Mustafa K. Erdemol
AP’de bile para dağıtmış: Nerede Katar orada rüşvet
Skandal büyük tabii. Avrupa Parlamentosu (AP) için yüzkarası sayılabilecek kadar büyük bir skandal hem de. Bir yerde Katar adı geçiyorsa orada rüşvetten söz etmemek mümkün değil. Bu küçük ama zengin Körfez ülkesinin, Dünya Kupası’na ev sahipliğini kapmak gibi çoğu işini rüşvetle hallettiği sır değil.
İki gün önce, Belçika’nın başkenti Brüksel’de Katar'dan rüşvet aldıklarından şüphelenilen AP üyelerine yönelik geniş çaplı yolsuzlukla mücadele soruşturması kapsamında 5 kişi tutuklandı. Aralarında AP’nin 14 Başkan Yardımcısından biri olan Eva Kaili’nin bulunduğu tutuklamalar, işin içinde Katar olunca şaşırtıcı gelmedi. Son derece fena patlayan bu skandal, Avrupa'nın o çok övündüğü kurumlarının da rüşvete nasıl açık olduğunu göstermesi açısından türünün belki de ilk örneği.
'Körfez ülkesi' deyince
Brüksel savcılığı bir aydan beri yürüttüğü soruşturmada “bir Körfez ülkesinin”, etkili figürlere büyük miktarlarda para ya da pahalı hediyeler vererek AP’nin ekonomik/siyasi kararlarını etkilemeye çalıştığı sonucuna varmıştı. Adı verilmeyen “Körfez ülkesi”nin Katar olduğunu anlamak zor değildi, herkes de o olduğunu anladı zaten.
Gözaltına alınanlar arasındaki en yüksek figür olan Eva Kaili, hayli ilginç biri. Başkan Yardımcısı olarak sorumlulukları arasında, Ortadoğu’yla ilişkileri sağlamak da olan Kaili’nin tüm görevleri, sorumlulukları askıya alındı. Ülkesi Yunanistan’da eski bir televizyon sunucusu olan Kaili, 2014 yılından bu yana Yunanistan’ın büyük partilerinden PASOK'un AP üyesi. (Skandalın ortaya çıkması üzerine partiden atıldı). Aynı zamanda Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı grubuna da mensup.
Ya deli ya da rüşvet almış olmalı
Kaili’yi ilginç yapan şu: Yakın bir tarihte Katar Çalışma Bakanı ile görüştükten sonra, ülkeyi “işçi hakları konusunda öncü" olarak nitelemişti. Üstelik Dünya Kupası hazırlıkları sırasında binlerce işçinin ölümü konusunda eleştiriler çığ gibiyken, Avrupa Birliği'nin binlerce göçmen işçinin ölümünü kınayarak Katar ile FIFA’yı tüm mağdurlara tazminat ödemeye çağırmasının üzerinden daha bir hafta geçmemişken. Yani birinin Katar’ı “işçi haklarında öncü" ilan etmesi için ya delirmiş olması ya da Katar tarafından paraya boğulması gerek. Kaili’nin de delirmediği ortada.
Sarı sendikacıdan ne beklenir?
Tutuklular arasında dünya çapında yaklaşık 200 milyon üyesi bulunan Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu'nun yeni seçilen genel sekreteri Luca Visentini de var. İşi, işçilerin haklarını savunmak olan biri sözde. Paranın gerçekten açmayacağı kapı, ele geçirmeyeceği karakter yok sanki.
Katar’ın "her işini rüşvetle yaptığı" iddiası temelsiz değil. Daha 2019’da İngiliz Sunday Times gazetesinde Katar‘ın, 2022 Dünya Kupası'na ev sahipliği için FIFA yetkililerine 880 milyon dolar rüşvet verdiği yazılmıştı. Bu iddianın konuşulduğu sıralarda Daily Wire haber sitesinde Katar bakın nasıl tanıtılmıştı: “Giderek daha İslamcı hale gelen Türkiye ile birlikte Katar, aşırılık yanlısı Sünni medreselerin ve Müslüman Kardeşler yanlısı akademisyenlerin günümüzdeki en büyük iki destekçisinden biridir. Katar, Hamas'la ve hatta El Kaide'yle kurduğu yakın ilişkilerle tanınıyor."
ABD’de de para dağıttı
"Küçük ama orantısız zengin" diye bir cümle kalmış aklımda. Bir İngiliz gazetesinde okudum sanırım. Bu "küçük" ülke ABD’de bile para dağıttı yıllarca. 2011’den bu yana ABD üniversitelerine 1 milyar dolar para verdi Katar, "hibe" adı altında. En fazla bağış alan Amerikan üniversitesi ise Georgetown Üniversitesi.
Öyle bir ülke ki, rüşvet yönetimin bir parçası adeta. Ülkede bağımsız bir rüşvet yasası bile yok örneğin. Sadece devlet memurlarının rüşvet almasını yasaklayan maddeler ceza kanununun değişik bölümlerine dağıtılmış durumda. Yani, dileyen kılıfını uydurarak rüşvet alabilir de verebilir de.
Dünya son skandalla çalkanıyor ama Katar’a bir şey olmaz.
Mutlaka gerekli yerlere para vermiştir.