Kılıçdaroğlu, apartman görevlileri ile buluştu: Sorunlarınıza talibim
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul 1. Bölge Apartman Görevlileri ile bir araya geldi. Kılıçdaroğlu, apartman görevlilerine, "Hiç kimse bu coğrafyada kendini kimsesiz hissetmesin" ifadesi ile seslendi.
Kılıçdaroğlu'nun satırbaşları ise şöyle oldu:
"Siz görev yapıyorsunuz. Öyle 8,9 saat değil. Yeri geldiğinde 24 saat görev yapıyorsunuz ama görünmüyorsunuz. Siyaset kurumu sizi görmüyor. Bir sürü büyük laflar ediliyor, vatan, millet, sakarya... Her gün çalışan, bayramı ve tatili bile olmayan yüzbinlerce insanın sorunu ile acaba siyaset kurumu ilgilendi mi? Acaba bu ülkeyi yöneten insanlar gideyim apartman görevlisinin evine derdi var mıdır, yok mudur diye geldi mi? Oy verin diye geldiler sadece. Beni iyi tanımanızı isterim. Benim dostlarım vardır. O dostlarımın başında da sizler gelirsiniz. Bütün apartman görevlileri, işçiler benim dostlarımdır. Alın teri döken herkes benim dostlarımdır.
Ben, "Gelin bize oy verin" diye bir çağrı yapmıyorum. Ben sizin sorunlarına talibim. Ben sizin daha iyi bir yaşam sürdürmenizi istiyorum. Ben sizin inancınıza, kimliğinize, yaşam tarzınıza saygılıyım.
İzmir'de bir deprem oldu. Çok sayıda vatandaşımız hayatını kaybetti, çok sayıda binalar yıkıldı. İzmir'e ilk gidişimde hastaneyi ziyaret ettim. Bir süre sonra İzmir'e tekrar giderek evleri yıkılan apartman görevlileri ile bir araya geldim. Bina yıkılmış, apartman görevlisi ne olacak? Gidecek yeri bile yok. Belediye başkanlarımızla birlikte toplantı yaptık. Başkanlarımıza, apartman görevlilerine iş vereceksiniz dedim. Ben bir daha geldiğimde hiç kimse işsiz kalmayacak dedim. Yeni bina bulacak ki, gidecek çalışacak ama bina yok. Bu insanlar aç ve açıkta mı kalacak? İktidar sahipleri sizi düşünmedi ama bu kardeşiniz sizi düşündü. Hangi partilisiniz diye sormadım. Tamamına iş vereceksiniz dedim. Beni iyi tanımanızı isterim.
Güçlü olmanız için bir araya gelmeniz lazım. Siz fabrikada çalışan işçiler gibi değilsiniz. Haklarını isterler, grev yaparlar, birlikte hareket ederler. Siz de öyle değil. Bir apartman var, bir siz varsınız. Dolayısıyla hak arama konusunda güçsüzsünüz. Hakkını aradığınız zaman yönetici sözleşmenizi feshedebilir. O nedenler örgütlenmek önemlidir. Hak, hukuk, adalet diyoruz.
Çoğu yerde kayıt dışı çalışılıyor. Sigortasız. Bu bir hak çalmadır. Sigortasız çalıştırmak, o kişinin geleceğini çalmak demektir. Bir apartman görevlisi kadın daha önce, "Neredeyse günün 24 saati çalışıyoruz ailecek ama sigorta primim 15 gün yatıyor. Ben 30 gün çalışıyorum, korkumdan gidip diyemiyorum" dedi. Haklı mı haklı. Bu kadının geleceği de bir anlamda istismar ediliyor. Emekli aylığı alacak, primini az yatırırsanız az maaş alacak. Onun emeğini çalıyorsunuz.
Bir anayasamız var. Eskidir, darbecidir diye bir sürü laf ederler ama bu anayasada der ki "Çalışmak herkesin hakkıdır" ve "Devlet çalışma alanlarını büyütmek, genişletmek zorundadır". 10 milyonun üstünde işsizimiz var. Belki sizin çocuklarınızdan da işsiz olan çok var. İş bulamıyorsunuz, torpiliniz yok. Torpil olacak ki, iş bulacaksınız. Üniversite mezunu olup iş bulamayan var. Üniversiteyi bitirmek de çözüm olmuyor artık. İktidardan yana bir torpiliniz olmazsa iş bulamıyorsunuz. KPSS'den yüksek alabilir çocuklarınız sözlü de eleniyor. Birlikte olmak zorundayız. Hakkı, adaleti birlikte arayacağız.
Dün, "İnsan Hakları Eylem Planı" diye bir toplantı yapıldı. Sizin hakkınız teslim edildi mi? Edilmedi. Bir engel var mı? Yok. Sizin hakkınızı teslim etmeyen kişi İnsan Hakları Eylem Planı açıklıyor. Önce bir hakkı teslim et. Bugün düşüncesinden ötürü hapishaneler tıka basa dolu. Efendim, "İnancından ötürü kimse hapse girmeyecek", inancından ötürü binlerce kişi hapishanede şu an. Düşüncesini açıkladı diye insanlar hapiste. O yüzden insanlar korkuyor. Eğer bir ülkede bir siyasi parti bir devleti 19 yılın ardından kalkıp da "Ben İnsan Hakları Eylem Planı" açıklıyorum diyorsa o ülkede insan hakları yok demektir. İnsan haklarının olmadığını itiraf etmektir. 19 yıldır ben mi yönettim? Hapishaneler neden tıka basa dolu? Bir insan düşünebilir, konuşabilir. Düşüncesinden ötürü hapse girmesi kadar saçma bir şey yoktur. Ben aklımı kullandıktan sonra suç işliyorsun diyor. Hepimiz düşüncelerimizi ifade etmeliyiz.
Sizin de iyi koşullarda oturmanız lazım. Aile içinde, huzur içinde hizmet etmek zorundasınız. En alt katta, güneş görmüyor. Benim güneş, ağaç görmeye hakkım yok mu? Benim çocuklarımın hakkı yok mu? Belediye Başkanlarımıza söyledim, yeni imar verirken binaya, apartman görevlisinin evi güneş görecek, caddeyi, manzarayı görecek. Sizin hakkını var. Çocuklarınızın iyi eğitim alması lazım. Sizin evlatlarınız bizim de evlatlarımız. Onların da iyi okullarda okuması lazım. Eğer çocuklarınız eğitimi ile ilgili bir sorun ile karşılaşırsanız mutlaka haberim olsun. O açıdan unutmayacağınız bir şey, bir sorunla karşılaştığınızda "Ankara'da bizim bir dostumuz vardı, Kemal Kılıçdaroğlu" diyeceksiniz. Ben bu mücadeleyi, taşeron işçiler içinde yaptım. 1 milyona yakın taşeron işçiye zorla kadro aldırdık. Emekliye 2 maaş ikramiye... Bu memlekette taş taş üstünde ise o emekli sayesinde. Bari Ramazan, Kurban bayramında ikramiye verin de torununa harçlık versin.. Onun da kavgasını yıllarca verdik, sonunda oldu. Sizin dertlerinizi TBMM'de de anlatacağız. Siz yolsuzluk yapmıyorsunuz, yediğiniz her lokma ananızın ak sütü gibi helal. Sizin hakkınızın, hukukunuzun savunulması lazım. Onlar savunmaz. Boğazımızdan aşağı haram lokma geçmemiş o yüzden çok rahatız.
Sizin de tatil hakkınız var. Bu insanlar zor bela geçiniyorlar. Ben isterim her apartman görevlisinin arabası olsun, tatile gitsin. Bunun için apartman görevlisinin iyi bir yerde, sağlıklı koşullarda oturması lazım. Hayat öyle değil, gerçek öyle değil. Tanıdıklarım da var, zar zor geçiniyorlar. Öyle insanlar var ki milletvekili emekli aylığı alıyor, ayrıca 4 yerden de maaş alıyor. Bunlar paraya bile doymuyor. Size verilen aylık da ise cimrilik yapıyorlar. Biz 3 bin 100 lira yaptık asgari ücreti. Topluma hizmet etmek budur. Bu ülkede kavga olmadan, huzur içinde nasıl yaşanır göreceksiniz. Biz halk için çalışacağız. Neden birileri 5-6 maaş alırken, birileri pazar artıkları topluyor? 21. yüzyılın Türkiye'sinde biz bunları istemiyoruz. Döktüğümüz alın terinin karşılığını almak istiyorum. Biz bunları dostlarımızla yapacağız. Apartman görevlileri ile beraber, esnafımız, çiftçimizle beraber. Türkiye'de yeni bir siyasi anlayışı hakim edeceğiz. Ben sizin hakkınızı sonuna kadar savunacağım bu benim için namus borcudur. Cumhuriyet sizindir, beslemelerin, para babalarının, havadan para kazananların değil. Biz bu Cumhuriyet'i hep beraber geliştireceğiz. "