Müsavat Dervişoğlu Halk TV'de: Ümit Özdağ ve Suat Toktaş'ı cezaevinde ziyaret etmişti

Müsavat Dervişoğlu Halk TV'de: Ümit Özdağ ve Suat Toktaş'ı cezaevinde ziyaret etmişti
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Halk TV'de Kürşad Oğuz'un sorularnı yanıtladı. Dervişoğlu, son zamanlarda yaşanan siyasi operasyonlar, gözaltı ve tutuklamalar ve seçim tartışmalarına ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

Marmara Cezaevinde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ı ve Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş'ı ziyaret eden İYİ Parti lideri Müsavat Dervişoğlu, Halk TV'de.

Halk TV Programlar Müdürü Kürşad Oğuz'un sorularını yantılayan Dervişoğlu'nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

ÜMİT ÖZDAĞ VE SUAT TOKTAŞ'IN TUTUKLANMASI

"Böyle günlerde özellikle siyaset kurumunun yapması gereken şeyleri yapması icap ediyor. Gerek sayın Ümit Özdağ'ın ve gerekse sayın Suat Toktaş'ın hem ifade süreçlerini hem de tutuklanma süreçlerine şahsen ve parti olarak takip ettik. Bugün daha kapsamlı görüşebilme imkanı elde edebilmek için de onları Adalet Bakanlığı'ndan aldığımız izinle ziyaret ettik.

Soğuktan kastım, meteorolojik anlamda değildi. Türkiye bir taraftan sıcak gelişmeler yaşarken, öbür taraftan insanları buz devrine götüren birtakım gelişmeleri de birlikte yaşıyoruz. Algı ile de alakalı bir takım şeyler yaşanıyor Türkiye'de. Ben yargılanmalarına ve esas olan suç istatlarının neye dayandığı konusunda fikir elde etme imkanına sahip oldum. Kendime lazım olacak kadar hukuk bilgisine sahibim

Gerek Suat beyin ve gerek Özdağ'ın anlatımlarına bakarak bırakın tutuklanmayı, soruşturmayı açmayı bile gerektirecek bir sabote erecek suçun bulunmadığını gözlemledik. Bunun hangi amaçla yapıldığını toplum biliyor. Toplum baskılanmak istenmiyor. Toplum, olumsuz şeylere tepki gösteren sosyal kesimlerin susturulması amacı taşıyan baskılama yöntemiyle karşı karşıya.

"YARGIYI SİLAH OLARAK KULLANIRSANIZ BİR GÜN SİZİ DE VURUR"

Bugünlerde böyle geçmeyecek onun için kapıda yaptığım açıklamada, 'Eğer siz yargıyı silah olarak kullanırsanız, unutmayın ki hiçbir silah sahibine sadık değildir, bir gün sizi de vurur'.

Benzer olayları geçmişte de yaşadık. Bugün iş başında bulunanların geçmişe dair ortaklıkların baktığımızda hangi bedelleri ödediklerini de hatırlarsınız. O Silivri'deki büyük mahkeme salonları, TSK'ya kurulmuş kumpas mahkemeleri yapılabilsin diye inşa edildi.

KUMPAS yöntemlerinden istifade ederek farklı kumpasların önünün açabilecek yanlışlıkların içerisine düşüyorlar

Ama nerede ise o hain darbe teşebbüsünden sonra aynı mahkemeler de bugün iş başında bulunanları yargılayabilecek bir gelişme yaşandı. Allah'a şükür ki onu bertaraf ettik. O dönemden çıkarılması gereken dersleri çıkarmayanlar, o dönemin yöntemlerinden istifade ederek, farklı kumpasların önünün açabilecek yanlışlıkların içerisine düşüyorlar."

"TÜRKİYE SUSKUNLUK SARMALINA ALINMAK İSTENİYOR"

Siyaset, yargı yönüyle değil, birçok yönüyle ele alınması icap eder. Türkiye'nin suskunluk sarmalına alınmak istendiğini gözlemliyoruz. Konuşması gerekenlerin susturulduğu, baskılandığı bir süreç geçiyoruz ve bunun İstibdad rejimlerini çağrıştıran uygulamalar olduğunu ifade ediyor.

Yaptığım bütün konuşmalarda, ağırlıklı olarak konuşan 'konuşan Türkiye' vurgusu yapmaya çalışıyorum. Siyaseti, bilim müesselerini, üniversiteleri, aydınları, sanatçıları susturursanız, gazetecileri anayasadan kaynaklı haklarından yararlanma imkanından mahrum etmeye çalışır ve baskılarsanız elbette ki bunun bir toplumsal tepki oluşturacağını da görmek mecburiyetindesiniz.

Hükumet de aslında görmediği şeyi bir taraftan göstermeye çalışmak da doğru yönde evrilmeye gayret sarf ediyoruz ve bunu sorumlu bir siyaset anlayışıyla yapmaya çalışıyoruz.

Sadece medya yönüyle bakmamak lazım. Siz gazeteciler meslekler açısından, siyasiler pozisyonları açısından bakmamaları lazım. Vasat kendini öyle bir hissettiriyor ki, toplum dar boğazdayken, bundan istifade etmeye yelteneler olabilir. Çünkü insanlar zor zamanlarda hangi özgürlüklerin kısıtlandığının farkına bile varamaz.

Türkiye'nin geldiği yere baktığımızda ve uluslararası endeksleri incelediğimizde nereye getirdikleri ortada. Gerek basın özgürlüğü ve yargıya güven noktasında... Türkiye çok zor günler geçiriyor. Şimdi asıl her şeyden önemlisi sorumlu bir siyaset anlayışıyla davranmak lazım. Toplum bazı şeylere üst perdeden tepkiler bekliyor olabilir ama bu iktidarın niyetini öngörerek, onların tuzaklarına düşmemek gibi de bir sorumluluğu var.

Türkiye konuşmalıdır, siyaset, akademi, üniversiteler, özgür basın, sivil toplum kuruluşları, sanat dünyası, yazarlar konuşmalıdır. Türkiye bu sorunlarını sindirilerek aşamaz. Dolaysıyla ben çıktığım siyasi yolculuğa adalet peşinde başladım. Türkiye'nin bugün en büyük eksiğinin de adalet yoksunluğu olduğunu vurguluyorum.

İMAMOĞLU'NA SİYASİ YASAK İKTİDAR İÇİN BİR RİSK Mİ?

Müsavat Dervişoğlu, Kürşad Oğuz'un "İktidarın özellikle İmamoğlu konusunda böyle bir yasağı göze alabileceğini düşünüyor musunuz?" sorusuna "Alabilirler" yanıtını verdi.

Dervişoğlu, değerlendirmesinin devamında şunları söyledi:

"Bu iktidarın böyle bir şeyi siyaset penceresinden baktığında risk olarka görmez. Çünkü iktidar bu konuda vazife almış durumda. Onun için ben daha işin başındayken, 2023 seçimlerinden hemen sonra gittiğim her yerde anayasayı gösterdim. Bu anayasaya göre Erdoğan aday olamaz. Aday olması için ya anayasayı değiştirecek ya da TBMM'den bir erken seçim kararı çıkarması gerekiyor. Cumhur İttifakı'nın Meclis'teki aritmetiğinde böyle bir gücü yok. Erdoğan'ı aday etmesinin ikinci yolu Meclis aritmetiğini temin etmek.

Anayasaya göre aday olamayacak sayın Erdoğan'ın iştahını kabartacak bir durum. Onun iştihanı kabartacak siyasi argümanları onun ellerine vermemek de muhalefetin görevleri arasındadır. Yani Erdoğan'ı yeniden Cumhurbaşkanı yapabilecek ve tek adamlığı tahkim etmesi muhtemel anayasa değişimine muhalefet partilerin kapalı olduğunu beyan etmeleri gerek.

"ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNİ MUHALEFET TALEP ETMELİ"

Cumhurbaşkanı Türkiye'yi 23 yıldır yönetmektedir. Bu anayasanın değiştirilmesine arzulaması gereken de muhalefettir. Çünkü Türkiye her geçen gün tek adamla evrilen bir sistemle yönetiliyor. Biz geride bıraktığımız dönem içinde de defalarca Türkiye'nin parlamenter demokratik sisteme dönmesinin temin edilmesi yolunda önemli adımlar atması gerektiğini belirttik. Ama biz sayın Cumhurbaşkanına yeniden seçilebilme imkanı tanıyan siyasi stratejlerin bir parçası durumunda sunulursak, Erdoğan karakteri itibariyle bundan yararlanma istidadı sergiler.

Ama seçim 2028'de olacaksa Erdoğan bu anayasaya göre aday olamaz. Millete açıklaması lazım, hangi şartlarda 2028'de yeni bir İstanbul ve Türkiye kuracaksın.

Ayrıca sayın Cumhurbaşkanı yeni bir Türkiye kuracağız diyor. Yenisini kurması için eskisini yıkması gerekiyor. Buradan altını çizerek söylemek istiyorum, kastı Cumhuriyetse bu millet buna izin vermeyecektir. Herkes bunu iyi bilmek mecburiyetindedir."

KÜRŞAT ZORLU'NUN AKP'YE KATILMASI

Dervişoğlu, İYİ Partinin Meral Akşener dönemindeki parti sözcüsü Kürşat Zorlu'nun AKP'ye katılmasıyla ilgili "Bir kırgınlığınız ve kızgınlığınız var mı?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Kimseye yoktur. Başka partilere geçen milletvekilleri için de ben olumsuz herhangi bir beyanda bulunmadım. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne veya başka bir siyasi partiye gitmesini muhtemel gördüğümden görevlendirme yaparken, kendisine dikkat etmişimdir. Çünkü istifa eden herhangi bir milletvekiline kararını değiştirmesini için tek bir cümle kurmadım. Çünkü oynanan oyunun farkındaydım. Üzüldüklerim, kırıldıklarım oldu mu, tabii ki de var. Hem gidenlere var, hem ona sebep olanlara var.

O, malulmuş marubi gibi gitmesi muhtemel olanların üzerine atlayan siyasi klişiliklerin, partiye ne yapmak istediklerini ben biliyordum. Türkiye'nin şu anda İYİ Parti'ye ne denli ihityaç duydyuğunu kamuoyu takdir ediyor. İYİ Parti'siz bir Meclis'in kime zarar vereceğini de biliyor. Dolaysıyla İYİ Parti'nin aşılmasına vesile olabilmeyi kendileri açısından bir siyasi başarı olarak görenler de ortaya çıkan tablodan kendilerine bir ders çıkarsınlar."

CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAY OLACAK MI?

Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda net bir cevap vermekten kaçınan Dervişoğlu, "Bunları konuşma için çok erken" dedi.

Dervişoğlu, devamında şunları söyledi:

"Ben Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye'nin en önemli meselesi olduğuna inanarım, Dolaysıyla bazı partilerin kendi iç meseleleriymiş gibi gündeme getirmelerini doğru bulmuyorum. Türkiye'nin gündeminde seçim yok.

Cumhrubaşkanlığı adaylığını düşünenleri de kırmak istemiyorum. Çünkü bir partiyi eleştirdiğimizde, siyaset kişiselleştirilmiş olduğundan kişiler sözlerimizden etkileniyor. Ben birinin adaylığına karşı, birisini adaylığını destekleyen şekilde konuşmuyorum. Ben Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı adaylığından ziyade, vatandaşların hali ne olacağının konuşulması taraftarayım.

2028'de olacak diyor Tayyip bey. Türkiye'nin konuşması gereken iktidarın adayı kim olacak? İktidarda böyle bir şey tartışılıyor mu? Erdoğan diğer adaylarla tartışlıyor. Erdoğan'ın adaylığının kanıksatılması için algı operasyonları yürütülüyor. Aday olamayacak birisini neye güveniyorsunuz diğer adaylarla yarıştırıyorsunuz. Bunun tartışılması lazım."

Dervişoğlu, muhalefete "Adayınızı açıklayın" çağrsını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a "Buyrun önce siz adayınızı açıklayın. Recep Tayyip Erdoğan hala aday olacağını açıklamadı ki" dedi.

Kaynak:Halk TV Haber Merkezi