'Kaça sattınız 250 şehidi' sözleriyle isyan etmişti! İşte rüşvet çarkı
Emlakçının aracılık yaptığı savcı, avukat, polis ve FETÖ soruşturması şüphelileri arasında geçen trafikte yapılan para pazarlıkları teknik ve fiziki takip ile ortaya çıktı. Cumhuriyet gazetesindeki habere göre, FETÖ şüphelileri ile kamu görevlileri arasında bağlantı kurduğu öne sürülen emlakçı Ahmet Kıntaş’ın, takipsizlik kararı karşılığında FETÖ şüphelilerinden aldığı parayı, trafikte rolü bulunanlara dağıttığı belirlendi. 3 kişinin tutuklandığı soruşturma kapsamında, cumhuriyet savcıları İsmet Bozkurt ve Lütfi Karabacak açığa alınmıştı. Ayrıca şüphelilerin ifadelerinde İstanbul Adliyesi Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu’nda görevli Cumhuriyet Savcısı A.O. ve Yargıtay tetkik hakimi M.Ü’nün de adının geçtiği öğrenildi.
‘200 bin TL istendi’
İstanbul Adliyesi’ni sarsan “FETÖ borsası” soruşturması, hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü üyeliği suçundan soruşturma dosyası bulunan Osman Sarı’nın 3 Aralık 2018’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı başvuruyla başladı. Sarı, Bayrampaşa’da bulunan işyerine gelen avukat Dilek Buğday Bayram ve eşi Abdülkadir Bayram’ın kendisi hakkında bulunan FETÖ soruşturma dosyasını kapatmak karşılığında para istediklerini belirterek şikâyetçi oldu.
Bu şikayetin ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı şüphelilerle ilgili soruşturma başlattı. Soruşturma dosyasında teknik ve fiziki takip sonucu Osman Sarı’nın avukat Dilek Buğday Bayram’ın ofisinde “FETÖ borsası”nın organizatörlüğünü yapan emlakçı Ahmet Kıntaş ile buluştuğu belirlendi. Kıntaş’ın buluşmada Sarı’ya “Hakkındaki iddialar çok ciddi. Yüksek ihtimalle hüküm alabilirsin. Eğer biz yardım edersek bu işi çözeriz. Adliyede çok sayıda tanıdıklarımız var. Senin davanı 2-3 güne çözeriz. Bu davanın hallolması için 200 bin TL para vermen gerek. Bunun 40 bin TL’si bize kalacak. Geri kalan miktarını ise adliyedeki bağlantılarımıza göndereceğiz” teklifinde bulunduğu tespitine yer verildi.
Soruşturmanın devamında 12 Aralık 2018 günü Ahmet Kıntaş’ın WhatsApp üzerinden şikâyetçi Osman Sarı’ya şüpheli olduğu soruşturmaya ilişkin kovuşturmaya yer olmadığına dair karar evrakının fotoğrafını gönderdiği, “Merhaba Osman Bey, öğleden sonra başsavcı vekilinin onayı da tamam olarak göndereceğim” şeklinde mesaj attığı da tutanaklara geçti.
POLNET’ten bilgi
Giderek genişletilen soruşturma kapsamında polis memuru O. Ö’nin yanı sıra Fırat Taştemur’un da aralarında bulunduğu 6 ismin de emlakçı Kıntaş ve avukatlarla irtibatlı oldukları ve suça yönelik görüşmeler yaptıklarının tespit edildiği, bu isimler hakkında arama, el koyma ve gözaltı kararı alındığı kaydedildi. Kaçak konumda olan Fırat Taştemur hakkında ise yakalama kararı çıkarıldı. Van’da görevli olan polis O. Ö’nin FETÖ şüphelilerine ait POLNET bilgilerini Kıntaş’a gönderdiği ve karşılığında para aldığı belirlendi.
Soruşturma kapsamında şüpheliler Ahmet Kıntaş, Dilek Buğday Bayram, Abdülkadir Bayram, Murat Ayyıldız isimli şahıslar gözaltına alındı. Dilek Buğday Bayram, Abdülkadir Bayram etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediklerini söyleyerek Emniyet’te ifade verdi. Organizasyonun perde arkasında Ahmet Kıntaş’ın olduğunu belirten Bayram çifti, Fırat Taştemur aracılığıyla kamu görevlileriyle bağlantı kuran Kıntaş’ın elde edilen geliri pazarlık trafiğinde rolü bulunanlara dağıttığını anlattı.
Tutuklama talebiyle İstanbul 4. Sulh Ceza Hâkimliği’ne çıkarılan şüphelilerin verdiği ifadeler üzerine soruştuma savcılara uzandı.
Savcıların isimlerini verdi
Abdülkadir Bayram ifadesinde “Ahmet Kıntaş’ın adliyedeki iş takipçiliği sırasında Lütfi isimli savcı, onun dışında ofisime bir defa gelen Fırat isimli kişi hakkında Ahmet Kıntaş, ‘savcılarla derin bağlantıları var’ diyordu. Fırat’ın bağlantısı olduğunu duyduğum savcıların isimleri İsmet Bozkurt ve A. O. olarak biliyorum. Lütfi isimli savcıya ‘Pala’ diye hitap ettiğini biliyorum. Ayrıca siber suçlarda çalışan bir polis memuru olduğunu biliyorum” dedi. Emlakçı Ahmet Kıntaş ise savunmasında, “Birkaç kişi hakkında takipsizlik kararı verildiğini gördüm. Takipsizlik kararlarındaki kimlik bilgilerinden bu kişilerin isimlerini öğrenerek avukat Abdulkadir’e bildirdim. Bu kişilerin korktuğunu düşünerek bu durumdan nemalanmak istedim. Ancak hiçbirinden ödeme alamadım. Başarısız oldum. Yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum. Borçluydum. Gözüm kararmıştı. Lütfi isimli savcı ile geçen sene tanışmıştım. Annesinin hastalığı vardı. Ben de ona ilaç sağlamıştım. Hukukumuz gelişti. Kendisinden takipsizlik kararının onanıp onanmadığının bilgisini istemiştim. Adliyede kimseye para vermedim” diye konuştu. Dilek Buğday Bayram da savunmasında Ahmet Kıntaş’ın ofise getirdiği kişilere, “Hallederiz, dosyanı kapatırız, takipsizlik kararı alırız” şeklinde söylemlerde bulunduğunu söyledi. Kıntaş’ın kimlerle ilişkili olduğunu bilmediğini öne süren Bayram, “Ancak bildiğim kadarıyla savcı Lütfi, Vilo lakaplı ismini bilmediğim siber suçlarda çalışan bir polis ve Fırat isimli bir şahıs vardı. Bu şahsın ne iş yaptığını bilmiyorum. Ancak telefon konuşmamızda adliyenin 7. katındayım şeklinde beyanları oluyordu” ifadelerini kullandı.
‘Yemek ısmarlardım’
Şüphelilerden Murat Ayyıldız da sadece Ahmet Kıntaş’ı tanıdığını söyledi. Ayyıldız, “Ahmet’i savcı Lütfi Karabacak’ın yanında gördüm. İlaç işiyle uğraştığını söyledi. Ben de otizim hastası bir tanıdığım vardı. Buna yardımcı olmasını söyledim... Adliyedeki iş takipçiliğim sırasında savcı Lütfi Karabacak ve Yargıtay Tetkik Hâkimi M. Ü. ile muhattap olurdum. Benim takip ettiğim işlerden para talep etmezlerdi. Bana gelen hediye ve parayı kimseye vermezdim. Ancak yemek ısmarladığım oluyordu” dedi.
3 isim tutuklandı
Şüpheli Ahmet Kıntaş, Dilek Buğday Bayram ve Murat Ayyıldız, “Suç işleme amacıyla örgüt kurma”, “Örgüte üye olma”, “Kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık” ve “rüşvet” suçlamalarından tutuklandı. Abdülkadir Bayram ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Tutuklama kararının gerekçesinde şu ifadelere yer verildi: “FETÖ/PDY üyeliğinden soruşturma geçiren bazı şahısların aleyhe beyanları, teknik takip izleme raporları, iletişim tespiti tapeleri, dijital veriler, şüphelinin halen görevde olan Emniyet şüphelisi ile yazışmaları ve bu şahıs ile aralarındaki para alışverişleri, şüphelinin haklarında soruşturma dosyası bulunan bazı şahıslarla hukuki menfaat sağlanacağına dair tape kayıtları, yazışma içerikleri somut delil olmakla, şüphelinin delilleri karartma şüphesinin bulunması, şüphelilerin üzerine atılı suçun CMK 100 maddesinde sayılan tutuklama sebebi var kabul edilen suçlardan olması, bu suç için ceza kanununda öngörülen ceza miktarı ile soruşturma konusunun ağırlığı ve önemi dikkate alındığında adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı.”
Soruşturma kapsamında pazarlık yapılan birçok FETÖ soruşturması şüphelisi de “bilgi sahibi” olarak bu dosya kapsamında dinlendi.
Fatma Şahin, ‘imam’ göndermiş
AKP’nin Afyonkarahisar Belediyesi başkan adayı Mehmet Zeybek, “Fatma Şahin Aile Bakanı idi, beni aradı. ‘O kuruma Denizlili bir imam arkadaşı veriyorum’ dedi. Ben imam deyince, cami imamı zannettim. Meğerse farklı bir imammış” dedi.
Yerel Kanal 3 televizyonunda yayımlanan “Dobra Dobra” isimli programa katılan Zeybek, 2009’dan 2014 yılına dek AKP Afyonkarahisar İl Başkanlığı görevini yürüttüğünü anımsatarak, FETÖ’cü atamalarında dayatmalar yapıldığını anlattı. Dönemin vali ve Emniyet müdürlerini de suçlayan Zeybek, “Fatma Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı idi, beni aradı. ‘O kuruma Denizlili bir imam arkadaşı veriyorum’ dedi. Ben imam deyince, cami imamı zannettim. Meğerse farklı bir imammış. Arkadaş geldi, öğrencileri farklı yerlere yönlendirmeye başladı. Yurtlarda kalan öğrencileri, kendi yerlerine götürmeye kalktı” ifadelerini kullandı. Zeybek, Afyon Sosyal Yardımlaşma Vakfı’ndaki FETÖ kadrolaşmasına karşı verdiği ‘mücadeleden’ örnekler de verdi.