Kılıçdaroğlu: 50 yıl sonra hak-hukuk sloganı atıyorum
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Maltepe mitingine saatler kala Sözcü'ye büyük adalet yürüyüşü değerlendirmesi yaptı. Kılıçdaroğlu, “Yürüyüş performansım, inancım nedeniyle yüksek. Ortam, koşullar ve yaşanan haksızlıklar isyan ettiriyor. Ben buna yürüyerek karşı çıktım. İç dünyanız da sizi hazırlıyor'' dedi. En son 1968 yılında İstanbul'daki öğrenci eylemlerinde slogan attığını söyleyen CHP lideri, ‘'50 yıl sonra şimdi de, ‘Hak, hukuk adalet' diye slogan atıyorum'' dedi. Pazar günü saat 17.00'de elinde ‘Adalet' pankartıyla 3 kilometre yürüyerek Dragos'tan Maltepe'deki miting alanına geçecek olan Kılıçdaroğlu'nu, eşi Selvi Hanım karşılayacak. CHP lideri mitingde, bir manifesto da açıklayacak. Manifestonun ana eksenini de adalet, demokrasi ve yargı oluşturacak.
Kılıçdaroğlu büyük miting öncesi şunları söyledi:
ANA TEMA ADALET
Maltepe'de adalet, demokrasi, yargının bağımsızlığı bağlamında mesajlar vereceğim. Ana tema adalet. Toplumun her kesiminin adalet beklentisi var. Çünkü haksızlığa uğradığını düşünen her partiden insan var. Üniversiteden atılan akademisyenler, cezaevinde olan gazeteciler, milletvekilleri var, KHK ile yargıya ulaşmanın engellendiği bir tablo var. Yargı tümüyle siyasal iktidarın kontrolüne girmiş durumda. Sadece bizler değil dünya da endişeyle izliyor Türkiye nereye gidecek diye. Haksızlığa uğrayan ve adalet isteyen herkesin bu mitinge geleceğini düşünüyorum.
TEK PANKART
Alan çok büyük… İstanbul dev bir şehir ve ulaşım sorunu var. Ama katılımcıların ihtiyaçları karşılanacak. Alana ‘adalet' dışında pankart alınmayacak. Bu kural sivil toplum örgütlerine ve meslek kuruluşlarına bildirildi. Tek tema adalet olacak. İstanbul'daki bütün siyasal partilerin AKP dahil bütün il başkanları mitinge davet edildi. Doğrudan davet yazıları elden götürüldü. Dragos'tan miting alanına yaklaşık 3 kilometre tek başıma yürüyeceğim. Elimde sadece adalet pankartı olacak. Eşim Selvi, beni alanda bekleyecek ve karşılayacak.
2019 SEÇİMİ
2019'da Cumhurbaşkanlığı seçimi de yapılacak ama daha önümüzde uzun süre var. Bugünden şu kişi aday olacak demek çok zor, doğru da değil. Ben siyasi partinin genel başkanının Cumhurbaşkanı adayı olmasını doğru bulmuyorum. Koşullar ve ortama bakmak lazım. Bugünden belli kişilere post hazırlamak doğru değil. Ben 2019'da Türkiye'nin çok farklı bir yere evrileceğini, demokratik standartların hızla yükseleceğini, toplumun her kesimini kucaklayan farklı bir siyasal anlayışın egemen olacağını düşünüyorum. Bunu yapmak zorundayız.
IŞİD TEHDİDİ
Daha önce bazı duyumlar gelmiş ‘saldırılar olacak' biçiminde uyarılar yapılmıştı. Sonra Numan Kurtulmuş ‘CHP provokasyonlara karşı daha duyarlı olmalı' dedi. Ardından Kayseri Valisi'nin bir açıklaması oldu. Ama ciddi önlemlerin alındığını görüyoruz. Bir kamyonla kalabalığın içine girmek gibi bir eylem düşünüldüğü yönünde bir istihbarat alındığı belirtildi. Ankara'dan buraya gelene kadar aldığı önlemler nedeniyle güvenlik güçlerine teşekkür ediyoruz. Olağanüstü çaba harcadılar ve bizimle beraber yürüdüler. Halkın polisine ve jandarmasına teşekkür ediyoruz.
İÇ DÜNYANIZ SİZİ HAZIRLIYOR
Daha önce antremanlı değildim. Milletvekili iken hafta sonları bir saat yürüyüş yapardık. Grup başkanvekili oluktan sonra o da bitti. Genel Başkan olunca hiç fırsat olmadı. Eğer siz bir davaya inanmış ve kafanızda ben bunu yapacağım diye programlamışsanız beden kendisini hazırlıyor. İstanbul'a yürüme fikri normal bir sohbette söylense, 450 kilometre yürünür mü dersiniz. Ama ortam, koşullar, haksızlıklar sizi isyan ettiriyor. Ben bunu dünyaya duyurmalıydım. Bunu da yürüyerek yaptım. İç dünyanız da sizi hazırlıyor.
AKP'LİLER DE VAR ÜLKÜCÜLER DE
AKP ve MHP, kendi tabanlarını konsolide etmek için bu kadar sert açıklamalar yapıyorlar. Çünkü tabanlarının kaydığını görüyorlar. Bu yürüyüşe katılan AKP'liler de var ülkücüler de… Onların katılımını engellemek için bu tür sert demeçler veriyorlar. Provokasyonu da özendiriyor bu durum. Ancak biz onlara papuç bırakmayız. Ne kadar bizi tahrik etmeye kalkarlarsa kalksınlar tahriklere kapılmıyoruz.
KARAR DOĞRU DEĞİL
Karar doğru değil. Dış basına da bunu söyledim. Türkiye'nin tam üyelik süreci 1963'ten başlıyor. Eksik ve yanlışlarımız ama sadece Türkiye için değil karşı taraf için de geçerli bu. Türkiye'nin üyeliğinin veya görüşmelerin askıya alınarak dışlanması doğru değil. Hem Türkiye'de demokratik standartları yakalasın diyeceksiniz hem de askıya alacaksınız. Oysa görüşmelerde demokratik standartların yakalanması için takvim verilebilir ve çalışmalar yapılabilirdi. İlişkilerin kopması Türkiye'nin yalnızlaşması anlamına gelir. Uygar dünyadan kopmuş olur Türkiye… Bu son derece ciddi bir risk.
BU TABLONUN SORUMLULUĞU HÜKÜMETE AİT
Kati Piri Türkiye'ye geldiğinde ilişkilerin askıya alınmasının doğru olmayacağını söyledim. Ama Piri ile hükümet arasında sorun var. Onu bir anlamda istenmeyen kişi ilan ettiler. Hükümet yetkilileri görüşmedi. Bu da ‘Siz bizimle görüşmüyorsanız biz niye sizinle görüşelim' sonucunu doğurdu. Bu tablonun sorumluluğu biraz da hükümete ait… Almanya'da Cumhurbaşkanının konuşmasının yasaklanması da doğru değil. Türkiye'den bir siyasal kişi gittiği zaman vatandaşlarıyla bir araya gelmesi doğal. Hangi gerekçeyle böyle bir yasak getiriliyor.