İmamoğlu: Burası çöl değil, burası İstanbul
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ambarlı İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi'ndeki incelemelerinin ardından Büyükçekmece Belediyesi'ni ziyaret etti.
İlçe belediyelerine yaptığı ortak masa ziyaretlerinin 17'ncisini Büyükçekmece'ye gerçekleştiren İmamoğlu, Başkan Hasan Akgün tarafından karşılandı.
Akgün'ün makam odasında yaptığı ziyareti değerlendiren İmamoğlu, “Umarım 2020 yılı hem çok çalışacağımız hem de çalışmalarımızın karşılığını alacağımız bir yıl olsun” dedi.
"Bu ses benim değil, 16 milyonun sesi"
İmamoğlu, konuşmasının ardından kameraların karşısına geçti ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. İmamoğlu şunları söyledi:
- Kanal İstanbul çevresinde satılan araziler, tarım arazisi olarak satılıyor ama ÇED raporunda da yeni bir şehirden bahsediliyor. 1/100.000'lik planda da adı geçiyor. Şu dönem satılan arazilere ilişkin neler diyorsunuz? Bir de belediyelerin tapu sorgulama sistemleri ile ilgili değişiklik var. İçişleri Bakanlığı'nın web portalına dahil olacak bu sistem…
- Bir yanlış başladı mı peşi sıra yanlışlar domino taşı gibi devrile devrile gider. Şu anda olan bu. Üzülüyorum. Sayın Bakan, “Hiç arsa hareketi olmadı” dedi. Biz, 30 milyon metrekareye kadar tespitimizi yaptık. Biz onu açıklayınca, bilgi paylaşımını yasaklamaya dönük bir hareket. Yıllardır belediyeler kullanır, faydalı da bir paylaşımdır. O izin ilçe belediyelerinde de vardır, büyükşehir belediyesinde de vardır.
- Birçok bürokratik işlem, onun sayesinde yürür. Akıl alacak gibi değil. Tümüyle yanlış başlamıştır. Milyonlarca metrekare arsa satın alınmıştır. Bu arsaları satın alan insanlar, buradaki değişikliği öğrendiği için almıştır. 3-4 yıl önceden, Türkiye'de bile yokken Arap ülkelerinde filmler dönmüş, izlenmiş, izletilmiş… Öyle denkleşmeler var ki planda…
- Bunların hepsi üzücü. Ama şu müjdeyi vereyim: İnşallah bu yanlıştan dönülecek. İnşallah bu tarım arazisi olan yerlerde, bu satın alan arkadaşlar, şehir tarımına katkı sunarlar. İstanbul halkı da bunu bizden bekliyor. İstanbul halkı da o arazilerde tarım yapılsın istiyor. Su havzaları aynı şekilde korunsun istiyor. Bu satın alanlar, bizim iyi bir Tarım Daire Başkanlığı'mız ve Tarım Politikalarını Güçlendirme Merkezi'miz var, oraya şimdiden danışabilirler, “Hangi bölgesinde, hangi ürünü yetiştirebiliriz” diye danışabilirler. Orada öyle 5 kat, 10 kat, 70 kat bina hayal etmesinler. İstanbullu bunu istemediği için böyle konuşuyorum.
- Ben değil, bilim insanları bu sürecin yanlış olduğunu anlattıkları için bunu böyle anlatıyorum. Bu ses benim sesim değil, 16 milyon insanın sesi.
"Burası İstanbul dünyanın göz bebeği"
Çanakkale konusuna gelince. Bu işin bir sürü tezi var zaten. Montrö Antlaşması'nın detayları var. Montrö Antlaşması, boğazlarla ilgili bir antlaşma. Sadece İstanbul Boğazı'nı tanımlayan bir antlaşma değil. Montrö diye ortaya atılan kavram, orası için de geçerli. O zaman nasıl olacak? Tüm gerekçeleriyle sıkıntılı bir iş.
- Şunu diyorlarsa: “Biz, çölde bir arazi bulduk. Dünyada da 50 tane kanal var, 51'nciyi yapacağız.” Buyursun yapsınlar. Ama burası çöl değil. Burası, İstanbul. Dünyanın göz bebeği. 1453'ten beri de Fatih Sultan Mehmet bu şehri fethettiği günden beri de bize emanet. Biz, emanete ihanet etmek istemiyoruz.