İBB Başkanı İmamoğlu salgın günlerini nasıl geçirdiğini anlattı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü'ndeki evlerinin kapılarını Sözcü'den Özlem Güvemli'ye açtı.
İmamoğlu, salgının ev ve iş hayatında yarattığı değişiklikler, okuduğu kitaplar, izlediği filmler, Ramazan ve İstanbul'un güzellikleri üzerine konuştu.
"Eldiven takmıyorum"
İmamoğlu, salgın sürecinde aldığı önlemleri şöyle sıraladı:
“Toplu alanlarda maske kullanıyoruz. Eldiven takmıyorum. Ama bolca dezenfeksiyon malzemesi kullanıyorum. Gün içinde el ve yüz yıkayarak tedbir almaya çalışıyorum. Güçlü de kalmak lazım. Bunların dışında ekstra bir tedbirim yok. Daha az dışarı çıkıyorum. Ziyaretleri azalttık.
"Evin koruyucusu Beren"
Evin koruyucusunun küçük kızı Beren olduğunu aktaran İmamoğlu, değişen ev hayatını şöyle anlattı:
“Eve gelir gelmez hem üzerimi değiştiriyorum hem de genelde kızım Beren'in ısrarı ile duş alarak evin içindeki hayata dahil oluyorum. Evin koruyucusu Beren. Çok titiz. Beni de eve girişimde titizlikle kontrol ediyor. ‘Elini yüzünü yıka’ diyor. Çünkü beni karşılarken öpmek istiyor. Ailem kurallara uydu. Büyük oranda dışarıya hiç çıkmadılar. Dilek mümkün olduğu kadar evden çalıştı. Üniversitede ders veriyor. Evden online verdi derslerini. Akşam eve erken gelmeye başladım. Uzun zamandır ilk defa “sabah git-akşam gel” gibi bir mesaim oluştu.”
İstanbullulara bayram mesajı
Bayramı anne ve babasıyla mesafeli bir şekilde kutlayacağını belirten İmamoğlu, İstanbullulara verdiği bayram mesajında, “Bu bayramda tedbirli olmamız gereken bir dönem yaşayacağız. Herkesin de bu kurallara uyması lazım. Birimizle kucaklaştığımız değil fiziksel mesafeler koyduğumuz bir dönem geçireceğiz ama hem manevi hem duygusal anlamda gönül gönüle, kalp kalbe bir bayram geçirelim.”
"Evde hiç ekmek pişmedi"
Salgın döneminde evde hiç ekmek pişirilmediğini kaydeden İmamoğlu, “Uzun süredir ekmeği azaltmıştım ama son 7-8 ayda diyette olduğum için uzak duruyorum. Eşim zaten yemez. Ekmek hiç yemez, yemek çok az yer. Evde ekmeği en çok tüketen büyük oğlum Selim ve kızım Beren. Semih'in de pek ekmekle arası yoktur. Taş fırın ekmeği, Trabzon ekmeği, tam buğday ekmeği alırız genelde ve bize bir hafta falan gider. Bizim evde ekmek pişmedi yani” dedi.
"Okuyarak vakit geçirdim"
Salgın sürecinde okuyarak vakit gecirdiğini söyleyen İmamoğlu okuduğu kitapları şöyle sıraladı:
“Şu an Daron Acemoğlu ve James Robinson tarafından kaleme alınan ‘Dar Koridor'u okuyorum. Bitmek üzere. Murat Ongun'un yeni kitabı ‘Karanlık Hikaye'ye başladım. Gençlik dönemime götürdü ilk sayfalar. Peşinden öyle bir şey gelecek gibi his verdi… Heyecan duydum, merak ettim, yol arkadaşımın kitabını. Gençlik heyecanı var içinde kitabın. Ama daha 20 sayfa okudum. Benim şöyle zor bir durumum var. Bazen 6-7 kitabı aynı anda karıştırıyorum. İstanbul Kitapçısı'ndan yeni bir kitabımız çıktı “Esir Şehirde Spor” isimli. Birkaç gündür onu karıştırıyorum. Ayşe Kulin'in Osmanlı'nın son dönemindeki çatışmaları anlattığı “Her Yerde Kan Var” kitabı başucumda. Son dönemde ilk defa bu kadar çok kitap okudum. Yapı Kredi Yayınları'nı ziyaret etmiştim bir ara. Japon, İspanyol edebiyatından farklı ülkelerden örnekler tavsiye etmişlerdi. Küçük küçük hikaye kitaplarıydı. Zevkle okudum. Hafta sonu evde çalıştığım dönemleri, eve erken geldiğim günleri kitap okuyarak geçirdim.”
"Nuri Bilge Ceylan filmlerini izledik"
Bu süreçte Nuri Bilge Ceylan’ın filmlerini izlediklerini kaydeden İmamoğlu, “Evde televizyon izlemiyoruz. Ama bu dönemde film izleme geleneğimiz oluştu. Nuri Bilge Ceylan'ın 6-7 filmini arka arkaya izledik. Hatta bir filmi izledim Yılmaz Erdoğan'ı arayıp tebrik ettim. O ‘Başkanım şunu da izleyin’ dedi. Zincirleme filmlerini izledik, neredeyse hepsi bitti. Şefin elinden bir yemek çıkar ya… Artık ‘Bu Nuri Bilgi Ceylan'ın filmi’ diyebilecek durumdayım” ifadelerini kullandı.
Fotoğraflar: Onur Günal