Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

DURUN DAHA NELER OLACAK NELER!

Daha 2011 sonları 2012 başlarıydı. Medya Mahallesi programını CNN Türk’te yapıyordum.
Programın o günlerde değişmez gündemi, malum, memleketi kasıp kavuran kumpas davalarıydı.
AKP iktidarı ile Gülen Cemaati elele vermiş; TSK’nın, akademyanın, medyanın üzerinden dozerle geçiyordu.
Tam da o sırada “perdenin arkasından görünenleri” paylaşıp, şimşekleri (iyiden iyiye) üzerime çekmiştim.
Şuydu söylediğim:
“İktidar ile Cemaat arasındaki ‘kopmaz bağlar’ masalını boşverin. Bir hadise var can ile canan arasında!”
Doğrudan ya da dolaylı mesajlarla yalanlamalar.. 28 Şubatçı, Ergenekoncu suçlamaları.. Alay etmeler.. Daha neler neler.. Ve elbette hedef gösterip tehdit etmeler..
Aynı kanalda program yaptığımız Nagehan Alçı mesela, Medya Mahallesi’nin “operasyonel” olduğunu söylüyordu. Eşi Rasim Ozan Kütahyalı da Sabah - ATV grubundaki yayınlarında “sabah şekeri abla Silivri yolcusu” diye müjdeler veriyordu.
Sonrasını biliyorsunuz: Can ile canan bir süre sonra açıktan kavgaya tutuştu. Final de 15 Temmuz’da geldi.
*. *. *
Bu bir girizgâh için hayli uzun girizgâhı, bugünü anlatmak için yaptım.
Zira bugün de Erdoğan ile Bahçeli arasında “bir hadise” var. Cam çatladı, kırık o çatlaktan yürümeye başladı. İstedikleri kadar aksini söylesinler “akıbet” belli oldu.
Aslında işaretler çoktan ortaya çıkmamış mıydı?
Bahçeli’nin en has evladı Süleyman Soylu’nun bakanlıktan alınması.. Yerine de (teşbihte hata olmasın ama) HASMI Ali Yerlikaya’nın getirilmesi.. Yeni bakanın, Soylu’nun kulağını çınlatan peşpeşe operasyonlara imza atması.. Eğer Bahçeli’yi azıcık tanıyorsam -ki 1982’den beri tanırım- öfkeden perişan etmiştir.
Son 6 ayda daha nelere tanık olduk, hatırlasanıza!
Uzun uzun yazmadan sadede geleceğim.
Bahçeli son grup konuşmasında öfkelendiği.. Ya da onun seçtiği tanımla “içini acıtan” fotoğrafı boşuna gündeme getirmedi:
“Cumhurbaşkanımızın 14 ve 28 Mayıs'ta başarıya ulaşması için her özveriyi gösterdik. Kiminle istiyorsa görüşüp temas kurmasına destek verdik. Hatta partimizden ihraç edilen bir şahısla bile aynı kareye girmeye içimiz acısa bile ses çıkarmadık. Sanırım herkes anladı.”
*. *. *
Gerçekten de herkes anladı. Bahçeli, partisinden ihraç edilen Sinan Oğan’dan söz ediyor.. O fotoğraftan aylar sonra açık ve ağır bir sitemde bulunuyordu.
Zira Erdoğan Almanya dönüşü 50+1 sisteminin değişmesi gerektiğinden söz etmişti. Bu, MHP’ye “HERKES KENDİ YOLUNA” MESAJIYDI. Daha doğrusu yorum yapan herkes bu görüşteydi.
İyi de, neden? Saray’daki siyasi hesap neydi de, yakın zamana kadar AKP kurmayları bunu söyleyenleri bölücü mölücü ilan ederken gündeme düşüvermişti. Hem de bizzat Erdoğan’ın ağzından.
Toplum / siyaset mühendisleri nasıl bir yol haritası çizmeye hazırlanıyordu!
Hemen söyleyeyim; o mühendisler sizin bizim gibi insanlar. Ne zihin okuyan aletleri var ne de göklerle irtibatları!
Ellerinde kamuoyu araştırmaları.. Onbinlerce, yüzbinlerce insanla yüz yüze görüşmeler.. Eski seçimlerden çıkartılan dersler..
Koyuyorlar masaya. Ve ona göre bir, hatta bana göre birkaç alternatifle yol haritası çiziyorlar.
*. *. *
Yine bir Medya Mahallesi programında paylaşmıştım. 2015 Ekim’inde Nokta Dergisi “AKP GÜNLÜKLERİ” başlığıyla bir habere yer vermişti.
İddiaya göre, AKP’nin tek başına iktidar şansını kaybettiği 7 Haziran seçimleri sonrasında partinin beyin takımı, bazı önemli araştırmacılarla masaya oturmuş ve seçim sonuçlarını tartışıp analiz etmişti. Toplantı tutanağı da medyaya sızmıştı.
Derginin haberine göre, o toplantıda her şey o kadar açık konuşulmuştu ki, 17-25 sürecinin etkilerinden ve “yolsuzluk algısından” bile söz edilmişti. Hatta Erdoğan’ın seçim kampanyasında fazla öne çıktığı, bir eleştiri olarak dile getirilmişti.
Eleştiriler bir yana, toplantıdaki en önemli tespit şuydu: “AKP YENİ SEÇMENDE ORTALAMANIN ÇOK ALTINDA BİR OY ALIRKEN MHP VE HDP ORTALAMANIN ÇOK ÜSTÜNE ÇIKMIŞTI.”
Araştırmalar, AKP’nin tek başına iktidar çoğunluğuna ulaşabilmesi için dümeni bu iki kutuptan birine kırması gerektiğini gösteriyordu.
İşte o masada varılan sonuç, Türkiye’nin sonraki yıllarını dizayn etti.
Önce 1 Kasım seçimlerinde Erdoğan arzuladığına kavuştu.
Ama 7 Haziran sıkıntısını da unutamadı.
İşte bu kavşakta, MHP “öneminin” farkında, Erdoğan’ı yanına çekmekle kalmadı.. Yüzde 50 + 1 sistemiyle kendisine mecbur etti.
Ancak öyle görünüyor ki, rota yeniden oluşturuluyor.
Önce, sistemi kilitlemekle kalmayıp Erdoğan’ı zorlamaya başladığı görülen 50 + 1 ile vedalaşılacağı anlaşılıyor.
Yeter mi? Tüm araştırmalar, hesaplar “hayır” diyor.
Hele yerel seçim kapıya gelip dayanmışsa.
*. *. *
Seçim yerine “yumurta” da diyebilirsiniz. Öyle ya! Ahmet Hakan bir hafta önce iktidar seçkinlerinin ve destekçilerinin derdine tercüman olmadı mı:
“İstanbul’da Ekrem İmamoğlu aday, Ankara’da Mansur Yavaş aday. Bu iki isim şimdiden çalışmalara başlamış durumda. Peki ya Ak Parti’nin adayları? İstanbul’da da Ankara’da da aday henüz belli değil. Kulisler kaynıyor, aday adaylarından söz ediliyor, anketler yayınlanıyor falan ama henüz adayla ilgili bir işaret yok. Oysa ‘Büyük Kongre’den sonra ilk işimiz bu olacak’ deniyordu. ‘Erken kalkan yol alır’ derler. ‘En iyi iyinin düşmanıdır’ derler. Ak Parti’nin bu iki sözü dikkate almasında sayısız fayda var”
Bu yazının ardından neler okuyup duyduk peki?
AKP ile HEDEP’in arka kapı diplomasisi ile görüştüğünü.. Hatta, HEDEP cephesinden görüşmelere katılan iki ismin Sırrı Süreyya Önder ile Pervin Buldan olduğunu..
MHP ‘nin de ansızın “bugüne kadarki katkılarınıza teşekkür eder, yeni hayatınızda başarılar dileriz” mesajı aldığını..
Bir de.. İyi Parti üzerinde bazı ilginç oyunlar oynandığını..
*. *. *
Hatırlayın; Erdoğan 2021 yılında Karadeniz turunda protesto ile karşı karşıya kalan Meral Akşener için ne demişti:
“Gelin hanım.. Bu daha bir. Daha neler olacak neler. Daha dur bakalım, bunlar iyi günler.”
Gerçekten de son günlerde neler oluyor neler!
Akşener ve ailesi hakkında, danışmanı ve kimi milletvekilleri hakkında parça tesirli bombalar patlatılıyor medyada.
Böyle alametler belirmişken insanın aklına da neler geliyor neler!
Mesela…
Kristal küreme bakıp sorsam:
“Erdoğan sıradaki seçim için hazırlanırken.. Yetmez! Sonrasını da garantiye alacak anayasa değişikliğini hesaba katarken.. Kartlarını nasıl karar?”
Ben bu kristal küre konusunda acemiyim. Bana yanıtını sesli olarak mı verir, yoksa “malum” mu eder bilmiyorum.
Ama bana kalırsa yanıt şöyle bir şey olur:
* MHP artık Erdoğan için 1 numaralı tercih olmaktan çıktı. Hatta 50 + 1 sistemini dayattığı için Bahçeli’ye kızgın bile olabilir. Kaldı ki yerel seçimde, özellikle batıdaki metropollerde HEDEP seçmeninin rolü önemli görünüyor. Dolayısıyla HEDEP ile görüşmelerde “seçime MHP yüküyle gidilmeyeceği” işareti verilirse Bahçeli bile şaşırmaz.
* Peki 7 Haziran 2015 seçimlerinde ne kadar kritik olduğu anlaşılan milliyetçi oyları ne yapmalı? MHP’nin alternatifi İyi Parti mi? Belki! Ancak Akşenersiz olursa.
* İyi Parti’nin hem içerden hem de dışardan nasıl sarsıldığı ortada. “Acaba” diyorum.. Daha doğrusu kristal küre böyle söylüyor, “Bahçeli uygun bir dil ve jübile ile emekli hayatına uğurlansa.. Akşener ‘hanım’ da Erdoğan’ın pek yerinde bulacağı bir operasyonla evine dönse.. İki parti, Erdoğan’ın şahidi olacağı bir nikahla bir araya gelse..”
*. *. *
“Olmaz” mı diyorsunuz!
Bugüne kadar nelere tanık oldunuz.. Bunlar mı olmaz!
Belki.
Ama şu kadarını kesinlikle söyleyebilirim.
Önümüzdeki süreçte daha neler olacak neler!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi