İsmail Pehlivan

İsmail Pehlivan

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde barışı düşlemek

Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kadınların gözyaşları içinde, içimiz buruk kutluyoruz.
Yanı başımızda Suriye’de insanlar Selefi Cihatçı katiller tarafından katlediliyor. Kadınlar kaçırılıyor, körpecik yavrulara kıyılıyor…

Hem de Ramazan’da, Oruç ayında... Hem de İslam adına... ‘Allah-u Ekber’ nidalarıyla vahşet ve zulüm!...

Suriye’de yerleşim yerleri yağmalanıyor. İnsanlar evlerini boşaltıp dağlara sığınıyorlar. Son iki günde 500’ün üzerinde Alevi can katlettiler. (Bazı yerel kaynaklarda 7 bin kişinin katledildiğine dair de iddialar bulunuyor.) Dünya devletleri hala üç maymunu oynamaya devam ediyor. Birleşmiş Milletler dut yemiş bülbül!

Lafa geldi mi anamız, bacımız, yarimiz; işimize geldi mi ayaklarının altı cennet olan, işimize gelmedi mi vay haline… Kadınlar, bizim kadınlarımız...
Yolda yürürken gülse dert olan, saçını kapatsa dert, açsa ayrı bir dert olan kadınlar; bizim kadınlarımız..
Savaşta ganimet olan, barışta esareti bitmeyen…

‘Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen’

Kadınlar, bizim kadınlarımız..
***

Almanya’da akademisyen dostum Sevgili Doç. Zeliha Altuntaş’ın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle kaleme aldığı düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir bilim insanı hassasiyetiyle Emekçi Kadınlar Günü’nün anlamı ve önemini bakın nasıl da aklının ve vicdanının ışığında dile getirmiş:

"8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde şiddet sarmalında, savaşların gölgesinde, umut politikasını örgütlemek için barış güvercinleri düşlemek, günümüze bir ışık hüzmesi, bir umut, bir heyecan olarak şanlı 8 Mart'ta inadına barışı düşlemek...

Küresel emperyalist güçlerin toprak paylaşımı, sosyo-ekonomik kriz, ekolojik ve iklim krizi, artan yoksulluk ve sefalet ile çoklu krizler çağındayız. Ortadoğu yeniden egemen güçler tarafından şekillendirilirken, Suriye'de özellikle Aleviler laik ve seküler yaşam tarzları ile tüm diğer halklar Selefi gruplar tarafından katledilmektedir. Biz bunları Ezidi Soykırımı'ndan da tanıyoruz, Ezidi kadınların köle pazarlarında tüm dünyanın gözü önünde ve insan onurunun yaralandığı zamanlar hala belleğimizde...

Savaşlar da önce gerçekler ölür ve savaşlar önce kadın bedenlerinde olur, en savunmasız, en masum çocuklar yara alır, şiddete, zulme tanıklık ederek bir nesil yetişir, gözlerinde umut ve sevinç yerine adalete ve geleceğe olan inancı kaybolmuş, yaralanmış bir nesil...
* * *
Anadolu'nun tarih sayfalarında yer alan "Bir Kadının Mührünün bulunduğu ilk yazılı barış antlaşması" niteliğindeki Kadeş'den Puduhepa biz kadınlara sesleniyor:

"Kadınlar, beyaz baş örtülerinizi meydanlara bırakın, saçlarınızı rüzgara savurun, sesinizi yükseltin...

Ben Puduhepa! Kimseler bilmezken ben okuyacağım.

Bilge insanlar gibi ben de yazacağım.

Büyük insanlar gibi düşüneceğim. Yoluma çıkan engelleri aşacağım.

Yıldızlar şahidim, sözüm söz olsun!" diyerek karanlığa meydan okur.

Anadolu'nun bilge kraliçesi Puduhepa M.Ö 1274 tarihinde Kadeş Barış Anlaşması'na kocası III. Hattuşili ile birlikte mührünü basar. O mühür ki, kadın kolektif belleğinin bir halkası olarak en umutsuz olduğumuz günlerde Umudun Örgütlenmesi için politik bir özne alarak, bize ışık oluyor.

* * *
Ortaçağ karanlığında kadınlar "cadı" avlarına kurban edilirken Christine de Pizan 1400 yıllarda yazdığı ilk kadın ütopyası niteliğindeki "Kadınlar Kenti" kitabıyla, "Tanrının Kenti"nde kadınları alçak yaratıklar olarak adlandıran Aziz Augustin’e ve eril tarih yazıcılığına cevabını verir. Tarihi yapan fakat tarihi yazılmayan kadınların tarihini yazmak ve bu sistemi sorgulayarak üç kadın "Akıl", "Hak" ve "Adalet" ile imgelendirerek dünyada barışı, eşitliği, adaleti sağlamak için metafor olarak kullanır. Ve kadınlara tarihsel sorumluluğunu hatırlatır. Zira bir gün bu dünyaya barış gelecekse bu kadınlar sayesinde gelecektir!

* * *

13.yy da Anadolu'da bir Kadıncık Ana…

Alevi - Bektaşi İnancının, öğretisinin, felsefesinin oluşmasında, gelişmesinde ve de yayılmasında etkin olan, Yol'u kuran, Alevi-Bektaşi İnancı için güçlü bir kişilik olduğu gibi Anadolu'da yaşayan tüm kadim halklar ve kültürler için de bir değer, bir kültürdür... Güvercin donunda Anadolu topraklarına gelen Hacı Bektaşi Veli'nin eşiti bu topraklara sevgi tohumunu ekerek 72 Millete bir nazarla bakma felsefesini filizlendirmiş, "Barış"ı, "İyiliği" örgütlemiştir. Kadıncık Ana aynı zamanda tüm bilgeliği ile bir kadın örgütlenmesinin başındadır. "Bilgelik dişildir" demiş filozof Sophia...

Barışın dili de dişildir, bilgecedir!

Bu bilgelik kendisini hayatın gerçekliğinde sınar. Bacıyân-ı Rûm Kadınları Anadolu Selçuklu Devleti’nin baskıcı, yaşam alanı tanımayan uygulamalarına karşı direnirler. Moğol istilacılarına karşı da varlıklarını, yurtlarını savunarak Ahi Teşkilatı ile birlikte güçlü bir direniş gösterirler.

* * *

Jan Assman, toplumların kolektif hafızalarının hatırlama ve unutma yolu ile inşa edildiğini söyler...
Günümüzde kadın mücadelesi büyürken ve çevresindeki her şeyi etkilerken biz de hatırlayacağız, hatırlatacağız! Rosa Luxemburg'u, Clara Zetkin'i ABD' de ki Hindistan'da ki tekstil işçilerini, Mahsa Amini'yi, Suriye' de katledilen Alevi kadınlarını, Rasha Al-Ali'yi, tarlada, fabrikada, çalışan kadınları, her gün cins kırımına uğrayan, güvercin tedirginliğinde yaşayan ölen tüm kadınlar için haykıracağız ve hatırlatacağız.

Hafıza ve Bellek kadın mücadelesi için stratejik önem taşımaktadır.

Egemenin, iktidar sahiplerinin içinde bulunduğumuz kültürel-politik matrikste erkeğin tarih sayfalarında olmayan kadınlar, Puduhepa'dan Christian de Plaza'dan, Kadıncık Ana'dan Clara Zetkin'den Rosa Luxemburg' dan aldıkları ışık ile kendi tarihlerine de yön veriyorlar.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü vesilesiyle Kadıncık Ana nezdinde tarihi yapan, fakat tarihi yazılmayan tüm kadınların anısı için kadınların tarihsel mücadelesine ve kolektif hafızasına sahip çıkmak adına tarih boyunca cinsiyetçi, ırkçı, ayrımcı, faşizan uygulamalara her türlü iktidar ve otorite ilişkilerine karşı kızkardeşliğini örgütleyerek barışı biz inşa edeceğiz."

Muhabbetlerimle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
İsmail Pehlivan Arşivi

Bıçak kemiğe dayanınca…

10 Nisan 2025 Perşembe 08:52

Hak arayışında birleşmek!

03 Nisan 2025 Perşembe 05:13

Sultan Nevruz Bayramı ve kaos

23 Mart 2025 Pazar 07:42

Korkunun eceli!

20 Mart 2025 Perşembe 11:50

Benim ailem!..

13 Mart 2025 Perşembe 05:00