Mustafa K. Erdemol

Mustafa K. Erdemol

Cehennem provası gibiydi İki adım sonra nefes alamadım

Huylarıdır, herhalde abartıyorlar dedim ama zorunlu olarak evden çıktığımda iki adım sonra rahat nefes alamayınca anladım ki haklılarmış. The Daily Mirror’daki, “sağlıklı olanları da etkileyecek” içerikli haberde yazılanlar da doğruymuş gerçekten. Bir sağlık sorunu olmayan bendenizi de nefessiz bırakacak kadar aşırı bir sıcaklık vardı Londra’da dün. Bugün de azalsa da devam edecek.

Bu yaşıma kadar, yaz mevsiminde hem de, defalarca bulunduğum Ortadoğu’da bile, böyle bir şey görmedim ben. Bu sıcaklık biraz daha fazla olsa, biraz da uzun sürse, toplu ölümlerin olması kaçınılmaz inanın.

Felaket dedikleri bu işte

Bu kesinlikle küçük çaplı bir felaket, anlaşalım bu konuda. Günlerce uyarı yaptıkları, kapıları, pencereleri kapalı tutup, perdeleri kapatmamızı önerdikleri için, denileni yaptığımdan evde hissedemedim felaketi, ancak dediğim gibi, iki adım ötedeki markete gideyim derken boğulacak gibi oldum.

Tabii, sadece uyarıları dinlemek için değil, haliyle, konuyla ilgili haberleri izlemek için oturdum televizyonun karşısına. Gazetelerde konuya ilişkin araştırmalar, uzman görüşleri gırla, okudum tabii. Çünkü söylenenlere göre bir süre sonra yurdumuzu da vuracağı için duyduklarımı, okuduklarımı paylaşayım istedim.

Türkiye’yi de İngiltere’yi vurduğu gibi vuracaksa eğer, bunun öncelikle zihin sağlığını etkileyecek, bilişsel işlevimizi etkisiz hale getirecek bir olumsuz duruma yol açacağının bilinmesi gerek. Konuya ilişkin yapılan kimi araştırmalar sıcak havanın üretkenliğin azalmasına, muhakeme hatalarına, hatta suç oranının artmasına neden olabileceğini gösteriyor. 2006 tarihli “Effect of Temperature on Task Performance in Office Environment” (Büro Ortamında Sıcaklığın Görev Performansı Üzerindeki Etkisi) başlığını taşıyan bir araştırmaya rastladım. (Effect of temperature on task performance in office environment (lbl.gov). Araştırmada büro çalışanlarının performansında düzenli bir düşüş olduğu sonucuna varılıyor. Bu kadar değil tabii, bir dolu sonuca ulaşmışlar, anlamadığım şeyler, sıkıldım okurken, o nedenle dileyen baksın lütfen linke. 2018’de yapılan bir araştırmada da (paper_nyc_aejep.pdf (harvard.edu) sıcak bir günün sınavlardaki eğitim performansını nasıl düşürebileceği ortaya konarak, "Zihinsel işlevdeki bu düşüş sadece ofis çalışanları veya yetişkinlerle sınırlı değil, lise öğrencilerinde de gözlendi" deniyor.

Beyni etkisizleştiriyor

The Telegraph gazetesi 2020 yılında Scientific Reports dergisinde yer alan bir başka araştırmayı haberleştirmiş. (What hot weather does to your brain – and how to think through it (telegraph.co.uk). Yaşları 27 ile 41 arasında değişen sekiz sağlıklı erkeğin beyin fonksiyonları, başlarına ısı lambaları doğrultulduğunda bir dizi matematik ya da mantık sorusunu yanıtlamada başarısız olmuşlar habere göre. Gazete, "güneşe uzun süre maruz kalmanın beyin fonksiyonlarını azaltabileceği fikri, bilim adamları arasında bir süredir ilgi çekiyor” dediğine göre sıcaklığın beyne iyi gelmediğini söylemeye çalışıyor herhalde (Bu İngiliz gazeteleri de bir alem gerçekten. “İlgi çekiyor” ne demek? Zararlı mı değil mi onu söyle işte).

The Telegraph’daki araştırmada, "Yüksek sıcaklıklarda çalışmanın, fiziksel yorgunluğu tetikleyebilen iç vücut sıcaklığında bir artış olan hipertermiye neden olduğu uzun zamandır biliniyor" deniyor. Devamı daha da tatsız: “Bazı araştırmacılar, sıcak havanın, beynin işlem hızını yavaşlatıp, mantıklı kararlar vermeyi zorlaştırarak, farkına bile varmayabileceğimiz bir şekilde - entelektüel becerilerimizi de etkileyebileceği fikrine yaklaşıyorlar”.

Guardian’daki araştırmada bunun nedeni, proteinlerle iyonların beyinde birikerek iltihaplanmaya neden olması anlamına gelen “aşırı yüksek sıcaklıklarda kan-beyin bariyerinin yıkılmaya başlaması” imiş. Bazı durumlarda proteinlerin birikmesi beyin hücrelerinin ölmesine bile neden olabilir de deniyor araştırmada. (Body shock: six ways the heat affects the human body | UK weather | The Guardian)

The Telegraph’daki Oxford Üniversitesi'nden Laurence Wainwright ile Zürih Üniversitesi'nden Eileen Neumann sıcak hava dalgalarının yanı sıra sel, yangın gibi diğer hava olaylarının da insanlarda depresif semptomların artmasıyla bağlantılı olduğunu belirtiyorlar. Wainwright ile Neumann, bipolar bozukluğu olan kişilerde manik atakların artmasında sıcaklığın rolünün hayli fazla olduğunu vurguluyorlar. Günlük yüksek sıcaklıklar ile intihar ya da intihar girişimleri arasında bir bağlantı olduğunu da ileri sürüyorlar ki durum vahim gerçekten. Diyorlarki, "Kabaca söylemek gerekirse, aylık ortalama sıcaklıktaki her 1°C'lik artış, zihinsel sağlıkla ilgili ölümleri %2,2 oranında artırıyor”.

Ne yapmalı?

Tüm araştırmaların vardığı ortak sonuç, ısı stresi denen olgunun çoğunun geçici olduğu. Ne mutlu ki çeşitli soğutma sistemlerine sahibiz. Düzenli olarak su içilmeli tabii. Su içeren yiyecekler tercih edilmeli. Sıcaklıklarda yeterince su içmemenin bilişsel performans üzerinde büyük etkisi olduğu biliniyor.

En önemlisi şu; sizi bilmem ama ben hep tersi doğru sanırdım. Sakın kapıları, pencereleri açmayın aşırı sıcaklarda. Soğuk girmesin diye yaptıklarımızı, sıcak girmesin diye de yapmalıyız yani. Perdeleri de çekerek güneş ışığının girmesini engeller, evdeki serinliği koruyabilirsiniz. Günlerce böyle yapın diye uyardılar ben de öyle yaptım.

Gerçekten işe yarıyor. İşe yaradığını iki adım ötedeki markete giderken anladım. Evden çıkıp saunaya adım atmış gibiydim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mustafa K. Erdemol Arşivi