Hakan Fidan: Suriye yönetiminin tüm faaliyetlerini destekleyeceğiz
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan bugün, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler ve MİT Başkanı İbrahim Kalın, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye'nin dışişleri ve savunma bakanları ile genelkurmay ve istihbarat başkanlarının katılımıyla Amman'da yapılan toplantıya katıldı.
Toplantının ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Fidan, Suriye'de yaşanan son gelişmelerle ilgili ve Suriye'nin güvenliğine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Bakan Fidan, şunları söyledi:
"Bugün, Ürdünlü meslektaşımızın ev sahipliğinde gerçekten tarihi bir toplantı gerçekleştirdik. Suriye'ye komşu 4 bölge ülkesi olarak, Suriye dahil 5 ülke olarak bugün bölgemizdeki bazı kronik sorunları nasıl çözeriz, onun arayışı içerisinde olduk.
Bu formatı açıkçası hayata geçirmek için bir süredir görüşmelerimiz devam ediyordu. 3+3 formatında değerli Ürdünlü kardeşimize yaptığımız toplantılardan sonra Irak'ta yaptığımız toplantılarda ve Suriye'li kardeşlerimize yaptığımız toplantılarda hep böyle bir platformun ihtiyacını gündeme getirdik.
Bölge ülkeleri olarak, bölgenin sorunlarına hep beraber sahip çıkma ve çözme yolunda bir irademizin, inisiyatifimizin olması gerekiyor. Yoksa bölgedeki sorunlar küresel sorunlara dönüşüyor ve küresel diğer aktörlerin bölgemize müdahale etmesine yol açıyor ve bu müdahale neticesinde çözümden daha çok problemle karşılaşıyoruz.

"YENİ HÜKÜMETİN TÜM FAALİYETLERİNİ DESTEKLEMEKTE KARARLIYIZ"
Bölge ülkelerinin kendi sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini söyleyen Fidan, konuşmasına şöyle devam etti:
Bu ruhla bir araya geldik. Başta terörle mücadele olmak üzere, Suriye'nin istikrarı ile ilgili bütün konuları masaya yatırdık. Bölgesel birtakım diğer terör faaliyetlerini gündeme getirdik. Özellikle bu amaçla Suriye'de yeni kurulan hükümete her yönüyle yardımcı olmak, bütün faaliyetlerini desteklemek konusunda kararlılığımız var.
Diğer taraftan Suriye hükümetinin hiçbir provokasyona gelmeden haftalardır sürdürdüğü politikanın, son günlerde bir provokasyonla rayından çıkartılmaya çalışıldığını görüyoruz.
Burada, tabii ki Suriye'de bulunan gerek Alevi gerek Hristiyan gerek Dürzi gerek Nusayri bütün kardeşlerimizin bu provokasyonlardan uzak durması önemli. Buradan, bölge ülkeleri olarak istikrarı bozucu hiçbir inisiyatifi desteklemiyoruz.
Sivil halkın canının, malının, kültürel aralıklarının da kutsal olduğunu her platformda savunuyoruz.
Bugün yapılan görüşmeler neticesinde özellikle somut neler yapılabileceğinin üzerinde durduklarını kaydeden Fidan, alınan karların başında, bölge ülkeleri olarak özellikle de DEAŞ'a yönelik ortak bir operasyon ve istihbarat mekanizmasının kurulması konusunda karar aldıklarını söyledi.
Bu konuda detayları somutlaştırmak için çalışılacağını söyleyen Fidan şöyle devam etti:
Diğer taraftan, İsrail'in bölgedeki yayılmacı politikalarına karşı hep beraber ortak duruşumuzu nihai bildirge ile yansıtıyoruz. Bu da bizim için fevkalade önemli. Irak, Suriye ve Türkiye için ortak düşman olan PKK'nın da bölgeden silinmesi, silahlı terör faaliyetlerinin sona erdirilmesi bizim önceliklerimiz arasında yer almakta. Bundan sonraki toplantıya inşallah Türkiye'de ev sahipliği yapacağız. Özellikle terörle mücadele, DEAŞ'ın bölgede tekrar baş vermemesi ve tamamen ortadan kaldırılması için 5 ülke olarak kabiliyetlerimizi birleştirip var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz.
DEAŞ ile mücadele konusunda bölge ülkeleri olarak tam bir kararlılık içinde olduklarını söyleyen Fidan, sözlerini sürdürdü:
Uzun zamandır DEAŞ’a karşı mücadelemizi büyük bir kararlılıkla sürdürmekteyiz. Fakat DEAŞ, tek bir ülkeye değil, birçok ülkeye aynı anda zarar verdiği için orada faaliyet gösterdiği için tek bir ülkenin, tek başına mücadele ortaya koyması tehdidi kendisinden uzaklaştırsa da bertaraf etmiyor. Dolayısıyla, bölge ülkelerinin bir araya gelerek güçlü bir platform kurması önemliydi. Şimdi bu platformu kurmada ilk adımı atmış olduk. İnşallah bundan sonra, bugün iradelerimizin pekiştirdiğini ve somut adımların atıldığını göreceksiniz. Bunun başlangıcı olarak da müşterek bir harekat merkezinin kurulması var.
Suriye'de yeni kurulan hükümetin aslında hem azınlıklara hem de diğer mezheplere yönelik ortaya uzlaşmacı bir tavır koyduğunu söyleyen Fidan, şöyle devam etti:
Şimdi, hal böyle olunca, provokasyonu kendileri ortaya çıkarmaya yönelik bir takım adımlar attılar. Bu neticede ortaya çıkan olaylarda şu anda bir yatışma olduğunu görüyoruz. Suriyeli meslektaşlarımıza da hep konuşuyoruz provakasyonlara karşı uyanık olmak gerekiyor. Ama uluslararası platformlarda ortaya konan bazı propagandaların da tabii ki negatif etkileri olduğunu da görmemezlikten gelemeyiz. Burada bu provokasyonların önünü kesmek gerekiyor.
Nasıl ki DEAŞ Arapları temsil etmiyorsa, PKK da Kürt halkını temsil etmemektedir. Bu ayrımı çok net yapmamız gerekiyor. PKK şu anda Türkiye’de bir metrekare toprak bile kontrol etmemektedir. Ancak buna mukabil, Suriye’nin üçte birini işgal etmiş, enerji kaynaklarına oturmuş durumdalar. Irak’ta, Kürdistan’da 700 köyü işgal etmiş durumda. Günün sonunda, bu sorun sadece sadece Türkiye’nin değil; Irak'ın da, Suriye’nin de ve hatta İran’ın da silahlı gruplar var onların da sorunudur. DEAŞ'ı hangi metedolojiyle, hangi anlayışla nasıl üstüne giderek söylüyorsak, PKK'da da aynı şekilde yapılması lazım. Biz kendimize bakan kısmını çözdük. Ama Suriye'deki PKK ile mücadeleyi kim yapacak? Irak'takini kim yapacak. ırak'ta silahlı grupta ortalıkta dolaşırken kim yatırım getirecek?"
