Kemal Kılıçdaroğlu: Erdoğan kendi örgütünü aşağılıyor kimse de korkudan konuşamıyor

Kemal Kılıçdaroğlu: Erdoğan kendi örgütünü aşağılıyor kimse de korkudan konuşamıyor
Kemal Kılıçdaroğlu, adalet arayışının ikinci ayağı olan ve Çanakkale’de gerçekleştirilen Adalet Kurultayı'nın büyük destek gördüğünü söyledi.

CHP'nin adalet çağrısı ile 1.5 ay önce başlattığı yürüyüşün devamı niteliğindeki 4 günlük kurultay da büyük ilgi gördü. Çanakkale'de gerçekleşen kurultay on binleri bir araya getirdi… CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çanakkale savaşlarının yaşandığı Arıburnu Cephesi'nin geri bölgesinde bulunan Kocadere tepesinde, Sözcü'ye açıklamalarda bulundu.

TEMALI TOPLANTILAR

DÜŞÜNCELER GÜZEL: 2019'a kadar bir plan çizdik. Adım adım uygulamaya çalışıyoruz. Adalet Kurultayı, düşündüğümden daha iyi geçiyor. Düşünsel yönü ağır bu kurultayın. Pek çok konuda akademisyenler, sivil toplum örgütleri yöneticileri, kadınlar, gençler, kendilerine göre özel toplantılar yapıyorlar. Adalet temalı ve hayatın değişik alanlarıyla ilgili toplantılar yapıyorlar. Panelleri izliyorum ve çok da yararlanıyorum, güzel düşünceler ortaya çıkıyor, yeni şeyler öğreniyorum. Bilmediğim bazı olaylar da aktarılıyor. Onları da öğrenme fırsatım oluyor.

BURADA HUZUR VAR: Katılımcılar, Türkiye'de huzur içinde olmasalar bile en azından, adalet kurultayının yarattığı bu geniş mekanda huzur içinde geziyorlar, şakalaşıyor, eğleniyorlar. Buranın kendine özgü bir yapısı var. Çanakkale ve özellikle bu bölge… 57. Alay'da görev yapan er erbaş ve komutanların hiç biri çatışmadan sağ çıkamadı. Hepsi hayatlarını bu ülke için verdiler. Dolayısıyla onun yarattığı bir de manevi ortam var. O manevi ortama herkes uyuyor. Bu da bizi son derece mutlu ediyor.

ADALET HAVAYA BENZİYOR: Eğer bir ülkede adalet tartışılıyorsa, o ülkede demokrasi yoktur. Demokrasi olsa, adaleti tartışmanın da zaten bir gereği olmaz. Bir konuşmacı adalet için ‘Hava gibi' tanımı yaptı. Doğru, tıpkı nefes aldığımız hava gibi. Rahatlıkla nefes aldığımızda hiç aklımıza gelmez ama hava kirlendiği zaman aklımıza gelir, şikayetçi oluruz. Bu ortamda da, adaletin olmadığı, baskının olduğu, bir düşüncenin topluma mutlaka dayatılması gerekiyor diye bir anlayışın iktidar olduğu süreçteki rahatsızlıklar dile getiriliyor.

YENİ ANAYASA ŞART: Buradan yeni bir şey çıkar. Türkiye'nin bir toplumsal uzlaşmayla anayasa yapması gerekiyor. Bu ülkenin insanları olarak düşünürleri olarak akademisyenleri, sivil toplum örgütleri olarak bir araya gelip hepimizin en azından büyük bir çoğunluğun uzlaşabildiği anayasa çalışması yapmak ve bunu hayata geçirmemiz gerekiyor. Türkiye'nin toplumsal uzlaşmaya ve yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Bu uzlaşma çok önemli. Artık bu ülkede sivil otorite, yönetim var diyorsak. Başka bir vesayete ortam hazırlamadan hepimiz oturup tartışmalıyız. Hafıza sokağında, MHP'li genç de, Deniz Gezmiş de Erol Olçok da var. Artık biz siyaseti farklı bir değer ölçüsüyle ele almak ve değerlendirmek durumundayız.

ACILARI PAYLAŞMAK BUNLARI AŞMALIYIZ: Acılarımızı, bir genç öldüğü, öldürüldüğü zaman, benim gencim ya da öbürünün genci diye ayırmadan paylaşmalıyız. Bu hepimizin genci, çocuğu… Sorunun üzerine birlikte gidelim. Bir yerde bomba patladığı zaman solcular öldü, sağcılar öldü diye bir ayrıma gitmek ve orada ölen insanların arkasından farklı şeyler söylemek gerçekten adaletsizlik. Bunları aşabiliriz. Böyle bir süreci Adalet Yürüyüşü ve kurultayı ile başlatmak istedik. Toplumun desteğini alabilirsek, toplum ‘evet ben huzurlu bir ülke istiyorum, farklılıkları zenginlik olarak kabul ediyorum, farklılıklar bir gerginlik, ayrışma unsuru olmamalı' diye kabul eder ve toplumu o noktaya taşıyabilirsek bence siyasete en büyük katkıyı yapmış oluruz.

AKP, MASAK VE MİT'TEN GELEN RAPORLA YAPILANACAKSA O ÖRGÜTTEN HAYIR GELMEZ

Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “AKP teşkilatında metal yorgunluğu olduğuna” ilişkin açıklamalarına da cevap verdi.

CHP lideri, “Erdoğan AKP'nin genel başkanı ama, kendi örgütünü aşağılıyor. Bir iki ses dışında, kimse de korkudan konuşamıyor'' dedi.

‘DEVLETİN PARTİSİ'

Kılıçdaroğlu konu hakkında şöyle konuştu: “Bir parti, MASAK ve MİT'ten gelen raporlara göre kendisini yeniden yapılandıracaksa, o örgütten hayır gelmez. Bu şu anlama gelir. O partinin ideolojisi yok, o parti hedeflerini ilkelerini kaybetmiş. O partiyi artık yönlendiren devlet. AKP artık devletin partisi… Kendi örgütüyle de kavgalı. Bir siyasal partinin liderinin kendi örgütünü kötülemesi kadar ‘beceriksizsiniz, yoruldunuz, bir şey yapmıyorsunuz' demesi kadar yanlış bir şey yok. Kendisi bugün Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyorsa, referandumda 24 saat devletin bütün imkanlarını kullanarak onları çalıştırıp, koltuğa oturduktan sonra kendisini oraya taşıyanları kötülemesi kadar yanlış bir şey yok. Bir kişi kendi egosuna teslim olup, kendi tabanını yok saymamalı. Ama şunun için yok sayıyor, ‘Ben ne yaparsam yapayım, benim tabanım bana oy verir.

‘KESERİM, ASARIM…'

İster döverim, ister söverim, ister asar, keserim. Bunlar benim esirlerim. Ben ne yaparsam yapayım bunlar gelir bana oy verirler' diyor. Bakanları eleştirip, aşağılayabiliyor. Örgütünü aşağılıyor, kötülüyor. Onları siyasal tutsakları olarak görüyor. Ben ne yaparsam yapayım bunlar benim arkamdan gelecekler diye. Bir örgütün yöneticileri bu pozisyona gelmeli mi? İstifa etmedim, istifa ettirildim diye birkaç açıklama oldu. İstifa ettirilmesi neye dayanıyor.''