Strasbourg’da Dündar ve Gül İçin Dayanışma Gecesi

Strasbourg’da Dündar ve Gül İçin Dayanışma Gecesi
Strasbourg ‘Odyssee’ sinema salonunda Strasbourg Belediyesi ve ‘Odyssee’ sineması tarafından, Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için dayanışma gecesi düzenlendi.Dayanışma gecesine Avrupa Konseyi...

Strasbourg ‘Odyssee’ sinema salonunda Strasbourg Belediyesi ve ‘Odyssee’ sineması tarafından, Türkiye’de tutuklu bulunan gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için dayanışma gecesi düzenlendi.

Dayanışma gecesine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türk Heyeti içinde CHP Ankara Milletvekili aynı zamanda AKPM Eşitlik ve Ayrımcılıkla mücadele Komisyonu Başkanı Ankara Milletvekili Ayşe Gülsün Bilgehan, CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal, CHP Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydar, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Keskin, CHP Eskişehir Milletvekili eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Utku Çakırözer, HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, tutuklu gazetecilerin eşleri Dilek Dündar, Aslı Gül, Strasbourg Belediye Başkan Yardımcısı Nawel Rafik Elmrini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) eski Başkanı Jean Paul Costa, AİHM eski yargıcı emekli CHP İzmir Milletvekili Rıza Türmen, gazeteci Ayşenur Arslan, Strasbourg Dernieres Nouvelles d’ Alsace Gazetesi genel Yayın Yönetmeni Dominique Jung, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) üyeleri Avrupa Kuruluşlarında akrediteli basın mensupları, diplomatlar ve çok sayıda akademisyen katıldı. Programı ve konuşmaları Türkçe’ye çeviren Odyssee sinemasının yönetmeni Faruk Günaltay sundu.

Gazeteci Ayşenur Arslan konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’de artık açık bir faşizm yaşanıyor. Türkiye’de tutuklu gazeteci sayısı 39. Aralarında dağıtımcılarda var. Ben hepsine birden medya mensubu diyorum. Bunlar örgüt suçlarından içerdeler. Yani yazılar kullanılıyor ama bakmayın, örgütten yargılanıyorlar. Kimi PKK’dan kimi sol örgütten yargılanıyor. Bir kişi de bilinmeyen bir örgütten yargılanıyor. Gazetecilerin çok önemli bir bölümü Kürt medyasından. Hem bu gerçeği göz önünde tutarsak Can ve Erdem’in neden içerde olduğuna bakarsak gerçekten artık faşizmin örtülü falan değil çok açık bir biçimde geldiği ve kapımıza dayandığı çok net bir biçimde görülüyor”

Arslan cemaate ait gazetelere ve kanallara düzenlenen operasyonları hatırlatarak şunları söyledi: “Cezaevine gönderilen ya da işten attırılan, atılması için baskı yapılan gazetecilerden söz etmiyoruz. İktidar her türlü ekonomik baskıyı da uyguluyor. Cemaate mensup olabilirler ama dünyanın hiçbir yerinde hukuk devletinden söz ediyorsak cemaatin televizyon ve gazetelerine yapılan izah edilemez. Gittiler, bastılar kapattılar. Yayını durdurdular. Cemaate mensup yayın organlarını önce karartıp arkasından el koydular. Gazeteciler olarak el ele vermemiz gerekiyor”

“Türkiye’de tutuklu gazeteciler serbest kalana kadar mücadelemiz devam edecek”

Emekli siyasetçi eski AİHM yargıcı Rıza Türmen ise “Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuklama ve iddianamesi büyük bir hukuk skandalıdır. Böyle bir yargılama Afrika’da bile yok. Türkiye’de otoriter rejim faşist bir rejime döndü. Basın üzerinde baskılar ve Kürtlere yönelik şiddetin artmasında bir bağlantı, paralellik var. Buna karşı verilen dayanışma, destek Türkiye’nin demokratik, özgür bir ülke olması için mücadeledir. Bu mücadelenin sembolü gazeteciler Can Dündar, Erdem Gül’dür” diye konuştu. Strasbourg Belediye Başkan Yardımcısı Nawel Rafik Elmrini ise “Strasbourg Belediyesi ve Avrupa Kuruluşları olarak burada bulunan tutuklu gazetecilerin eşleri Dilek Dündar, Aslı Gül ve diğer tutuklu gazetecilere destek için mücadelemiz devam edecek. Biz buradan sesleniyoruz Türkiye’de gazeteciler serbest kalana kadar mücadele devam edecek. Avrupa Birliğine (AB) aday olan Türkiye bu haksızlıklara son vermeli. Haksızlıklara karşı Avrupa seferber olacak” dedi.

Eşi Can Dündar’ın mektubunu okudu

Dilek Dündar salonda eşi Can Dündar’ın mektubunu okudu. Dündar: “ Hükümetin yalanını ortaya çıkardığım için tutuklandım. Neden gerçeği ortaya çıkardım diye. Bu tutuklama yalanla, gerçek arasında bir dava. Bu tutuklamalar bizi yıldıramaz. Bundan sonra daha cesaretli ve yüksek sesle konuşacağız.” dedi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF) Genel Sekreteri Christophe Deloire video mesajıyla dayanışma gecesine katıldı Delorie konuşmasında şunları kaydetti: “17 Kasım 2015 tarihinde ‘Odyssee’ salonunda Can Dündar ‘Basın Özgürlüğü’ ödülü aldı. Kendisini tanımak ve başarılı, cesur çalışmalarını hep takdir ettim. Türkiye’de gazeteciler serbest kalana kadar her kuruluş devreye girecek.”

AİHM eski Başkanı aynı zamanda ‘Odyssee’ sinema Vakıf Başkanı Jean Paul Costa yapılan tutuklamalara son verilmesini, adaletin bağımsız olmasını istedi.

Sinemanın yönetmeni Faruk Günaltay Strasbourg Basın Klübü Başkanı Françoise Schöller, DNA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dominique Jung’un şu mesajlarını iletti: “Cumhuriyet Gazetesi büyük bir gazetedir sıradan bir gazete, yerel gazete değildir. Durumu yakından takip ediyoruz. Hür bir basın özgürlüğü için mücadele veren cesur gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül’ü takdir ediyoruz. Yakında Avrupa İnsan Hakları Komiseri Nils Muijnieks Türkiye’ye gidiyor. Tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül ile görüşecek. Türkiye’de gazeteciler serbest kalana kadar her türlü mücadele sürecek.”

Strasbourg Basın Klübü önümüzdeki ise hafta içinde Strasbourg’un tarihi Kleber Meydanına Türkiye’de tutuklu gazetecilerin durumunu gösteren dev pankartla dayanışmaya çağırdı.

Çok sayıda yabancı ve Türk akademisyenin katıldığı programda Türkiye’de tutuklanan akademisyenler için dünya üniversitelerinden büyük destek başlatıldığı haberi verildi. Yaklaşık iki saat süren dayanışma gecesinde Türkiye’de tutuklu bulunan gazetecilerin yalnız olmadığı mesajı verildi.