Feyzioğlu'ndan 'şaibeli seçmen' açıklaması
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, şaibeli seçmen iddialarıyla ilgili "Sandığı elde somut delil yokken güvensiz ilan etmek, Türkiye üzerinden oynandığından zerre kadar şüphe duymadığımız tüm Ortadoğu'yu şekillendirmeyi amaçlayanların Türkiye'yi de dahil ettikleri planın bir parçasıdır" şeklinde konuştu.
Kocaeli Barosu'nu ziyaret eden TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'na Kocaeli Baro Başkanı Bahar Gültekin Candemir, Antalya Baro Başkanı Zafer Köken ve baro üyeleri eşlik etti. Burada bir basın toplantısı gerçekleştiren Feyzioğlu, son dönemlerde tartışılan hukuk sistemine değindi.
Hukuk fakültelerinde düzenlemeler yapılmasını isteyen Feyzioğlu şunları söyledi:
"16 Nisan 2017'deki referandumda yargı erkini, siyasi iktidarın telkin, tavsiye ve denetimine açan düzenlemeyi artık kaldırma zamanımız gelmiştir. Bu düzenlemenin varlığından siyasi iktidarın da en azından konuya hakim olanların hoşnut olduğunu düşünüyorum. Çünkü papazın biri için bir devlet başkanı çıkar anayasanızı size gösterir 'tahliye etmezsen sana yaptırım uygulayacağım' der. O anayasaya göre yargının en önemli kurulu HSYK'ya söz hakkı yok diyemezseniz, 'serbest bırak' diye size her türlü yaptırımı uygulamakla tehdit eder. Bunları gördük. Demek ki bizim haydi bakalım tüm bu vatanı sevenler bir araya gelsin, 'Benim gibi düşünmüyorsanız vatanı sevmiyorsun' ukalalığından vazgeçsin, 'Benden değilsen cahilsin benden değilsen hainsin' saçmalığını da bıraksın, bu vatan hepimizin. Önce şu sistemi hep birlikte bir değiştirelim. Aynı anda da bu sistemi değiştirecek hakim, savcı, avukatlarımızı ve onları yetiştiren hukuk fakültelerimizi derleyelim toparlayalım, zincirlerimizi kıralım yapabileceğimize ben eminim" dedi.
'SOMUT DELİL YOKKEN SANDIĞI GÜVENSİZ İLAN ETMEK OYUNUN BİR PARÇASIDIR'
Son dönemlerde sosyal medyada şaibeli seçmenlerle ilgili artan tartışmalara da değinen Feyzioğlu, şunları söyledi:
"Öte yandan seçim güvenliği deyince şu anda bir sahte seçmen iddiası, furyası dönüyor. Sosyal medyayı her açtığımızda işte şu dairede bin 100 seçmen, şurada bilmem kaç bin ölü seçmen diye bir şey var. Bu iddialar amcamın oğlunun yakın arkadaşı, dayısının kuzenine söylemiş ben de oradan duydum gevşekliğinde ileri sürülemez. Elinde somut delil olmaksızın, bilenden duydum, bilen biri bilene söylemiş, vallahi de çok güvenilirmiş şeklindeki iddialar yanlıştır. Türkiye'de adrese dayalı nüfus siteminin tutulmasından Nüfus Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ve dolayısıyla İçişleri Bakanlığı sorumludur. YSK ve Seçim Hakimlikleri seçmen olmayanların yazıldığını gördüklerinde bunları tespit edip listelerden çıkarmakla yükümlüdür. Müsaade ederseniz Kocaeli'nden tüm vatandaşlarımıza ve siyasi partilerimize çok ciddi bir uyarı yapmak istiyorum. Bu gayri ciddi bir konu değildir. Sandığı elde somut delil yokken güvensiz ilan etmek, Türkiye üzerinden oynandığından zerre kadar şüphe duymadığımız tüm Ortadoğu'yu şekillendirmeyi amaçlayanların Türkiye'yi de dahil ettikleri planın bir parçasıdır."
'HAYVANA EZİYET EDEN ÇOCUĞU İSTİSMAR EDER'
Kocaeli Barosu'nda yaptığı basın açıklamasının ardından Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti'ne ait İzmit Medya Evi'nde gazetecileri ziyaret eden Feyzioğlu, son dönemlerde artan hayvana şiddet olaylarına da değindi. Hayvanı istismar edenlerin bilimsel olarak istismara eğilimli olduklarını söyleyen Feyzioğlu şunları söyledi: "Mutlu olan, üzülen, sevinen canlılara mal muamelesi yapıp, istismar edildiklerinde, işkenceye uğradıklarında, öldürüldüklerinde hadi şu kadar para cezası ver yoluna devam et bulduğun ilk hayvana da yine bunu yap, dediğimizde sırada bilin ki kuytuda sıkıştırdığı komşunun çocuğu var. Yani şunu çok açık söylüyorum 'insan hakları bitti de hayvan haklarına mı sıra geldi' diyenler, komşunun çocuğunun kendi çocuğunun ve bu ülkenin tüm çocuklarının, çocuk istismarına, tüm kadınların şiddete maruz kalmasını bilinçsizce destekleyenlerdir. Çünkü bilimsel araştırmalar diyor ki hayvana eziyet eden çocuğu istismar eder, hayvana istismar eden kadını döver, bu kadar net. Eğer hayvana can olarak yaklaşmıyorlarsa hiç olmazsa insana can olarak yaklaşsınlar da insanı korumak için hayvanı korusunlar. Bütün bunlar şiddetle mücadelede topyekun bir mücadele gerektiğini gösteriyor."
DHA