ABD’nin Ne Yapacağı Biliniyordu

HAMAS’ın saldırısına çok geniş ve sert bir tepki vereceğini açıklayan İsrail dediğini yapıyor.

İsrail Savunma Bakanı verecekleri karşılığın tüm Ortadoğu’yu kapsayacağını duyurdu. Ayrıca İsrail askerlerinin hiçbir kurAla uymak zorunda olmayacakları da açıkladı. Böylece İsrail’in devlet olmanın gereği olarak savaş hukukuna ve etik kurallara uymayacağını baştan ilân etti.

HAMAS’ın saldırısına İsrail’in vereceği yanıt Ortadoğu’yu değiştirecek sonuçlar doğurabilir.

Bugünkü koşullarda ABD-İsrail ortak operasyonlarını durdurabilecek bir güç dengesi görünmüyor.

Arap ülkelerinin Filistin için ABD-İsrail’le savaşa girmeleri ihtimal bile değil.

HAMAS’ın hamiliğini yapan İran, müdahale edebileceğini Birleşmiş Milletler üzerinden duyurdu. Ancak İran’ın böyle bir girişiminin ABD-İsrail cephesinin bu ülkeye de saldırmak için gerekçe oluşturacağı yorumları yaygın.

ABD’nin 11 Eylül saldırılarından sonra Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) adıyla oluşturduğu proje Ortadoğu ve Afrika’da bazı ülkeleri parçalamaya yönelik olarak devreye girmiş durumda.

Bu projenin son hedefinin İran olacağı Pentagon’dan yansıyan açık bilgiler arasında.

Bu önemli bilgileri emekli general ve bilim insanı Dr. Naim Babüroğlu her fırsatta kamuoyunun dikkatine sunuyor.

Babüroğlu’nun paylaştığı bilgiler çok çarpıcı olmasına karşın bugüne kadar iktidar ve siyasi partiler tarafından hak ettiği ilgiyi görmedi.

Babüroğlu’nun televizyonlardan da okuduğu bu bilgiyi anımsayalım:

“ABD’li Orgeneral WesleyClark, 1997-2000 yılları arasında, NATO Avrupa Yüksek Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı (Brüksel) görevini yapmıştır. 11 Eylül 2001’de ABD’ye düzenlenen terör saldırısından yaklaşık 10 gün sonra ABD Savunma Bakanlığı’nı (Pentagon) ziyaret eder. Şimdi bu ziyareti kendisinden dinleyelim:

‘11 Eylül saldırılarından yaklaşık 10 gün sonra Pentagon’a gittim. Savunma bakanı ve yardımcısı ile görüştüm. Aşağı kata indim. Komutanlardan biri beni çağırdı. ‘Biraz içeri girip benimle konuşmalısınız’ dedi. ‘Siz çok meşgulsünüz’ dedim. ‘Hayır hayır’ dedi. ‘Karar verdik Irak’la savaşa gireceğiz.’ Tarih 20 Eylül gibiydi. ‘Irak’la mı savaş giriyoruz’ dedim. ‘Neden?’ ‘Bilmiyorum, sanırım başka ne yapacaklarını bilmiyorlar’ dedi. ‘Peki Saddam ile El-Kaide arasında bir bağlantı mı buldular mı?’ diye sordum. ‘Hayır, hayır bu konuda bir gelişme yok. Sadece Irak’la savaşmaya karar verdiler. Sanırım teröristler konusunda ne yapacağımızı bilmiyoruz fakat iyi bir orduya sahibiz ve Saddam’ı devirebiliriz’ dedi. Birkaç hafta sonra O’nu görmeye geri geldim. O sırada Afganistan’ı bombalıyorduk. ‘Hâlâ Irak’la savaşa girecek miyiz’ diye sordum. ‘Ah ondan da beter’ dedi. Masasından bir kâğıt aldı ve Savunma Bakanı’nın ofisini kastederek, ‘Bunu üst kattan aldım’ dedi. ‘Bu, Irak’tan başlayarak Suriye, Lübnan, Libya, Somali, Sudan son olarak İran’la bitireceğiz’ dedi. Bu yedi ülkeyi beş yılda nasıl ortadan kaldıracağımızı anlatan bir not.”

Bu bilginin doğruluğu Irak, Libya ve Suriye parçalanmasından belli. Lübnan’da iç çatışma bitmiyor. Sudan bölündü. Somali’de yaygın terör doğallaştı.

Gazze kuşatması ve Suriye havaalanlarının bombalanması ABD-İsrail cephesinin savaşı yayabileceğini gösteriyor. Suriye’nin güneyindeki Golan tepelerinin İsrail toprağı ilân edilmesi, Libya’nın güneyinde Hizbullah’a karşı bir harekâta girişilmesi Büyük İsrail projesine uygun görünüyor.

İran’ın hedef alınması da Tahran’ın alacağı karara bağlı.

Bu sürecin sonunda Türkiye’nin hedef olması ihtimali sıfır değil.

ABD Başkanı Biden’in, Suriye’de “acil yönetim” süresini uzatırken, Türkiye’nin PKK terör örgütüne karşı operasyonlarını gerekçe göstermesi, üzerinde durulması gereken bir durumdur.

PKK’ya Suriye’de devletçik ve ordu kuranın ve hamiliğini sürdüren ülkenin ABD olduğu düşünülürse Türkiye’nin çok dikkatli olması gerektiği daha iyi anlaşılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Fikret Bila Arşivi