Eskişehir'de siyanürlü altın madenine tepki: Daha İliç’teki facianın acısı dinmedi!
Eskişehir’in Alpagut ve Atalan Mahallelerine yapılması planlanan altın-gümüş madeni projesi, çevre ve halk sağlığı açısından büyük endişe yaratıyor.
Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru, Eskişehir’in Alpagut ve Atalan Mahallelerine yapılmak istenen altın-gümüş madeni hakkında açıklama yaptı.
Hamamyolu Caddesi’nde bulunan Anıt Ağaç önünde açıklama yapan Kumru, Eskişehir’in en özel ve verimli topraklarında yapılacak siyanürlü altın madenciliğinin toprağı, suyu ve havayı kirleteceğini belirtti.
"BÖLGEDEN DİRİ FAY HATTI GEÇİYOR"
Kumru, “Bu topraklar, sadece zengin doğal kaynaklarıyla değil, aynı zamanda verimli tarım arazileri ve tarım kültürü ile de ön plandadır. Madencilik faaliyetleri, hem çevre hem de bölge halkı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır” dedi.
Kumru, özellikle Patlamalı Açık Ocak işletmeciliğinin olduğu bölgeden diri fay hattının geçtiğini ve İliç’teki çevre felaketinin acısının henüz dinmediğini hatırlatarak, “Böyle bir projeyi gündeme getirmek, felakete zemin hazırlamaktır” şeklinde konuştu.
Kaymaz ve Alpu bölgelerinde benzer çevre tehditlerine karşı verdikleri mücadelelerin, bu yeni süreçte kendilerine ilham verdiğini vurgulayan Kumru, “Kaymaz’da ve Alpu’da halk sağlığı ve çevre korunması adına yürüttüğümüz etkin mücadele, bu tür tehditlere karşı birlik olmanın önemini bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.
"Doğa bizim en değerli hazinemizdir ve onu korumak, hepimizin ortak sorumluluğudur” diyerek açıklamasını sonlandıran Kumru'nun açıklamasının tamamı şu şekilde:
“Bu topraklar, sadece zengin doğal kaynakları ile değil, aynı zamanda verimli tarım arazileri ve tarım kültürü ile de ön plandadır. Bu nedenle, madencilik faaliyetleri, hem çevre hem de bölge halkı için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Aynı zamanda planlanan Patlamalı Açık Ocak işletmeciliğinin olduğu bölgeden diri fay hattı geçtiği bilinmektedir. İliç’teki facianın acısı henüz dinmemişken böyle bir projeyi gündeme getirmek, felakete zemin hazırlamaktır.
Geçmişte Kaymaz ve Alpu bölgelerinde, benzer çevre tehditlerine karşı verdiğimiz mücadele, bu konudaki kararlılığımızı ve çevreye olan duyarlılığımızı göstermektedir. Kaymaz’da, doğal yaşamı koruma ve tarımsal üretimi sürdürülebilir kılma adına gösterdiğimiz çaba, bu yeni süreçte de bizlere ilham vermektedir. Alpu’da ise, halkın sağlığı ve çevrenin korunması adına yürüttüğümüz etkin mücadele, bu tür tehditlere karşı birlik olmanın önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Yetkililer Alpu’da, Kaymaz’da yapamadığını belirli aralıklarla farklı bölgelerde yapmaya çalışmaktadır.
''BU TOPRAKLARIN YOK EDİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ''
Alpagut ve Atalan bölgemiz, sadece bölge halkının gıda ihtiyacını sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda şehrimizin ve ülke tarımının önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ülkemizin en kaliteli zeytinlerinin yetiştiği, domates ve yeşil sebze yetiştiriciliğinde üst seviyede olan, Eskişehir’imizin en özel ve verimli topraklarının bulunduğu bu bölgede yapılacak siyanürlü altın madenciliği, toprağımızı, suyumuzu ve havamızı kirletecek; geleceğimizi tehdit edecektir. Sakarya Nehri gibi geçtiği her bölgeye zenginlik katan bir nehrin yataklarını zehirleyecek ve yer altı sularını kirletecektir. Üstelik bu kirlilik sadece Mihalgazi ve Atalan bölgesiyle kalmayacak, çevredeki tüm verimli alanları etkileyecektir. Bu nedenle, bu toprakların yok edilmesine asla izin vermeyeceğiz.
"DOĞAL VARLIKLARIMIZI KORUMA KONUSUNDA KARARLIYIZ''
Türkiye’nin madenlerle değil, merkezi hükümetin eğitimde, sağlıkta, milli savunmada, ekonomide, hayvan haklarında bilime uygun, akılcı planlamalar ve politikalarıyla çok daha yaşanılabilir bir ülke olacağını düşünüyoruz. Odunpazarı Kent Konseyi olarak, halkımızın sağlığını ve doğal varlıklarımızı koruma konusundaki kararlılığımızı sürdüreceğiz. Tüm çevre dostu ve duyarlı vatandaşlarımızı, bu mücadelede bize destek olmaya çağırıyoruz. Birlikte, sağlıklı bir çevre ve sürdürülebilir bir gelecek için sesimizi yükselteceğiz. Unutmayalım ki, doğa bizim en değerli hazinemizdir. Onu korumak, hepimizin ortak sorumluluğudur.''