Mustafa K. Erdemol
Başarısız BM planı yeniden gündemde ABD yine İsrail için çalışacak
İsrail’in 7 Ekim Hamas saldırılarını bahane ederek başlattığı savaşta cepheyi genişletip Lübnan’ı hedeflemesi bu talihsiz ülkenin geleceğinin ne olacağı endişesini de beraberinde getirdi.
Çok etnisiteli, çok dinli, çok kültürlü olmanın tüm sıkıntılarını yaşayan ülke hem hükümet kriziyle, hem enflasyonla hem de İsrail’le uğraşmak zorunda. Uğraşmak derken Lübnan hükümetinin yaptığı, savaşın kendileri ile değil İsrail ile Hizbullah arasında yaşandığını söylemek sadece. Böylelikle ülkenin en büyük toplumlarından biri olan Şii’leri İsrail karşısında destekten yoksun bırakmış oluyor.
Ancak buna rağmen Lübnan da bu krizden kurtulabilmiş değil. Sonunun ne olacağı konusu tartışılırken Amerika’nın etkili gazetesi The New York Times ABD’nin Lübnan için eski bir Birleşmiş Milletler planını hayata geçirmeye çalıştığını içeren bir habere yer verdi. Aslında eski olan bu plan BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı 1701 sayılı kararı aslında. BM Güvenlik Konseyi, İsrail'in Lübnan ile son savaşını sona erdiren ateşkesin bir parçası olarak Ağustos 2006'da 1701 sayılı kararı oybirliğiyle kabul etmişti. Karar “silahlı personelle silahlardan arındırılmış bir bölge” çağrısında bulunuyordu.
Her açıdan başarısız olmasına rağmen yeniden gündeme getirilmek istenen karar Güney Lübnan’ı askerden arındırmayı, İsrail'i Hizbullah'ın sınır ötesi saldırılarından korumayı amaçlıyor. Yani Hizbullah güçleri İsrail-Lübnan sınırından çekilecek, BM ile Lübnan ordusu karar uyarınca güney Lübnan'da oluşturulması düşünülen tampon bölgeye konuşlandırılacak.
Ancak ABD'li, İsrailli, Lübnanlı diplomatlar 1701 sayılı kararın nasıl canlandırılacağı konusunda yoğun görüşmeler yapsalar da, karşılarında bir dizi ürkütücü zorluk var deniyor gazetenin haberinde. Habere göre bunların başında Hizbullah savaşçılarının Lübnan'da İsrail sınırının kilometrelerce kuzeyindeki Litani Nehri'nin gerisinde kalması şartının nasıl uygulanacağı geliyor. Bir başka zorluk da İsrail'in kuvvetlerini Lübnan'dan çekerken güvende olup olmayacağı.
Kendilerine hayli yarayacak bir plan olmasına rağmen İsrail bundan pek memnun kalmadı. İsrail hükümet sözcüsü David Mencer, 1701 sayılı karar ile onu uygulamakla görevli barış gücü hakkında yaptığı değerlendirmede “bu kararın kilit noktası BM'nin kuzey sınırımızda, güney Lübnan'ın içinde bir güç konuşlandırmasıydı. UNIFIL adı verilen bu gücün amacı Litani Nehri ile kuzey sınırımız arasındaki boşlukta Hizbullah'ın var olmamasını sağlamaktı” dedi.
Mencer’in kızmasının nedeni BM’nin bu görevi yerine getirmediğini düşünmesi. “UNIFIL, Hizbullah'ın İsrail’e attığı 10 binden fazla roketin de gösterdiği gibi, tam bir başarısızlık örneği oldu” demesi de kızgınlığını gösteriyor.
İsrailli yetkililer ayrıca uzun zamandır tampon bölgeyi koruma sorumluluğunu paylaşan Lübnan ordusunun iyi donanımlı Hizbullah savaşçılarıyla çatışmaya girmeye istekli olmadığından şikayet ediyordu. Şikayete yol açan herhalde Lübnan hükümeti ile ordusunun yaşanan savaşın “kendileri ile değil Hizbullah’la İsrail’in arasında olduğunu” söylemesi olmalı.
İsrail de, BM’nin başarısızlığı kanıtlanmış planını hayata geçirip İsrail’i korumaya çalışan ABD de Hizbullah’ı gerilettiklerini düşünüyorlar. Bu nedenle de bir yandan plan vs derken öte yandan süren İsrail saldırılarını Hizbullah’ı zayıflatmak için bir fırsat olarak görüyor.
Yani BM ile ABD yine İsrail’in “zaferi” için çalışıyorlar.
Olan Gazze’de ölen binlerce Filistinli ile Lübnan’da ölen binlerce Şii’ye olmuş, umurlarında bile değil.