İsmail Saymaz
HDP'nin tutum belgesi Millet'i işaret ediyor
Halkların Demokratik Partisi (HDP) günlerdir beklenen 'Demokrasi Tutum Belgesi'ni dün nihayet açıkladı.
Belgede AK Parti Türkiye'si ağır bir dille eleştiriliyor.
Toplumun nefessiz bırakıldığı, ekonomik ve siyasi bir enkazın yaratıldığı, halkta acil demokratik değişim ihtiyacının doğduğu vurgulanıyor. Yapılacak seçimin "demokratik cumhuriyetin oluşması açısından tarihimizin en önemli dönemeçlerinden biri olduğu" vurgulanıyor. HDP'ye kurucu siyasi aktör payesi veriliyor.
Partinin 'Demokrasi İttifakı' adını verdiği üçüncü bir oluşuma öncülük edeceği vurgulanıyor. TBMM'de dört vekille temsil edilen Türkiye İşçi Partisi, meclis dışı sol muhalefet ile Kürt partileri bu oluşumda yer alacak.
"Bunun dışında herhangi bir ittifak içinde yer alma arayışımızın olmadığını açıklıkla vurguluyoruz" deniyor.
Muhatabı Millet İttifakı
Belgede, herhangi bir ittifakın adı açıkça anılmıyor. Cumhur İttifakı'nın karşısında ya da Millet İttifakı'nın yanında olunacağı belirtilmiyor. Fakat şu cümle HDP'nin çizgisini ortaya koyuyor:
"Keyfiliği ve zorbalığı kurumsallaştırıp kalıcılaştırmayı hedefleyen ve yaşadığımız çoklu krizin ve çözümsüzlüğün başlıca kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni ve bu sistemi besleyen yapıları değiştirmek istiyoruz."
HDP, Cumhur İttifakı'nın olmazsa olmazına karşı çıkarak, Millet İttifakı ile aynı hatta duruyor. Belge bir bütün olarak HDP'nin Cumhur İttifakı ile neden yan yana olamayacağını açıklarken, Millet İttifakı'na bir birliktelik davetiyesi içeriyor.
Şu satırların muhatabı, doğrudan Millet İttifakı:
"İster HDP'li, isterse başka bir aday olsun, isimler yerine ilkelerin ve yöntemlerin tartışılmasının gerekli olduğu inancındayız."
Kürt sözcüğü iki kez geçiyor
Belgede 11 maddeden oluşan geçiş süreci ilkeleri sıralanıyor.
Bu 11 madde, Türkiyelileşme iddiasını tazeliyor. Etnik temelli ayrılıkçı taleplerin fersah fersah uzağında, asgari sosyal demokrat bir çerçeve sunuyor.
Kürt sorunu dördüncü maddede ele alınıyor.
HDP için "Türkiye'deki bütün toplumsal kesimlerin sorunlarını ve kaygılarını dikkate alan yapıcı bir rol üstlenmeye hazırdır" deniyor.
Ne İmralı, ne Kandil geçiyor.
"Sorunun çözümü için muhataplarla diyalog kurulması" öneriliyor.
Başta anadil olmak üzere evrensel kimlik haklarının tanınması için düzenleme isteniyor.
Statü ya da özerklik söyleminden uzak duruluyor.
Belgede 'Kürt' sözcüğü iki kez, o da dördüncü maddede zikrediliyor.
Eşit yurttaşlık
'Demokratik Anayasa' başlıklı 11. maddede sivil, özgürlükçü ve yeni anayasa vurgusu var. "Bu anayasa farklı kültürlere, kimliklere, inançlara, anadillerine ve yaşam tarzlarına saygıya dayalı eşit yurttaşlığı esas almalıdır" deniyor.
Diğer dokuz madde, muhalefetin ortaklaşabileceği talepler dökümünden oluşuyor:
Parlamenter demokratik sisteme geçiş.
Tarafsız ve bağımsız yargı.
Belediyelere, üniversitelere ve demokratik kitle örgütlerine kayyum atanmasına itiraz.
Barışçıl dış politika ve ekonomide sosyal adalet.
İstanbul Sözleşmesi'nin geri gelmesi.
Kamuda liyakat.
Kanal İstanbul'a hayır.
Gençler için özgür bir yaşam.
Bu maddelere kim karşı çıkabilir ki?
'Cumhur ve Millet eşdeğer değil'
Belge yazılırken, HDP'nin bileşeni olan kimi partiler Cumhur İttifakı'na karşı tutum alınmasını istedi. Ancak çoğunluk ittifak adı vermeyi uygun görmedi.
HDP'li üst düzey bir yetkili bu bilgiyi doğruluyor.
Gerekçesini şöyle açıklıyor:
"Biz tek adam rejimine karşıyız. Ama ittifaklar arasında hiyerarşi kurmayı uygun görmedik. Biz ittifakların içinde olmayacağız."
Cumhur ve Millet ittifaklarını HDP'ye eşit uzaklıkla ve eşdeğerde görmediklerini ifade ediyor. Diğer yandan, altı muhalefet partisinin katıldığı ve parlamenter sistemin konuşulduğu toplantıya davet edilmediklerini hatırlatıyor. "Sitem etmiyoruz. Fakat çok kötü bir şey yapıldı" diyor.
HDP cumhurbaşkanı adayı çıkaracak mı?
"Evet" ya da "Hayır" demiyor.
Bu, Millet İttifakı'nın tutumuna bağlı.
Şöyle devam ediyor:
"Diyarbakır'da şunu soruyorlar: 'Erdoğan gitsin ama bizim için ne değişecek?' Bunun bir cevabı olmalı. Millet'in HDP'yi yok sayarak aday çıkarabileceğini düşünmüyorum. Siyaseti kenara koydum, matematiksel olarak yok sayamazlar. Ama mış gibi yapacaklar. Bir şey yapacakmış gibi. Net bir duruş sergileyeceklerini düşünmüyorum."
'CHP isteseydi katılırdık'
Bir diğer HDP'li ise CHP istemediği için Millet İttifakı'nda yer almadıkları görüşünü savunuyor. "CHP istese niye yer almayalım?" diye soruyor.
HDP'nin şimdilik aday çıkarmayı düşünmediğini söylüyor ve ekliyor:
"Aday göstermeye niyetimiz yok. CHP tabanını karşımıza almak istemeyiz. Eğer bir aday göstermez de seçmenimizi serbest bırakırsak, AK Parti'ye gitmezler ama CHP'ye de oy vermezler. Bunun bilinmesi lazım."
Teröre karşı tutum
HDP'nin hangi ittifaka meyletmeyeceği bugünden belli.
Parti kapatma davası sürerken...
Başta Selahattin Demirtaş olmak üzere milletvekilleri, belediye başkanları ve partililer tutukluyken...
İktidar "Sözde Kürt sorunu" aşamasına gerilemişken...
Cumhur İttifakı'nı desteklemeleri mümkün görünmüyor.
Ancak Millet İttifakı için çantada keklik oldukları anlamına da gelmiyor.
Bu yüzden belgede "Kişisel hesaplar, partizan faydacılık yerine ortak akıl ve birlikte inşa anlayışı esas olmalıdır" şartı koşuluyor.
Kuşkusuz bu, uzlaşı için uzatılmış bir el.
Bir muhatap alınma çağrısı.
İyi niyet beyanı.
Ne var ki HDP'lilerin şu gerçeği görmesi gerekiyor:
PKK silahını Türkiye'ye doğrultmayı sürdürdükçe hiçbir ittifak HDP ile aynı aile fotoğrafında olmaya yanaşmayacak. HDP'nin 'Demokrasi Tutum Belgesi'ne karşılık ülkenin çoğunluğu, öyle yazılı basılı olması da gerekmiyor, içten bir özeleştiri ve teröre karşı tutum bekliyor.
HDP'li üst düzey yetkilinin de ifade ettiği üzere:
Mış gibi değil.