Erdoğan'dan Mansur Yavaş'a tehdit!

Erdoğan'dan Mansur Yavaş'a tehdit!
 Erdoğan, "Mansur Yavaş, seçimlere girebilse dahi, seçimden sonra bedelini kendisi ödeyeceği gibi Ankaralılara da ödetme durumuna düşürür" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP'nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mansur Yavaş hakkında ortaya atılan 'sahte senet' iddiaları ile ilgili "Bu belgelerin ortaya çıkması, yargının Sayın Yavaş'la ilgili vermiş olduğu karar kenara konulacak bir şey değil. Bu seçime böyle girebilse dahi seçimden sonra bunlar milletin önüne gelecek, milletin önüne geldiği zaman burada çok ciddi bir bedeli kendisi ödeyeceği gibi Ankaralı hemşehrilimize de ödetme durumuna düşürür" açıklamasında bulundu. 

Yeni Zelanda'daki terör saldırısının ardından yeniden gündeme gelen Ayasofya'nın ibadete açılması çağrılarına da değinen Erdoğan, "Ayasofya açılsın diyorlar. Be kardeşim. Bir şey söylerken duygusallıkla, af edersin bu alçağın, bu teröristin sözlerine karşı böyle bir talepte bulunmanın bir anlamı yok. Bu oyunlara gelmeyelim. Bunlar da bir tahriktir. Bunları düşünmeden, hesabını yapmadan söylüyorlar. Kusura bakmasınlar, bunlar dünyayı tanımıyorlar.Onun için ben bir siyasi lider olarak, bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim" diye konuştu. Erdoğan, Ayasofya konusunda "Zaman zaman da aslında bunu söylüyorum. Başka düşüncelerim de var ama bunlar konuşulmaz. Bunlar yapılır" dedi. 

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ülke TV-Kanal 7-TVNnet ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

("Bugün için Çanakkale ruhu ne anlama geliyor?" sorusu üzerine) "Bir terörist çıktı, bir serseri çıktı. Benim ülkemi kendine göre ikiye böldü. 'Anadolu yakasında yaşarsanız ne ala ama Avrupa yakasına geçmeye kalkarsanız şöyle yaparız, böyle yaparız.' Tabii bu, oradaki zihniyetin acaba bir ifadesi miydi? Çünkü bu olay, bireysel bir olay değildir. Bu olay, tamamen örgütlü bir olaydır. Zira burada 50 Müslüman şehit edilmiştir. Bunların içinde yavrular var 3-4 yaşında. Acımasızca bunlar orada şehit edilmiştir." diye konuştu.

 

Yeni Zelanda'daki terör saldırısı
"Avrupa'dan henüz daha bir şey duymuş değiliz. Batı medyası işi tamamen sinsice götürüyor. İslam dünyasından da ses yok sadece Türkiye olarak biz yorumlarımızı, değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Yardımcımı, Dışişleri Bakanımı, geniş bir heyet ile gazeteci arkadaşlarla beraber Yeni Zelanda'ya gönderdim. Orada görüşmeleri yaptılar. Genel Vali, Belediye Başkanı, Başbakan ile görüşmelerini yaptılar. Benim de oradaki İslami cemaat liderleriyle, arkadaşlarımız toplantıdayken sabah telefon bağlantısıyla görüşmem oldu. Bizi üzen şey şu; bir taraftan barıştan, özgürlüklerden bahsedeceksiniz ama bütün bunlardan bahsederken bir terörist ortaya çıkacak, ondan sonra da onunla ilgili çok farklı bir yaklaşım olacak."

Daha önce de aldığı bilgilere göre, olayın zanlılarına 11 yıl gibi bir mahkumiyetin verildiğini anlatan Erdoğan, "Bu sabah yaptığım görüşmede oradaki Müslüman cemaatlerin liderleri de 15 gibi bir şeyden bahsediyorlar. Yani 50 Müslüman orada şehit ediliyor, bunların cezası azami 15 yıl olacak. Böyle bir şey olabilir mi? Bu, kabul edilebilir mi? İdam bugün Amerika'nın bile belli eyaletlerinde hala devam ediyor, dünyanın değişik yerlerinde hala devam ediyor. Bu çocuk oyuncağı mı? 50 insan, ibadet esnasındayken şehit ediliyor. Kiliselerde, şurada, burada bunların hiçbirini kabul etmiyoruz. Böyle bir şeyin olmaması lazım. Bizim ülkemizde böyle şeylere asla müsaade etmedik, her türlü tedbiri aldık. Ama bunlar, bu tür şeylerde çok rahatlar. Böyle bir şeyi kabullenmek mümkün değil."

"Yeni Zelanda'dan, 16 bin 500 kilometreden bunlar Çanakkale'ye niye geldi? Avustralya niye geldi? Kanadası, Amerikası buraya niye geldiler? Biz o zamanın şartları içinde, bunlar dünyanın en güçlü ordularına sahip oldukları halde, biz Seyit Onbaşı'nın o topuyla, o mermisiyle orada onları Çanakkale'nin sularına gömdük. Bu tabii bir şeyi gösteriyordu, her şey teknoloji değildi. Her şey imkanlarla olmuyordu. Ama bir de nusret-i ilahi vardı. Meşhur 15'liler hikayesi. 15 yaşındaki çocuklar, Çanakkale'de bu savaşa katılıyor. O kadar askerden yoksun bir dönemdeyiz. Rabb'im orada nusreti veriyor ve Çanakkale'den bizler zaferle çıkıyoruz.

 

"Terbiyesiz, önce haddini bileceksin"
Her yıl bunlar anma törenlerine gelirler biz her türlü kolaylığı gösteririz. Gazi Mustafa Kemal'in 'Burada koyun koyuna yatıyorlar, yatacaklar, endişe etmeyin.' gibi gayet güzel bir ifadesi de var. Ama demek ki bunlar bu tür şeylerden anlamıyorlar. Nasıl o zaman tabutlarıyla dönenler olduysa, bugün de böyle bir şeye tevessül edecek olurlarsa, bu millet aynı cevabı vermekten geri değildir."

"Senin dedelerin bu işi ne kadar kudretle yapabildiyseler, sen onların seviyesine bile çıkamazsın. Terbiyesiz, önce haddini bileceksin. Sen daha bu milleti tanımamışsın. Geldi bu adam burada 3 gün tur attı. Çevreyi dolaştı."

 

Netanyahu'nun oğlunun ifadeleri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröristin Konstantinapol meselesiyle ifadelerinin sıradan ifadeler olmadığını, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun oğlunun ifadelerine benzediğini anlatarak, şunları kaydetti:

"Demek ki bunların ruh kökünde, düşünce dünyasında hala bunlar yaşıyor. Ama şunu bilmeleri lazım ki burası İslambol. Konstantinapol olma diye artık bizim ne bir düşüncemiz ne bir hayalimiz... Böyle bir şeyi yaşatmayız. Bu ülkenin içinde yok mu? Var. Ana muhalefetin başındaki adam gibi. Gezi olaylarında 'Zulüm 1453'te başladı.' diye yazanlar. 'Terör İslam dünyasından kaynaklı.' ifadesini kullanıyor bu ülkenin ana muhalefetinin başı. Lafı geldiği zaman bu ülkenin yüzde 99'u Müslümandır diyeceksin ondan sonra da faturayı geleceksin, 'Terör İslam dünyasından kaynaklı.' bunu kullanacaksın. Bunları anlamakta ben zorlanmıyorum ama zorlananlar var. Niye? Hala bu adamın peşine takılıp gidenler var. Avustralya'daki o alçak bir senatörün kullandığı ifadelerden bunun bir farkı var mı? Aynı ifadeleri kullanıyor. Demek ki aynı merkezden yönetiliyorlar. Bu da tabii hassasiyetimizi çekiyor. Bu ifadelerimin altında bunlar yatıyordu."

"(Beka meselesi) Ben milletimin beka meselesine nasıl baktığını ifade etmekten öte beka meselesinin ne olduğunu millete anlatmamız lazım. Roketlerle, havanlarla yapılan saldırılar bizim beka meselemiz değil mi? Yüzün üzerinde şehidimiz var. Bunları beka meselesi olarak görmeyeceğiz de neyi göreceğiz?"

"Afrin'in gerçekten zaferini yazan Mehmetçiklerimize şahsım, milletim adına, en üst takımdan en alta kadar hepsine şükranlarımı ifade ediyorum. Bu millet onlarla beraber daha çok zaferler yazacaktır."

"Eğer biz o terör koridorunu kapatmamış olsaydık Afrin'den ve Cerablus'tan harekatımızı gerçekleştirmemiş olsaydık bütün güneyimiz teröristler tarafından işgal edilmiş olacaktı."

"Benim güvenli bölge ifadem buradan kaynaklanıyor. Bu güvenli bölgeyi ilan eder müşterek bir hareket içerisine girersek buraları biz teminat altına almış oluruz."

"Meydanlarda dev ekranlara bunların bazılarını getiriyorum. Mesela bir kadın var, "Biz sırtımızı YPG'ye' dayadık" diyor, bu çok manidardır. Bunlar beka meselesi olmaz mı? Bir diğeri savaş çağrısı yapıyor."

"Demek ki yol geçen hanı değil bu memleket."

"Temeli olmayan biri de "Kürdistan'da oylar HDP'ye, batıda biz Ak Parti ile MHP'yi yok edeceğiz" diyor. Türkiye'de Kürdistan diye bir bölge var mı?"

"Bunlar bölücü örgütün önde gelenleri değil mi? Bunlara 31 Mart'ta sandıkta milletim gereken dersi vermezse bunlar daha da şımaracak, azacak"

"Bizim birbirimizle olan sadakatimiz, bizim bütün olarak birbirimizi çok iyi anlamamız lazım."

"Bunlar, Avrupa Birliği'nin bizimle müzakereleri durdurması nasihatinde bulunuyorlar ya ah keşke öyle bir şey yapsalar, bizimle müzakereleri durdursalar veyahutta Türkiye'yi Avrupa Birliği'nin dışına çıkarıverseler. Yapmazlar, yapamazlar çünkü Türkiye'ye bunların da ihtiyacı var."

"Bu dangalağın böyle bir manifesto yazması mümkün değil. Arkasında ciddi bir kurul var. Batının niye sesi çıkmıyor? Bunu bulmuşlar, hazırlayıp eline vermişler. Burada benim ülkemin adı geçiyor, benim adım geçiyor, Ayasofya'nın adı geçiyor. Sıkıysa gel al.

 

"Ayasofya cami olursa, dünyadaki camilerin başına neler gelir?"

Ayasofya açılsın diyorlar. Be kardeşim. Bir şey söylerken duygusallıkla, af edersin bu alçağın, bu teröristin sözlerine karşı böyle bir talepte bulunmanın bir anlamı yok.

Bu oyunlara gelmeyelim. Bunlar da bir tahriktir. Bu tahrik unsurlarını bozalım diye özellikle bu açıklamayı yapmak durumunda kaldım.

Zaman zaman da aslında bunu söylüyorum. Başka düşüncelerim de var ama bunlar konuşulmaz. Bunlar yapılır.

Mesela orada bir sergi yapıldı. Orada Kur'an tilaveti de yaptık. Belli bir bölümünde şu anda namaz da kılınıyor. Bunları aşmak bizim için sorun değil. Aşarız. Ama getirisi götürüsü nedir? Bunu da burada açıklamam doğru olmaz.

Bunun bir götürüsü var. Bizim için faturası çok daha ağırdır. Unutmayalım, şu anda dünyanın çok çeşitli ülkelerinde bizim binlerce camimiz var. Acaba bunu söyleyenler, o camilerin başına ne gelir diye düşünüyor mu? Bir sürü kundaklama hareketleri yapılıyor.

 

"Bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim"

Bunları düşünmeden, hesabını yapmadan söylüyorlar. Kusura bakmasınlar, bunlar dünyayı tanımıyorlar. Muhataplarını bilmiyorlar. Onun için ben bir siyasi lider olarak, bu oyuna gelecek kadar istikametimi kaybetmedim.

İslam dünyasının şu anda yükünü çekiyoruz. Nerede ne oluyor, ne olabilir? Bunların hepsini düşünmek zorundayız. Onun için hassas olacağız, dikkatli olacağız, bu tezgaha gelmeyeceğiz.

Şu anda biz iktidara geldiğimizde, 17 yıl önce, gençlerin seçme hakkı vardı ama seçilme hakları yoktu. 18 yaş seçmeydi ama seçilme değildi. Ve bir gün arkadaşlarla kabine toplantısında dedim ki, "Seçmek mi zor seçilmek mi zor?" Seçmek daha zordur. Biz de dedik ki biz bu işi önce 25'e çekelim. İlk etapta 25 yaşa çektik seçilmeyi. Daha sonra seçilmeyi 18'e çektik.

 

Hollanda'daki saldırı

Hollanda'daki saldırının terör saldırısı mı yoksa şahsi mesele mi olduğu araştırılıyor. İstihbarat teşkilatımız olayın peşinde. İstihbat Başkanımız bilgileri alalım size döneriz dedi. Bekliyoruz.

 

Mansur Yavaş hakkındaki 'sahte senet' iddiası

Bu belgelerin ortaya çıkması, yargının Sayın Yavaş'la ilgili vermiş olduğu karar kenara konulacak bir şey değil. Bu seçime böyle girebilse dahi seçimden sonra bunlar milletin önüne gelecek, milletin önüne geldiği zaman burada çok ciddi bir bedeli kendisi ödeyeceği gibi Ankaralı hemşehrilimize de ödetme durumuna düşürür.

Burada iki aday yarışıyor. Birisi Yavaş. Ama bir diğeri Mehmet Özhaseki. Bunları benim partilim olduğu için söylemiyorum. Futbol takımı tutar gibi siyasi parti tutmamak gerekiyor. Bu zat zaten yuvarlanıyor. Kökeni MHP'li. Geldi CHP'den iki kez girdi, kaybetti.

Özhaseki 5 dönem Kayseriyi yönetti. Kayseriyi nereden aldı, nereye getirdi. Bu çok önemli. Bunun dışında ben tabii orada 5 dönem yapınca seni Ankara'ya almamız lazım. Ve Mehmet Bey'i yanıma aldım. Milletvekili oldu. İlk etapta kendisini Çevre ve Şehircilik Bakanı yaptık. Bu bakanlığın da belediyelerle ilgili bir çok işlevi var. Mehmet Bey de bu işlerde işi çok iyi bilen bir arkadaşımız. Bu arada tabii Mehmet Bey'in üzerine çok önemli bir yük de yıktık. Güneydoğu çukurlarla aşılmıştı. Terör örgütü çukurlarla delik deşik etmiş. Bitişik nizam evlerde de apartmanlar aşağıdan tünellerle birbirine bağlanmıştı. Mehmet Bey'e bunları yıkmamız lazım dedim. Buradaki insanlara biz konutlarını yapıp vereceğiz." 

 

"Bunların tek şeyleri anında yakmaktır, yıkmaktır"

"Kurşunlu Cami’ni bunlar kurşuna tuttu. HDP denilen dinsiz, imansız, ateist olan takım. Bunların böyle bir yapısı var. Tüm okulları yakanlar yıkanlar bunlar değil mi? Bunlar kolay şeyler. Tek şeyleri bunların anında yakmaktır, yıkmaktır. Ama benim vatandaşım, benim Kürt kardeşimin buna dikkat etmesi lazım. Yani illa bu da Kürt'tür diye bakmaması lazım. Kürt de olsa eğer yakıyorsa, yıkıyorsa bu memlekete, bu millete zarar veriyorsa, öldürüyorsa bunlarla yol yürümemesi lazım. Buna çok dikkat etmemiz lazım."

"Eğer bir ülkede güven yoksa istikrar yoktur. Bunu yakalarsanız mesele yok. Şu anda da bir yerel seçimdeyiz. Kabine olarak mevcut kabinemle yola devam edeceğiz. Yerel yönetimle bizim bir sıkıntımız söz konusu değil. Kimler kazanır bilemeyiz. Kim kazanırsa hesabını kendisi verir. Bizler devlet yönetimi olarak, tüm kurumlarımız hepsiyle biz hizmete devam edeceğiz."

"Kanal İstanbul için teklifler geliyor. Girmek isteyenler var. 3 katlı tüp geçide girmek isteyenler var, görüşmelere başladım. Türkiye'nin bu noktada bir sıkıntısı yok. Ama Türkiye'de birileri muhalefetini yapabilme adına bu tür yollara tevessül ediyorlar. Buradan size bir ekmek çıkmaz. Yapmayacakları şeyleri vaat etmek suretiyle, bol bol atıyorlar."

Yurt dışından Türkiye'ye dönüşlerin olduğu bir dönemi yaşıyoruz