Ayşenur Arslan

Ayşenur Arslan

AKP: Açıldı... Kapandı... Yeniden Mi Açılacak?

- Nasıl yani! Kandil mi?
“Evet Kandil’e gittim.”
- Bildiğim kadarıyla oradan Ankara’ya gittin.
“Evet! Cumhurbaşkanlığına, başbakanlığa, MİT’e gidip…”

★★★★

Devamını yazacağım. Çok heyecanlı çünkü! Nedense kimsenin hatırlamak istemediği macera filmi tadında bir süreçti.. Ve ben birdenbire kendimi o sürecin içinde buluvermiştim. Yukardaki diyalog da filmin açılış repliklerindendi.

Aslında ilk replik, dönemin cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e aitti:
“İLERLEYEN GÜNLERDE ÇOK İYİ ŞEYLER OLACAK.”

11 Mart 2009 günüydü. Henüz daha hiçbir şeyin adı konmamıştı. Ama Gül o gün bu sözlerle başlama işaretini vermiş, fısıltılar KÜRT AÇILIMI’ndan dem vurmaya başlamıştı.

İşte o günlerin birinde -CNN TÜRK’te ekrana gelen- Medya Mahallesi’ne Avni Özgürel’i davet etmiştim.
“Gelirim ama ancak önümüzdeki pazartesi. Kuzey Irak’tayım” dedi.

Neden oralarda olduğunu sormadım. Sonraki hafta için anlaştık. Derken, hafta sonunda Avni aradı.
“Pazartesi Ankara’da olacağım. Salı geleyim” dedi. Ve salı günü geldi.

★★★★

Program öncesi konuşmadık. Dolayısıyla sözleri benim için de tam bir sürpriz oldu.
Kuzey Irak’a gittiğini.. Gitmişken Kandil’e çıktığını.. Görüşmeler yaptığını söyledi.

Avni, bilenler bilir, MHP’ye yakın bir gazeteciydi. Uzun süredir de aktif / sahada gazetecilik yapmıyordu. Dolayısıyla Kandil’e gidişi fazlasıyla ilginç bir durumdu.

Dikkatli olmaya ve Avni’yi zor durumda bırakmamaya çalışarak sordum.

“Bildiğim kadarıyla Kuzey Irak’tan sonra Ankara’ya gittin. Hangi kuruma gidip kiminle konuştuğunu sormayacağım ama en azından Kandil’den bir mesaj getirip getirmediğini sorsam..”

Dedim ya, Avni’yi zor durumda bırakmak istemiyordum. Ne de olsa bana güvenerek Ankara’ya gittiğini söylemişti. Güvenini zedelemek de istemiyordum.

Ama..

Yanıt hiç beklemediğim bir açıklıkla geldi:
“Evet! Cumhurbaşkanlığına, başbakanlığa, MİT’e gidip görüştüklerimizi anlattım.”

★★★★

O sırada, farkında değilim elbette, haber merkezi karışmış. Avni’nin sözleri ekran başındakiler gibi, CNN TÜRK yöneticilerini de şaşkına çevirmiş.

Söylemeye gerek var mı bilmem, şaşırmayanlar süreci hazırlayıp pişmeye bırakanlardı.

Medya Mahallesi’ndeki hamleyle anlaşılıyordu ki, Kandil’in mesajı olumluydu. Yani yemeğin ateşten alınıp servis edilme vakti gelmişti.

★★★★

Durup dururken o günlere, 2009 baharına dönmüş değilim. Nedenini anlatacağım ama önce mahallemize bir çift lafım var: O gün, program sırasında deliren Doğan Grubu yöneticileri nasıl bir şuur kaybından muzdarip olduklarının farkında değildi.

Bir an durup düşünselerdi; Avni Özgürel niteliklerine sahip bir gazeteci neden Kandil‘e gider.. Kandil nasıl iki günde “gelsin görüşelim” diye davet salar.. Oradaki görüşme sonrasında Avni nasıl -neredeyse 24 saat içinde- iktidarın tepesindekilere ulaşıp mesajı aktarır.. Ve neden gelip bunları bir canlı yayında anlatır..

Alın size dilediğiniz kadar soru işareti ???????????????????
Bu paragraf soru sormayı unutanlar için elbette.

Öyle ya! Ankara’dan -bugünlerde Saray’dan- bir yönerge / talimat gelecek ki haber yapsınlar. Açılım resmen duyurulacak ki anlamayan kalmasın, anlatmaya doyamasınlar.

Ankara temsilcilerinin kulağına megafonla (!) fısıldanacak ki dünün yasaklılarını ekrana çıkartmak için yarışsınlar.

★★★★

Hep söylüyorum ya, gazetecilik beş on kitap ya da üç beş kuraldan ibaret değildir. Tecrübe en büyük zenginlik, hatta bazen tek şarttır.

AÇILIM… Birkaç yıl sonra AKP oy kaybedip tek başına iktidar olanağından olunca KAPANIŞ…

Türkiye’ye ve özellikle biz gazetecilere çok şey öğretti.

İşte o tecrübenin ışığında meslektaşım Sedat BOZKURT’un geçtiğimiz günlerde Kısa Dalga’da yazdıkları bana BİR ŞEYLER anlattı:

“AKP ile HEDEP arasında adı konulmamış, resmî nitelik kazanmamış bir görüşme trafiğinden söz ediliyor. Kurumsal temsil görevleri olmayan eski siyasetçilerin görüştüğü ve bundan parti yönetimlerini haberdar ettikleri konuşuluyor. Dost sohbeti şeklinde geçmiyor bu görüşmeler edindiğim bilgilere göre. AKP’nin yerel seçim modellerine HEDEP’liler; siyasi tutukluların serbest bırakılması, kayyum uygulamasının son bulması ve Öcalan’a tecritin kaldırılması gibi somut taleplerle karşılık veriyorlar.”

★★★★

Bu haberin üzerinden bir haftadan fazla süre geçti.

O sürede tepkilere baktım, açıklamaların yolunu gözledim.

Bu arada sevgili Sedat Bozkurt ile konuştum.

Durum şu: Haber iki kanatla da konuşularak hazırlanmış.

İktidar cephesinden herhangi bir yalanlama, suçlama, öfkeli trol saldırısı vb gelmemiş.

Ya HEDEP cephesinden?

Bunun yanıtını da BirGün’den Nurcan Gökdemir’in haberinde, HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan’ın sözleriyle aldım:

“Seçim dahil olmak üzere iktidarla hiçbir konuda bir görüşme durumumuz olmamıştır. Ancak kim olursa olsun ne istediğini ve beklediğini kamuoyu ile net bir şekilde paylaşmak kaydıyla ve çözümü mümkün kılacaksa her kesimle yeri gelince görüşebiliriz.”

★★★★

Bu “yalanlama” metninde ÇÖZÜM sözcüğü parlıyor sanki.

Yine de, geçmişteki gibi bir süreç yaşanacağını düşünmüyorum.

Olsa olsa yerel seçimle ve -belki- kayyum sisteminin artık uygulanmayacağına dair sözle SINIRLI bir süreç yaşanabilir.

Mümkün mü? Neden olmasın!

Zira Erdoğan’ın yol haritasında şöyle işaret levhaları var:

  • ABD, hiç kuşkunuz olmasın, İsrail ile birlikte yeni bir bölge dizaynında. Hatta BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ asıl şimdi uygulanmaya geçiyor desek yeridir. Bu projede ve ABD nezdinde Kürt politikası kritik önemde.
  • AKP son 6 genel seçimin 5’inde yüzde 40’ın üzerinde oy almıştı. Oysa 14 MAYIS 2023 seçiminde oy oranı ciddi bir kayıpla yüzde 35.6’ya geriledi. Bu, yerel seçimler için özellikle “KAYBEDİLMİŞ” İstanbul açısından tam bir kırmızı bayrak! Açık ki, AKP’nin oy desteğine ihtiyacı var. HEDEP, seçimlerde iktidarı desteklemeyip aday çıkartsa bile işlerine gelir.
  • Gazze politikasındaki ikircikli tavır.. İçerde ekonomik krizin buhrana evrilmesi... Hukuk başta pek çok alanda AB ile kopma noktasına gelinmesi… Erdoğan, bunları ancak yerel seçim -en başta da İstanbul- zaferiyle telafi edebilir.
  • HEDEP’e gelince; zemin yoklayıp, uygun tavizlerle yoluna devam edebilir. Sadece kayyum meselesinde -AB vesilesi veya bahanesiyle- politika değişikliği bile işe yarayabilir.

CHP günlerini kum havuzunda geçiredursun, belli başlı mahfillerde yeni oyun planları yazılıyor.. İhtimaller gözden geçiriliyor...

Bakalım önümüzdeki günlerde nasıl bir film girecek vizyona!

Aman bir heyecan bir heyecan, bekliyorum!!!!!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ayşenur Arslan Arşivi