O nedenle, kendisinden çok ama çok iyi eğitim almış olan Davutoğlu ile Babacan için “gramajlarını biliyorum“ demesi, - adıgeçenler entelektüel olmasalar da- genel başkanın antientelektüel tutumuyla ilgili. Ekonomi bilimini altüst edip “faiz sebep, enflasyon sonuç“ gibi bir teori(!) sahibi olarak “gramaj“ hesabı yapabilme hakkını kendisinde görüyor.

Müthiş bir özgüvene sahip. Bu özgüven konusunda kuşkuya düşmesine yol açacak bir itiraz yok kendisine karşı. Örneğin ekonomiyi bilmediğini ona iki üç cümleye öğetecek birileri yok yanında. Sosyal yaşama “çeki-düzen“ verirken kullandığı argümanların kolayca çürütülecek iddialar olduğunu söyleyen de. O nedenle bildiklerinden emin, kişileri “entel-dantel“ ya da “gramajı bilinenler“ olarak küçümseyecek olağanüstü bir özgüven sahibi olarak örnek teşkil ediyor.

“Gramajlarını“ bildiği halde (herhalde olumsuz anlamda söylüyor bunu) Davutoğlu ile Babacan’a koltuk vermesi, bu iyi eğitimli figürleri kontrolleri altında tutabileceğine, onların da bunu kabul edeceklerine inanmış oluşuyla doğrudan bağlantılı. Antielektüelin özellikleri arasında “onlar gibi olamadıklarını“ eziklemek de vardır.

Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alanlar genel başkanın sözlerini üzerlerine almamış gibi yapacaklar tabii. Ama “entel-dantel“ olmasalar bile onlarla beraber rastgele oraya doluşturulmuş olmaktan hiç mi rahatsızlık duymayacaklar acaba?

Belki de duymayacaklar.

Çoğunun “gramajı“ hepimizin malumu.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi