Medreseler varlığını 'yasadışı' sürdürüyor
Bazı medreseler “Kuran kursu” adı altında çalışmalarını yürütüyor, buradan mezun olanların bir kısmı Diyanet’te çalışıyor. Medrese öğrencileri, Seyda adı verilen hocalara “Kölenizim” diye hitap ediyor. Prof. Dr. Şahin Filiz, “Kendileri yasadışı olan tarikat-cemaatler, yine yasadışı medreselerle organik bağ kuruyor. Medrese-tarikat birbirini besliyor” dedi.
Cumhuriyet'ten Sefa Uyar'ın haberine göre, TBMM tarafından 3 Mart 1924’te çıkarılan Tevhidi Tedrisat Yasası ile eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmış, medreseler kapatılmış ve eğitimde birlik sağlanmıştı. Ancak medreselerin bazıları yasadışı, bazılarıysa Kuran kursu adı altında faaliyetlerine devam ediyor, mezunlarının bir kısmı Diyanet’te görev yapıyor. Bu durum, akademik çalışmalara da yansıdı. 2020’de “Günümüz Bitlis Medreselerinde Mantık Eğitimi (Norşin Medreseleri Örneği)” ve “Medrese Öğrencilerinin Popüler Dindarlık Düzeyleri: Tillo Örneği” adları ile yayımlanan 2 yüksek lisans tezinde medreselerin incelenmesi dikkat çekti.
"Alternatif olma peşindeler"
Tezleri ve içeriklerini Cumhuriyet’e değerlendiren felsefeci/ilahiyatçı Prof. Dr. Şahin Filiz, “Sayıları gittikçe çoğalan medreseler, hem yasadışı kurumlar olarak hem de Türkçe yerine Kürtçeyi eğitim dili olarak kullanarak yasalara açıktan muhalefet ediyor” dedi. Medreselerin, resmi din eğitimi veren okullar ile karşılaştırıldığına da dikkat çeken Filiz, “Tezlerde, ‘medrese öğrencilerinin eğitim-öğretim kalitesinin ve dindarlık düzeyinin resmi kurumlardaki öğrencilere göre daha yüksek olduğu’ vurgulanıyor. Devletin resmi kurumlarında yetişen öğrencileri, kendi öğrencileri nazarında ‘yeterince ahlaklı ve dindar’ görmedikleri, bu ihtiyaca binaen medreselerde faaliyet yürüttükleri anlaşılıyor” ifadelerini kullandı.
Kölenizm diyorlar
Medrese öğrencilerinin, Seydalara “Kölenizim” ve “Varlığım senin emrinde” gibi ifadeler kullandığının da tezlere yansıdığına işaret eden Filiz, bu yolla öğrencilerin özgüveninin, araştırma merakının, yaratıcılığının baskılandığını kaydetti. Filiz, “Bu sonuçlar, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet değerleriyle taban tabana zıt. Cumhuriyetin çağdaş eğitim felsefesinde öğrenci-öğretmen ilişkisi vardır. Kul-efendi, köle-sahip ilişkisi düşünülemez. Özellikle eğitim-öğretimde kulluk ve kölelik, çağdaş, laik ve bilimsel bir yöntem olamaz” dedi.
"Ağırlık tehlikeye giriyor"
Medreselerin, özellikle Doğu illerinde giderek içinden çıkılmaz bir eğitim-öğretim sorununa dönüştüğünü söyleyen Filiz, tarikat ve medrese ilişkisine dikkat çekerek, “Kendileri yasadışı olan tarikat-cemaatler, yine yasadışı medreselerle organik bir bağ kuruyor. Resmi ve belgeli, geçerli hiçbir eğitimi olmayan Seydalar ile tarikatlar liderleri, bu araştırmalara baktığımızda ya aynı kişiler ya da aynı tarikattan. Medreseler feodalitenin hem nedenlerinden hem de sonuçların biri olarak işlev görüyor. Medrese-tarikat birbirini besliyor” diye konuştu. Öğrencilerin, medreseler ve eğitimleri aracılığı ile hem toplumdan hem de devletten koparıldığını söyleyen Filiz, şunları kaydetti:
“Medreseler adeta ayrı bir ülkenin eğitim-öğretim kurumları gibi davranarak yöntem ve içerikte Ortaçağa bile rahmet okutacak geri, çağdışı ve mantıkla ilgisi olmayan bir müfredat dayatıyor. Ayrıca bölge halkı, ‘ahlaklı, daha iyi dindar’ yetiştiriyor sanısıyla burada ders veren Seydaları toplumsal sorunların çözümünde lider kabul ediyor ve böylece devletin bölgedeki ağırlığı tehlikeye giriyor. Tüm bunların ötesinde, en yüksek eğitim öğretim kurumu olan YÖK, yasadışı olarak faaliyet gösteren medreselerin lisansüstü akademik tezlere konu edilmesi ve bu tezlerin onaylanması ile medreselerin varlığını bir anlamda kabul etmiş oluyor. Bu medreselere bir an önce müdahale edilip Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanması ve çağdaşlaştırması gerekiyor.”
Tezlerden öne çıkan tespitler ise şöyle:
- Bitlis’te aktif 13 medrese var.
- Toplam 900 civarı öğrenci eğitim görüyor.
- Bazıları ‘Kuran kursu’ adı altında varlığını sürdürüyor.
- Mezunlarının bir kısmı Diyanet’te görev yapıyor.
- Eğitim dili Kürtçe. İkinci dil Arapça.
- Kendi programlarına göre hareket ediyorlar.
- Medreselerin binaları ve maddi giderleri bölgedeki zenginler ve öğrenciler tarafından karşılanıyor.
- Eğitim-öğretim içeriği Seyda adındaki ders veren öğretmenler ve şıhlar tarafından belirleniyor.
- Büyük kısmı ya 2007’den sonra açılmış ya da bu tarihten sonra yeniden kurulmuş.
Ali Erbaş'tan 'deizm' ve 'ateizm' uyarısı
Şeyhler ve aşiret liderlerinden 'başlık parası' kararı: Para yerine altın
İslami eğitim veren medreseler de kapanıyor: Kimse bir okul açıp çocuklara ne isterse öğretemez