Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a: Hesabını veremiyorsan sandığı getir, namusunla git bari
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündemi değerlendirdi. CHP'li belediyelerden tarafından asılan ve kaldırılan "128 milyar dolar nerede?" afişleri hakkında konuşan Kılıçdaroğlu, "Bu paranın nereye gittiğini sormak her namuslu, ahlaklı, inanç sahibi olan, Allah'a inanan herkesin görevidir. Yüce yaradan, "Kul hakkı ile önüme gelmeyin" diyorsa 128 milyar doların hesabını bu sarayda oturanların vermesi lazım. Eğer veremiyorsan sandığı getir. Korkma. Namusunla git bari." dedi.
Satırbaşları şöyle:
Belediye başkanlarımız olağanüstü bir çaba gösteriyor. Pandemi döneminde 11 milyon 700 bin vatandaşımıza hizmet götürdüler. Yardım talepleri bazen belediyelerimize, bazen partimize, bazen vekillerimize geldi. İhtiyaç sahibi 7'den 70'e herkese yardım gitti.
Ramazan ayının birinci günündeyiz. Belediye başkanlarımıza şunu söyledim. Daha önce de yaptılar, Ramazan'da da bunu yapacaklar.
- Yönettiğiniz beldede hiç kimseyi inançları, kimlikleri, yaşam tarzları nedeniyle ayırmayacaksınız dedik.
- Hizmeti belli kişiler, zümreler, akrabalar, yandaşlar için değil halk için yapacaksınız dedik.
- Belediyelerinizde, fakir mahallelere pozitif ayrımcılık yapacaksınız.
- Yoksullara yardım yaparken, yoksulun onurunu koruyacaksınız dedim.
- Harcadığınız her kuruşun hesabını millete verin dedik. İsrafla mücadele edin dedik.
- Belediyede atama yaparken işi ehline teslim edin dedik.
- Adaletle yönetin dedik.
Emekli amirallere gözaltı
Biz de bir söz vardır. Allah insanı kuru iftiradan sakınsın diye. Montrö tartışmalarından rahatsız olan amiraller bir açıklama yaptılar. Onların iradesi dışında metinde değişiklik yapılarak gece yarısı yayımlandı. Onların iradesini suistimal edenler iktidara yani Saray'a yakın olanlardır. Saray buradan bir darbe iması çıkarmak istedi. Arkasından dönüp "Bunun arkasında CHP var" dedi. CHP ile ilgili tek kelime bile yok. Utanmadan, sıkılmadan beni suçladın. Devlet yalan söyler mi? Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir zat yalan söyler mi?
Biz insanımızı seviyoruz. Biz saraydan beslenmiyoruz. Saray beslemesi değiliz. Biz ahlaklıyız, erdemliyiz.
Türkiye ziyaretleri
CHP'nin çalıştığı kadar hiç kimse çalışmıyor. Türkiye'deki olayları yakından izliyor, halkın nabzını tutuyoruz. Aldığımız aylığı hak etmeye çalışıyoruz. Saray'dan medet ummuyoruz, avanta almıyoruz. Çünkü biz CHP'yiz. Çünkü biz halkın partisiyiz. Biz vatandaşlarımızın arasında ayrım yapmıyoruz.
Arkadaşlarımız gittiler, millet perişan vaziyette. Türkiye bir alev topu gibi. Son bir yılda işsiz kalan 1 milyon 254 bin kişi var. 19 yılın sonucunda 10 milyon 219 bin kişi işsiz. 10 milyonun üstünde işsiz olursa bir ülkede huzur, bereket olmaz. İntihar vakaları ortaya çıkar. Ülkeyi yönetenler bunun farkında değiller. Onların bir eli yağda, bir eli balda.
Karabük'e giden arkadaşlarımız, bir esnaf "Hükümet her şeyi eline yüzüne bulaştırdı. Resmi enflasyonla bizim enflasyonumuz arasında dağlar kadar fark var. Üç gün kapat, beş gün aç. Nasıl lebaleb kongre yaptılarsa bunun çözümünü bulmaları lazım" diyor. Bulamazlar kardeşim. Pandemiyi bütün Türkiye'ye yayarlar. İnsanlar ölmüş, umurlarında değildir.
"Kompoze gübre 2020 yılı son aylarında 100 liraydı. Şu anda 150 lira. DAP gübre 130 liradan 250'ye çıktı" diyor bir çiftçi. Nasıl geçinecek bu adamlar?
Yalova'da esnaf odası başkanı açık ve net söylüyor. "Yalova'nın şimdiye tek yaşadığı en büyük felaket depremdi. Ancak esnaf o zaman bile bu derece kötü dönem yaşamamıştı" diyor.
Emekli bir polis, "Süleyman Soylu bize kahramanlarım, aslanlarım diyor. Bize 3600 ek göstergemiz verilmiyor. 1995 yılından beri gasp ediliyor. Yıllarca vatan savunmasında görevli olan polis muhtaç ediliyor." diyor.
En üstteki vereceğiz demişti. Öğretmene, polise, imama, sağlık çalışanına 3600 ek gösterge vereceğiz demişti. Oy almak için bir adam yalan söyler mi kendi vatandaşına? Üstelik cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken.
Kars'ta market işleten bir esnafımız, "Bitmişiz, ağlayanımız yok. Olan işi A-101, Şok yapıyor. İktidar onları yükseltip bizi bitiyor" diyor.
MHP'li bir kardeşimiz, "Salgın dönemi çok kötü yönetiliyor. Bir an önce erken seçim bekliyoruz. Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz." Ayazı asla unutmayacaksınız. Sandığı korkudan getiremiyorlar. Hep birlikte bu milleti perişan edene demokrasi dersi vereceğiz.
Sinop'a gittik. Balıkçılarımızın sorunu var. Bir denizcilik bakanlığı bile yok ama biz çözeceğiz. Denizleri de verimli kullanacağız. İnsanlar çalışacaklar huzur içinde.
Salgın yönetiminde kriz
Covid-19 sürecini yaşıyoruz. Gazetelere bir haber düştü. Norveç'te hükümet 10 kişiden fazla insanın bir araya gelmesini yasakladı. Norveç başbakanı, doğum günü dolayısıyla bir kutlama yapıyor. Sayı 10 değil 13. Norveç'in devlet televizyonu bu geniş kitlelere duyuruyor. TRT değil. Arkasından emniyet müdürlüğü talimat veriyor. Norveç başbakanına ceza kesiliyor. Devlet budur.
Türkiye'ye bakalım. Lebaleb kongre yaptılar. Maske sıfır. İçişleri Bakanı mı diyecek gidin ceza kesin. Yürek ister yürek. Erdoğan'a mı ceza kesecek? Yürek ister yürek. Kibrin getirdiği bir sonuçtur bu. "Kural vatandaş için var, Saray için kural yoktur" diyor.
Kibir devleti yönetenleri teslim almışsa o ülke kolay kolay iflah olmaz. "Ben yaptım olur, insanlar ölürse ölür. Hiçbir devlette hiçbir bürokrat bana ceza da yazamaz" diyor.
Devlet kibirden arınsaydı eğer amirallerin açıklamasını değiştirenleri bulup yakalayıp yargıya teslim etmekti. Yapamadılar. Kibirden besleniyorlar çünkü.
Bilim Kurulu'nun salgın politikası
Kibir 401 sağlık çalışanının hayatına mal oldu. Sorumlu Erdoğan. Geçen toplantıda Bilim Kurulu'nu eleştirmiştim. Norveçli bir polis kadar cesaretiniz yok. İnsanlar ölüyor ne yapıyorsunuz siz? Bilime, bilim insanına yakışır mı? Rehin tutuluyorsunuz. Önlem alınacaksa sen söyleyeceksin. Niye konuşmuyorsun? Bizi de emekli amiraller gibi toplarlar. Onurdur. Seni adam yerine koymuyorlar neden itiraz etmiyorsun?
Yoğun bakım hekimleri ile görüştür. Birkaç ay önce her 10 hastadan 2'sini 3'ünü kaybederdik, şimdi 5'ini 6'sını kaybediyoruz diyor bir hekim. Yer yok hastanelerde. Torpille yer buldun buldun.
Sağlık Bakanı dün açıklama yapıyor. "Vakaların artmasının sebebi hepimiziz" diyor. Bunlar uzayda mı yaşıyor Allah aşkına? Vatandaşları suçlamaya başladılar. Sağlık Bakanı'na bir çağrı yapayım. Muhtarlara, apartman görevlilerine aşı yapın kardeşim.
Patates-Soğan tartışması
2 Şubat 2021 tarihinde bir çağrı yaptım. Patatesler depoda bunların devlet tarafından satın alınması lazım dedim. Bakan çıktı, patatesi neden DMO alsın dedi. Nihayet geçenlerde açıklama yaptılar. Patatesleri alacaklarmış. Çiftçinin hakkına, hukukuna sahip çıkamayan bir siyasi iktidar... Defalarca söyledik, ancak ondan sonra. Kuru soğanı da öyle.
1 milyon 250 ton patates, 300 bin ton soğandan bahsediyor Erdoğan. Aynı gün tarım bakanı açıklama yapıyor. 300 bin ton patates var diyor. Nasıl atıyorsun bu kadar? Okuyunca önce inanamadım. Havuz medyasına girip bakayım dedim. Aynı rakam var. 300 bin ton soğan diyor, 40 bin ton.. Akıl mantık her şet kaybolmuş vaziyette.
128 milyar dolar nerede?
Bu kürsüden defalarca sordum. Kime sattınız, kimlerin imzası var diye defalarca sordum. Birisi para kaybı olmadı, para el değiştirdi diyor. Para zaten el değiştirdi. Ben sana zaten bunu söylüyorum. Nereye gitti bu? Milyarları kim götürdü?
Merkez Bankası daha önce sattığı dövizleri tablolar halinde yapar, internet sitesinde yayınlardı. İlgililer de bakardı. Şimdi bu liste yok. Listeyi niye gizliyorsunuz? Kime sağladınız bu büyük avantajları. Sen mi yoksa damadın mı bu işi halletti? Damat kime verdi, sen kime talimatı verdin? Bir liradan, bir milyondan, bir milyardan söz etmiyorum. 128 milyar dolardan bahsediyorum. Ne oldu bu para?
Önce kasada duruyor, sonra pandemide kullandık dedi. Yalan söylüyor yalan. 128 milyar dolar nerede diye sorduk, darbeci diye bizi suçlamadı. Yarın suçlayacak herhalde. Bu kadar pişkin, bu kadar para sevdalısı dünyada başka iktidar görülmemiştir. Sorular karşısında ezilen, cevap veremeyen bir yapı ile karşı karşıyayız. Sen kendini ne sanıyorsun? Bu milletin hakkını, hukukunu pazarlıyorsun sen.
Dedik bize cevap vermiyor, bilboardlara asalım dedik. Neymiş, Cumhurbaşkanına hakaretmiş, arkasında sarayın silüeti varmış. 20 Temmuz Sivil Darbesi'nin en temel kanıtıdır. Bana soru bile soramazsın diyor. Kibire bak, kimsin sen? Bal gibi soracağım sen de cevap vereceksin. Cevap vermezsen aldığın her oy haramdır.
Savcı hemen harekete geçmiş. "Derhal indirin" talimatı. Devletin nasıl hızlı çalıştığına bak. Saray olunca her şey süratla gerçekleşiyor.
Tek adam hükümeti demiyor musunuz? Yani "Şahsım hükümeti" diyorsun. Şahsın hükümetinde soruyu tabii sana soracağız. Bu paranın kimlere peşkeş çekildiğini senden öğreneceğiz. Kime soracağız?
128 milyar dolarla ne yapılabilirdi?
10 milyon işsiz vatandaşımıza bir yıl boyunca her ay 3 bin lira para verebilirdiniz. 1 milyon 300 bin esnafın kredi borcunu sıfırlayabilirdiniz faizleriyle birlikte. Çiftçilerin bankalardan aldığı kredileri faizleri ile birlikte sıfırlayabilirdiniz. Yoksulluk sınırı altında olan hanelerin bir yıl süreyle doğalgaz faturasını ödeyebilirdiniz. BionTech aşısı getirebilirdiniz. EBA'ya erişemeyen 4 milyon evladımıza en gelişmiş tableti, bilgisayarı alırdınız. Devletten 3 ay boyunca biner lira alan 26 bin müzisyene her ay bir yıl süreyle 3 bin lira para verseniz 128 milyar dolar yine bitmiyor. Devletin soyulduğu buradan belli.
Afişleri indiriyor, "Bana hakarettir" diyor. Niye hakaret olsun? Sen her önüne geleni, seni eleştireni suçluyorsun o koltuktan derhal ayrılacaksın kardeşim. Devleti yöneten insanlar milletine hesap verirler. Beyefendinin kibri var.
Son 2 yılda çalışırken işinden olan 2 milyon yeni işsiz adına soruyorum, 1 milyon 953 bin esnaf adına soruyorum nerede 128 milyar dolar? 2 milyon 83 bin çiftçi adına soruyorum nerede kardeşim 128 milyar dolar? Sayıları bir milyona yaklaşan apartman görevlileri için soruyorum nerede bu 128 milyar dolar? Aylık geliri asgari ücretin 3'te biri olan 9 milyon 80 bin kişi adına soruyorum nerede bu 128 milyar dolar? Dul ve yetim aylığı alanlar adına soruyorum nerede bu para? Şehit yakınları, gaziler adına da soruyorum nerede bu 128 milyar dolar? Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak için soruyorum nerede bu 128 milyar dolar?
Bu paranın nereye gittiğini sormak her namuslu, ahlaklı, inanç sahibi olan, Allah'a inanan herkesin görevidir. Yüce yaradan, "Kul hakkı ile önüme gelmeyin" diyorsa 128 milyar doların hesabını bu sarayda oturanların vermesi lazım. Eğer veremiyorsan sandığı getir. Korkma. Namusunla git bari.