DSP ne yapmalı?

 

Cumhurbaşkanlığı-hükümet sistemi, Türk siyasetini seçimlerde ittifak modeline yönlendirdi. Sadece cumhurbaşkanlığı seçimi için değil, genel ve yerel seçimler için de ittifak yöntemi yerleşmeye başladı.

Sistem kazanmak için siyasi partiler arasında ittifakı zorluyor.

16 Nisan referandumunda, “evet” ve “hayır cepheleri böyle oluştu. 31 Mart yerel seçimlerinde de ittifaklar değişmedi.

Cumhur ittifakında Ak Parti ve MHP, Millet ittifakında CHP ve İyi Parti var. Diğer muhalefet partileri de bu ittifaklardan hangisini destekleyeceklerini açıklayarak veya aday göstermeyerek yönteme katılmış oldular.

Cumhurbaşkanlığı-hükümet sistemi devam ettikçe siyasi partiler arasında ittifaklar da devam edecektir.

İster aynı kökten ister farklı kökten gelsinler, partilerin aynı eksende yer almalarında en belirleyici faktör siyasi hedefleri…

Bu açıdan bakınca cumhurbaşkanlığı-hükümet sisteminin kurucu partileri olan AK Parti ve MHP’nin, ikisinden biri 180 derece politika değiştirmedikçe, Cumhur ittifakının iskeletini oluşturacakları belli oldu.

Diğer taraftan AK Parti iktidarına karşı olan ve parlamenter sistemi savunan muhalefet partileri CHP ve İYİ Parti’nin de Millet ittifakının ana eksenini oluşturdukları görülüyor.

Bu iki ittifak grubuna diğer partiler de kendi amaçları doğrultusunda destek oluyorlar.

 

İSTANBUL SEÇİMİNDE İTTİFAK

 

İttifak modeli 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde de uygulandı.

Belediye başkanlıklarının seçiminde çok etkili oldukları görüldü.

Yerel seçimlerde HDP,  Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Cumhur ittifakına karşı bir parti olarak, büyük kentlerde aday çıkarmadı ve böylece Millet ittifakına destek oldu.

Büyük Birlik Partisi Cumhur ittifakını desteklerken, Saadet Partisi ve DSP bazı büyük illerde aday çıkararak yarıştılar.

AK Parti’nin içinden çıktığı akımın geleneksel partisi olarak Saadet Partisi, AK Parti’yi en çok eleştiren partilerden biri konumundaydı, bu ittifaka destek vermedi. Köken yakınlığına karşı bu ittifakta yer almadı, söylemiyle Millet ittifakına daha yakın durdu. Millet ittifakı listesinden milletvekili çıkardı. 31 Mart’ta ise başta İstanbul olmak üzere bazı illerde aday çıkararak yarıştı.

Şimdi 23 Haziran’da tekrarlanacak İstanbul seçimi için aday gösterip göstermeyeceği konusunda çalışmalar yürütüyor.

Saadet Partisi,  aday çıkarması halinde mi, çıkarmaması halinde mi Millet ittifakına katkısı olacağını hesaplamaya çalışıyor.
Şurası kesin ki, Saadet Partisi aday çıkarsa da çıkarmasa da, hedefi Erdoğan ve Cumhur ittifakının kaybetmesi.

 

PEKİ DSP NE YAPACAK?

Köken ve ideoloji açısından bakıldığında CHP’ye en yakın durması gereken parti DSP…

Bülent Ecevit’in vefatından sonra, eşiyle birlikte DSP’yi kuran ve Bülent Bey yasaklıyken genel başkanlığı yürüten Rahşan Ecevit  CHP’yi destekliyor ve en yakın çalışma arkadaşları da CHP’de….

Bu koşullarda da DSP ve DSP’lilerin CHP’nin yanında yer almaları, Millet ittifakını desteklemeleri beklenir.

DSP, 24 Haziran genel seçimlerine giremedi. Seçime girme koşullarını kaybettiği saptandı. Ancak 31 Mart yerel seçimlerine katıldı. Aday göstermekle kalmadı, aday gösterilmeyen iddialı bazı CHP’lileri, DSP’den aday gösterdi.

Elbette DSP ayrı bir siyasi parti, ayrı bir tüzel kişiliktir. Yetkili organları ne karar verirse o yönde hareket eder.

Konunun bir de şu yanı var….

CHP’den aday olamayıp DSP adayı olarak yerel seçime katılan adaylar, Mustafa Sarıgül ve Celal Doğan gibi isimler de dahil olmak üzere, seçim kazanamadılar. CHP ise İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük başarı elde etti.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı Ekrem İmamoğlu 13 bin civarında bir oy farkıyla kazandı. Ancak, YSK, seçimi iptal etti.

23 Haziran’da İstanbul seçimi yenilecek.

Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki oy farkının –İstanbul ölçeğinde_ az olması, bir oyu bile çok değerli hale getirdi.

Bu durum, Meclis dışındaki partilerin alacağı tutumun önemini artındı.

Bu koşullar altında, doğal olarak beklenen,  aynı siyasi hedefi gözeten DSP’nin aday göstermeyip, Ekrem İmamoğlu’nu desteklemesidir.

Böyle bir destek, sol cenahın iyi bildiği “somut şartların somut analizi” ilkesine de uygun düşer.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi