Kılıçdaroğlu: Dokunulmazlığımı kaldırmazsanız namertsiniz

Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu: "Sizden mi korkacağım ben? Bir canım var memleketime, bayrağıma, vatanıma feda olsun. Sizden asla korkmayacağız."

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu.

Öğretmenlerin sorunları, koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle yaşanan sorunlar, ekonomideki durum Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında öne çıktı.

Kılıçdaroğlu konuşmasının sonunda "Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığını kaldıracağız' açıklaması yapmışlar. Benim dokunulmazlığımı kaldırmazsanız namertsiniz, vatan hainisiniz. Sizden mi korkacağım ben? Bir canım var memleketime, bayrağıma, vatanıma feda olsun. Sizden asla korkmayacağız" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmasından satır başları şöyle:

"Adaleti sağlayacak hakimlerdir"

"Adaleti sağlayacak olan kişiler hakimlerdir. Yargı makamında kürsüde oturanlardır. Sadece hukuki değil vicdanını da sesini dinlemek zorundadır hakimler. Adalet öyle gerçekleşir. Adalet önce insanın vicdanında, ahlakında, erdeminde, bilgisinde, düşüncesinde olmalıdır."

"Vali taraf tutuyorsa o olmaz. Vali devlet adamı gibi davranmak zorundadır. Valilik makamı sıradan bir makam değildir. Diyarbakır Valimiz bir açıklama yapıyor. İşsizlikle ilgili 'mesele iş beğenmemektir' diyor. Bunun üzerine il Başkanına telefon ettim dedim ki 'gerçekten Diyarbakır'da iş var yapacak insan yok diye tablo var mı?' 'Hayır böyle bir şey yok, binlerce insan işsiz' dedi.

"Sayın valim bu tür laflar size yakışmaz. İşsiz var mı var, dünya kadar var. 81 ilin tamamında yüzbinler işsiz. 10 binler yatağa aç giriyor. Hak arayanların önüne baraj koyuyorsunuz. Gebze’de işçiler. İşten atılmışlar bir kısmı da ücretsiz izne çıkarılmışlar. Aç kalacağız diyorlar. Ankara’ya gideceğiz polis engel oluyor. Yani Anayasa açıkça çiğneniyor. Şiddet yapsalar haklısın diyeceğiz ama bu insanlar iş istiyorlar hak istiyorlar ekmek, çalışmak istiyorlar. Sen yasak getiriyorsun, polis aracılığıyla şiddet uyguluyorsun. Şiddet kimden gelirse gelsin karşı çıkmak zorundasın.

"Gemimize baskın yapıldı"

"Bir gemimiz uluslararası sularda durdurularak usulsüz şekilde baskın yapıldı ve arandı. Ne oluyor Allah aşkına. Benzer bir olay İsrail’e girişte olmuştu. Yine uluslararası sularda İsrail askerleri inmişlerdi ve bizim vatandaşlarımızı silahla öldürmüşlerdi. Dava açtık hep birlikte karşı çıktı. Bir gece yarısı Meclis’te çıkan kanunla Türkiye Cumhuriyeti Devleti açtığı davadan vazgeçti.

"Almanya'yı da İtalya'yı da şiddetle kınıyoruz bizim gemimize yaptıkları baskın dolayısıyla. Hükümetten bu konuda çok açık ve çok net yanıt bekliyoruz.

"Çağdaşlaşmak istiyoruz ama batının Türkiye'ye karşı çifte standart uyguladığını hepimiz biliyoruz. En açık örneği Kıbrıs'tır. Türkiye'de eser gürlerle orada kapı arkasında 'talimatınız var mı' derler.

"Öğretmenler aydınlanmamızın kaynağıdır"

"Bir ulusun bir milletin en güçlü kaynağı yetişmiş insan gücüdür. Bir ülkede yetişmiş insan gücü varsa o ülke dünyanın en zengin ülkesidir. Yetişmiş insan gücünü, bir ülkeyi dünyada söz sahibi yapan insan gücünü yetiştirenler öğretmenler. O nedenle öğretmenler dünyanın tüm saygın ülkelerinde el üstünde tutulurlar, en başta saygı duyulacak kişi olarak görülürler. Öğretmenler sadece çocuklarımızı yetiştirmezler, içinde bulundukları toplumun da kanaat önderleridir. Derdi olan biri 'En iyi öğretmen bilir' diye öğretmenin kapısını çalar. Öğretmen aynı zamanda bir güven timsalidir. Bütün anneler babalar çocuklarını büyük bir özgüven içinde öğretmene teslim eder. Öğretmen tüm sevgisiyle çocuğu kucaklar, onu yetiştirir. Öğretmen yaşam boyu eğitimin ne denli önemli olduğunu çok iyi bilir. Öğretmen hem kendisi hem yetiştirdiği çocukların yaşam boyu eğitime önem vermelerini ister. Öğretmen hepimizin ilham kaynağıdır. Öğretmen toplumun bugününü ve geleceğini belirleyen bir kimliğe sahiptir. Bizim aydınlanmamızın kaynağıdır öğretmen.

"Türkiye'nin beş temel sorunundan söz etmiştik. Bunlardan biri eğitim. Eğitim bir ülke dünyada söz sahibi olmak istiyorsa saygın olmak istiyorsa, büyük buluşlara imza atmak istiyorsa, eğitime önem vermek zorundadır. Finlandiya'da eğitim reformunu gerçekleştiren bakan yardımcısını Türkiye'ye davet ettik reformu nasıl gerçekleştirdiklerini kendisinden dinledik. Gönül isterdi ki MEB'in tüm kadroları orada olsun, olmadı.

"Eğitim bu kadar önemliyken eğitimimiz gerçekten milli mi? Hem milli hem de evrensel değerlerle uyum içinde mi? Yedi bakan değişti yedi milli eğitim politikası oluştu. Senin çocuğunu 18 yıldır denek olarak kullanıyorlar. Biz bunu düzelteceğiz. 

"Öğretmenler geçinemiyor"

"Öğretmenler gününde öğretmenlerin dertleriyle uğraşıyoruz. Liyakatın yerini torpil alınca, bugünkü nokta ile karşı karşıya kaldık. Eğitim sistemimiz sorunlar yumağı içinde. Kadrolu, ücretli, sözleşmeli öğretmen aynı derse giriyor ama her birisi farklı ücret alıyor. Öğretmenlere de adalet lazım. Öğretmenler geçinemiyorlar. 

"İnternet üzerinden eğitim veriyoruz 3 milyon 37 bin öğrencinin interneti yok. 18 yıldır ülkeyi yönetiyorlar. Bir öğretmen arkadaşım 'son 10-15 yılda öğretmenlik çok değersizleştirildi' dedi. Sevgili öğretmenim benim ve CHP'lilerin dönemi seni toplumun en saygın kişisi durumuna getirmektir.

"Bir başka öğretmen 'Bize evinizde buzdolabı var mı diye soruyorlar, bize sizin evinizde bilgisayar internet var mı bunu sorun' diyor. Bu soruyu sormak yönetenlerin akıllarına gelmiyor çünkü yönetemiyorlar.

"Atamasını bekleyen öğretmenler. Üniversiteyi bitirdiler öğretmen olmak için. Ama bugün yüz binlerce öğretmen atanamıyor. Hani bütün okullarımız ihtiyaca cevap veriyorsa, hani çocuğun olduğu her yerde okullar, okullarda öğretmenler varsa her şey tamam diyeceğiz. Ama Sayıştay'ın raporu yeni çıktı. 138 bin 393 öğretmen eksiği var diyor. Dışarıda da atama bekleyen 100 binler var. Niye yapmıyorlar? 3 bin 600 ek göstergeye itiraz ettiler para yok falan filan. Sonra onlar da vereceğiz dedi. En yetkili kişi söyledi. Güzel. Yıllar geçti. Emekliliği gelmiş olan öğretmenler 3 bin 600 ek göstergeyi bekliyorlar. Söz verdiniz, verin. 138 bin öğretmen açığına 100 bin daha eklenecek.

"Köy okullarının açılması gerekiyor. Taşımalı eğitime son verilmesi lazım. Öğretmen var okul var niye açmıyoruz köy okullarını? İkili eğitim, Ankara İstanbul İzmir bir sınıfta 50-60 öğrenci var. Son verilmeli. 

"Şu anda eğitime devam edemeyen 20 bin üzerinde öğretmen var, kronik rahatsızlığı nedeniyle. Doktora yapıp çekirdek satan atama bekleyen öğretmen var. 21. yüzyılın Türkiye'sinin en büyük ayıbıdır. Üniversiteyi hangi koşullarda okuduğunu biliyorlar mı Türkiye'yi yönetenler.

"Bütün bunların tamamı bir siyasi tercihtir. Hem atama bekleyen hem de şu anda görevde olan öğretmenler için söylüyorum. Parayı nereye harcayacaksın. Eğitime mi harcayacaksın Londra'daki tefecilere mi vereceksin? Karar budur.

"Öğretmenlere söyledim 3 bin 600 söz verildi mi, verildi. Sana 3 bin 600 ek gösterge sözü verip 3 bin 600 ek gösterge vermiyorlarsa 'Sana oy yok' diyeceksin.

"Atama bekleyen öğretmenler kampanya açtılar 60 bin kişi atansın diye. Yapmıyorlar, yapmazlar. Çünkü onların amacı farklı. Onlar diyor ki nasılsa öğretmenler gelip bize oy verecekler diyor. Kampanya açın arkadaşlar, 3 bin 600 ek gösterge vermiyorsan sana oy yok. Sözü o verdi. Talimatı verirse bugün öğleden sonra 3 bin 600 ek gösterge çıkar. Olmuyor.

"5 çözüm"

"Ne yapmalı? Siz iktidar olunca ne yapacaksınız diye sorabilirler. Biz ne yapacağız?

"Bir öğretmenler meslek kanunu çıkaracağız. Öğretmenleri devlet memurları kanunundan çıkaracağız. Öğretmeni toplumda en saygın konuma getireceğiz. Özel bir yasası olacak öğretmenliğin. Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırının altında maaş almayacak.  

"Eğitim yatırımları için özel yasal düzenleme yapacağız.  Köy okulları yeniden açılacak. Eğitimin tüm bileşenleri ile oluşturulacak bir politika ile eğitim üretime dönük, çağdaş olacak. Bütün organize sanayi bölgelerinde teknoloji liseleri kuracağız. Bu okullar yatılı, en az 6 yıl olacak, 3. sınıftan itibaren öğrenci ilgili fabrikada staj yapacak, staj yaptığı yıllar sosyal güvenlik primini devlet ödeyecek. Üniversiteye gitmek istediğinde artı 5 puanla girecek. Bunlara çağdaş köy enstitüleri diyoruz. Her okulun kendi bütçesi olacak. Okul Aile Birliği ile birlikte bütçe yönetilecek.

"Bu bir siyasi tercih, biz bunu yapacağız.  Onlar öğretmenleri sevmiyor, biz seviyoruz. Onlar bilimi sevmiyor, biz bilimi seviyoruz. Onlar savurganlığı, biz adaleti hakkı hukuku paranın yerinde ve zamanında kullanılmasını savunuyoruz. Biz tüyü bitmemiş yetimin hakkını savunuruz. Aramızda siyahla beyaz kadar fark var. Öğretmenler bunu gayet net bilsinler, 5 tane çözüm.

"Hala iktidarın peşinde giden öğretmen varsa kimse kusura bakmasın ben ona öğretmen demem. 

"Eğitimde çok şey söyledik yapın diye yapmadılar, para yok diyorlar. 24 Kasım Öğretmenler Gününde neden bir maaş ikramiye verilmesin. Bütçede para var öğretmene verme konusunda siyasi tercih yok. Tercih olsa verecek. 

"Siyasi tercihlere saygı duyarım, öğretmen çocuğumu eğitecekse sorunu olmamalıdır. O sorunu almalıyız.

"İktidar söylediğim beş maddeyi yapamaz, iradesi yok bunu yapmaya. İradesi birilerinin ipoteği altında. Londra'daki FETÖ'cülerin, faiz lobilerinin ipoteği altında.

"Maske dağıtmaktan aciz"

"COVID-19 yaşıyoruz. Beş maskeyi dağıtmaktan aciz olan iktidar Türkiye'nin sorunlarını çözeceğim, adalette ekonomide reform yapacağım diyor. Yapamazsın kardeşim, sende böyle bir irade yok.

"Sabah 10 işle akşam 20 arasında virüs terbiye edilmiş bulaşmıyor. Bütün dünya bize gülüyor. Önlem böyle mi alınır? bilim Kurulu'na değinmek istiyorum. Siz profesörlersiniz aranızdan bir sözcü çekip şu önlemler alınmalı demediniz, siyasi iktidar size izin vermedi, vermediyse orada ne işiniz var? Bir sözcü seçemediniz aranızdan. 'Biz söylüyoruz onlar yapmıyorlar.' Onlar yapmıyorlarsa senin orada ne işin var. Yapmıyorlarsa ayrılacaksın. Düşüncemizi söylüyoruz bunlar uymuyorlar diyeceksin. Beş maskeyi dağıtamadılar ama en başından beri neler yapılması gerektiğini çok iyi niyetle söyledik. Şimdi söylüyorum. En baştan beri nelerin yapılması gerektiğini söyledik. Ekonomik sosyal konseyi, esnafı, işçiyi dinle bakalım dedik. Hiç dinlemiyorsun çözüm ürettim diyorsun.

"40 yıl vergi ödeyecek 40 gün bakamayacak"

"Esnafa dükkanı kapat diyorsun. İyi kapatalım, neyle geçineceğiz? Diğer devletler kirasını ben ödeyeceğim diyor. Bunu söyleyeceksin. Sosyal devlet dediğiniz budur. 40 yıl vergi ödeyecek 40 gün bakamayacak. O zaman soracaksın paralar nereye gitti diye.

"Bütün dünyada alay konusuyuz. Rakamlar açıklanmıyor. Devletin itibarı sarsılırmış. Yalan söyleyen devletin itibarı olur mu? Rakam açıklamazsınız tamam, bunun bir anlamı vardır ama gerçek ölümleri gizleyip göstermelik rakamlar açıklarsanız dünya size inanmıyor. Gerçekten insan üzülüyor.

"Sabah 10 ile 20 arasında serbest, virüs insanlara dokunmuyor çünkü o saatlerde. Akşam 20'den sonra 155 bin tekel bayi var, bunlar kapatacaklar. 24'e dek ruhsatı olan binlerce bakkal var. Ne olacak bunlar? Kirasını mı ödeyeceksin para mı vereceksin imkan mı sağlıyorsun, hayır.

"Dükkan kapat diyorlarsa kapatacaksın ama kirasını devlet ödeyecek, yanında çalışanların aylığını sosyal devlet ödeyecek. Bunları yapmadılar mı, sandık önüne gelecek, dersini vereceksin. Öyle bir ders vereceksin ki dünyaya örnek olacak.

"Dolar şahlandı"

"Öyle berbat yönetiyorlar ki, ekonomiyi de deneme sınamayla götürüyorlar. Geçen hafta 'faiz lobilerinin isteği yerine getirilecek faiz yükselecek' demiştim. Oldu mu oldu, kim kazandı, faiz lobileri. Enflasyonun sebebi hani yüksek faizdi. Hangi gerekçeyle yaptın? Erdoğan 21 Ekim 2018'de 'şahlanış dönemi arifesindeyiz' diyor. 16 Ocak 2020'de 'Şahlanış döneminin kapılarını açıyoruz',  18 Kasım 2020'de 'Ülkemiz şahlanış dönemine giriyor' diyor. Dolar şahlandı tabi, sanıyorduk ki vatandaş için söylüyor meğer tefeciler için söylüyormuş. 

"Kredi kartlarına uygulanan faizi de artırdılar 1 Kasım 2020'den geçerli olmak üzere. 

"Faiz lobilerinin önünde diz çökmek zorunda kaldık. Bunların iradeleri ipotek altında. Bağımsız düşünemez ve hareket edemezler.

"128 milyar doları kime sattın?"

"Erdoğan'a şu soruları sormak zorundayım. Faizleri artıracaktın, 128 milyar doları niye, kime sattın? Eğer faizi artıracak idiysen neden Merkez Bankası başkanını görevden aldın, o da diyordu faizin artması diye. 20 gün önce 'Ekonomi pik yaptı' diyordun. Acı reçete noktasına nasıl geldin sen. 20 gün önce 'Biz faiz baronlarına karşı kurtuluş mücadelesi veriyoruz' diyordu, şimdi diz çöktün nedamet getirdin, ne oldu 20 günde. Hala 'faiz sebep enflasyon sonuç' diyorsun öyleyse faizleri niye yükselttin. Hala 'faizleri hiç olmazsa enflasyon kadar artırma zorunluluğu var' diyor. Peki enflasyonu TÜİK yüzde 12 açıkladı, faizleri yüzde 15 niye yaptın?

"Türkiye yönetilmiyor. Beş maskeyi dağıtmaktan aciz olan iktidar Türkiye'yi yönetemez zaten. 

"İşçiye esnafa dükkanı kapanan işsize vermiyor ama Katar Şirketi'ne veriyor. Bu Katar'la ne işleri var bunların. Bir kalemde 90 milyar dolardan vazgeçersin 5,80 Türk lirasına dönüştürürsün. Neden?

"Bu soruların cevaplarını geçmiş seçimde Ak Parti'ye oy verenlerden bekliyorum. Vicdanında sorgula.

"10 ayda 1 trilyon 891 bin"

"Para yok diyorlar, para var. 10 ayda bu iktidarın kullandığı para 1 trilyon 891 bin 790 milyon lirayı kullandılar. Bu para nereye gitti? Vatandaşlara karşılıksız ödedikleri para 8 milyar lira.  Faiz lobilerine, 119 milyar 581 milyon para ödediler. Köprüden geçti garanti verdiler onlara 13 milyar lira ödediler. 

"Bir siyasi iktidar 18 yıl sonra ben adalette reform ekonomide reform yapacağım diyorsa 18 yılda ben ülkeyi batırdım şimdi düzeltmek istiyorum demek istiyor. Bu itiraftır.

"Türkiye'yi aydınlığa çıkaracak olanlar iradeleri ipotek altında olmayan siyasi partilerdir. 

"Dokunulmazlığımı kaldırmazsanız namertsiniz"

"Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığını kaldıracağız' açıklaması yapmışlar benim dokunulmazlığımı kaldırmazsanız namertsiniz, vatan hainisiniz. Sizden mi korkacağım ben? Bir canım var memleketime bayrağıma vatanıma feda olsun. Sizden asla korkmayacağız."

Ayrıntılar birazdan...

Etiketler :