MHP'den "Ermeni soykırımı tasarısı"na sert tepki!
İşte Büyükataman'ın o açıklaması;
Türkiye Cumhuriyeti’nin 96. yılı kutlamaları coşku ile yaşanırken Türkiye’nin tam bağımsızlığından ve çağa yön vermek üzere yola çıkmasından rahatsız olan ülkeler, etrafımızda kurmak istedikleri terör kuşağını yarmamızla neye uğradığını şaşırmıştır. Beş bin yıllık şerefli mazinin güçlü mirasının farkında olan Avrupa ve ABD’yi saran panik havası ve korku nöbetleri çaresizliklerinin göstergesidir.
Yurt içinde hendek kalkışmasıyla diş göstermeye çalışan hainler, kahraman Silahlı Kuvvetlerimizin müdahaleleriyle bertaraf edilmiş, terör sokaklarımızdan def edilmiştir. Yurt dışında ise Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarıyla sınırlarımıza yuvalanan DEAŞ, PKK/YPG/PYD kısa süre içerisinde mağlup edilmiş, sınırlarımızın bir kısmı güvene alındığı gibi bu bölgelerde yaşayan insanlar güvenli ve huzurlu bir hayata kavuşturulmuşlardır. Barış Pınarı Harekâtı ile ise artık kaçınılmaz hâle gelen Türkiye-Suriye sınırını Irak’a dek terörden temizleme hamlesi başlamış ve kısa süre içerisinde önemli bir mesafe kat edilmiştir.
PKK/YPG/PYD’yi tırlar dolusu ağır silahla donatan ABD’nin yanı sıra Rusya ile yapılan mutabakatlar neticesinde sınır güvenliğimiz ve Türkiye’de yaşayan Suriyeli geçici sığınmacıların yerleştirilmesi için kurulacak olan güvenli bölge konusunda önemli kazanımlar elde edilmiştir. Türkiye daha yolun başındadır, diplomatik adımlarla askerî tedbirleri aynı derecede önemseyerek gayesine ulaşacaktır.
Uzun yıllar boyunca yaptıkları üzere besledikleri, semirttikleri terör örgütleri marifetiyle Türkiye’yi sınırları içinden ve dışından tehdit eden terör belasıyla oyalayıp güçsüzleştirmek, ayağa kalkmasını engellemek Avrupa ve ABD’nin temel politikası olmuştur. Batı; Türkiye’yi terör belası ile uğraştırıp Doğu Akdeniz’deki zengin rezervlerle enerji sorununa kökten çözümler üretmesine mani olmaya çalışmaktadır. Türk milleti oyunun farkında olduğu gibi bu oyunu bozacak güce de kararlılığa da sahiptir.
Önceleri terör örgütleri ile yetindikleri hâlde bugün terör devletleri projesini hayata geçirmiş bulunan sakat Batı zihniyeti, tarihî tecrübelere dayanarak söylüyoruz ki yenilmeye mahkûmdur. Batılın hakka galebe çaldığı görülmemiştir, görülmeyecektir.
ABD’nin Türkiye ile varılan mutabakata rağmen Temsilciler Meclisi’nde “Türkiye’ye yönelik yaptırımları teşvik edici” ve “sözde Ermeni soykırımını tanıyan” kararlar alması; huylunun huyundan vazgeçmeyeceğini ve bin defa tövbe etseler de tövbelerini tutmayacaklarını göstermesinden başka bir mana ifade etmemektedir. Bizim için yok hükmündedir.
Daha düne kadar dünyanın önemli bir zenginliği olan Kızılderilileri soykırımla tarih sahnesinden silen ABD’nin insanlığa sığmayan yöntemleri şeytanın dahi aklına gelmeyecek cinstendir. Kuruluşu vahşetle olan ABD’nin İsrail’e alan açmak, yer altı ve yer üstü zenginliklerini sömürmek amacıyla Orta Doğu’da akıttığı kanın mübalağasını yapmaya dahi gerek yoktur. İnsanları öldürmeyi onları özgürleştirmek zanneden ABD’nin başta Irak ve Afganistan olmak üzere katlettiği insanların hesabını vermesi gerekirken temiz Türk tarihine saldırması akla ziyandır. Orta Doğu’da iç savaşlarla hayatını kaybeden milyonlarca insanın da katili doğrudan Amerika’dır. Terör ve soykırım ifadesi ABD dış politikasının temel prensibidir.
24 Nisan 1915 tarihinde gerçekleşen tehcir, ülkemizin bekasını korumaya yönelik gerçekleştirilmiş önemli bir hizmettir. Anadolu’daki toplu mezarlardan çıkan Türk cesetleri, canlı tanıkların zamanında kayda alınmış acı hatıraları ortadadır. Katledilen Türk’tür ve Türkler katledilirken sesini çıkartmayan devletler, ellerine silah verdikleri teröristler Türk ordusu tarafından yok edilmeye başlanınca “Türkler zulmediyor.” Demeyi âdet edinmiştir. Bu dün de böyleydi bugün de böyledir. Tehcir ise dönemin şartları değerlendirildiğinde atılabilecek en yerinde ve doğru adımdır. Bu vesileyle Ermeni tehcirini düşünen, bu kararı uygulayan dönemin kudretli devlet adamlarını rahmet ve minnetle yâd ediyorum. ABD’de yaklaşan seçimlerin malzemesi hâline getirilen sözde Ermeni soykırımına dair Türkiye’nin “Tüm arşivler açılsın, tarihçiler bu konuyu tartışsın.” teklifine kulaklarını tıkayanlar, bu ahlaksız iftiranın farkında olanlardır.
100 yıl önce başlayan kurtuluş mücadelemizi verdiğimiz yıllarda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında asil Türk milletinden başka kimse yoktu. ABD, İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa ve diğerlerine güvenerek kendine millî bir gelecek kurma arzusunda olan varsa büyük bir yanılgı içindedir. Türkiye’nin güvenlik ve kalkınma hamlelerine dünya karşı çıkıyorsa bu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çizgisinin sağlam bir şekilde devam ettiğini göstermektedir.
Devletler mücadelesinde hak, rica ile alınmaz; güç ve kararlılıkla alınır. Türk milleti bu gücü damarlarındaki asil kandan alarak beka mücadelesine devam edecek, ABD’nin, Avrupa’nın alacağı yok hükmündeki sözde soykırım ve yaptırım kararlarıyla kutlu ülküsüne yürüyüşünden taviz vermeyecektir.