'Erdoğan Konuştu, Parti Oy Kaybetti!'
AKP'nin "üç dönemliklerinden" Hüseyin Çelik tarihi açıklamalarda bulundu.
Ahmet Davutoğlu’nun AKP Genel Başkanlığı’na getirilmesinin ardından, Genel Başkan Danışmanlığı sıfatıyla “kızağa çekilen” partinin ağır toplarından Hüseyin Çelik tarihi açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim mitinglerinden, CHP ile koalisyona kadar birçok konuda açıklamalarda bulunan Hüseyin Çelik tarihi özeleştirilerde bulundu. İşte Hürriyet’ten Cansu Çamlıbel’e konuyan Çelik’in açıklamalardından öne çıkan bölümler…
CHP İLE KOALİSYON OLUR MU?
Çelik bu soruya “Şu anda CHP ile daha ileri bir noktadayız denebilir. Böyle bir şey gerçekleşirse bu 390 milletvekili eder ve yüzde 66’lık bir çoğunluğa dayanır. Bence iyi bir koalisyon protokolüyle bu iş yürüyebilir.” dedi. Parti tabanının MHP’ye daha yakın durduğunu hatırlatan Çelik “Ben şahsen AK Parti-CHP koalisyonunun hep daha sürdürülebilir olacağını düşünenlerdenim. Gerekçem de şudur; tabanı birbirine yakın siyasi partilerin anlaşması çok daha zordur. Aynı sektörde çalışan iki tüccar, hele hele de işyerleri yan yana ise, birbirlerine rakip olurlar. Ama biri tekstilci biri gıdacıysa aynı sıkıntılar yaşanmayabilir. Ben hatta arkadaşlara espri yoluyla dedim ki ‘Aynı kıza âşık olan iki genç birbirini harap eder’. Nitekim bunun örneklerini de bizzat yaşadık. DYP-ANAP koalisyonunu, biliyorsunuz çok kısa sürdü, bir nisan yağmuru gibi geldi geçti. Ama DYP ve SHP koalisyonu bazı sıkıntılara rağmen yürüdü. Bunu koalisyonlar çok iyidir anlamında söylemiyorum. Mümkün olsa tek parti hükümetinin ben yine Türkiye’nin derdine deva olacağını düşünüyorum.” dedi.
3 DÖNEMLİKLERLE İLGİLİ NE DÜŞÜNÜYOR?
Çelik “AKP’nin son seçimdeki hataları ne oldu?” sorusuna ise “Listelerimizde isabetsizlikten söz edilen yerler var. Mesela biz listelerimizi gözden geçirebiliriz. Bu önemli faktörlerden biridir. Bazı teşkilatlarımızda bir rehavet de olabildi. Üç dönem kuralı bana göre yanlıştı ve bunu hep söyledim. İsmet Paşa mecliste 50 yıl kaldı. Churchill 52 yıl kaldı. Bu bir tecrübe birikimidir, kurumsal hafızadır. Bu kural başta 2001’de tüzüğe konulurken de ben buna karşı çıkanlardandım. Bu seleksiyon zaten kendi içinde oluyor. Nitekim bizim 3 dönemde 1031 milletvekilliği pozisyonumuz var, son olarak 3 döneme kalan 68 kişi idi. Tabii şartlar içinde olsa bu 68’in muhtemelen 38’i de elenecekti. Ama bu 30 kişi partinin adeta taşıyıcı kolonlarıdır.” dedi.
“ERDOĞAN’IN KOBANİ KONUŞMASI…”
Erdoğan’ın seçim öncesi yaptığı seçim mitinglerine de değinen Çelik “Mesela Sayın Cumhurbaşkanı 7 Ekim 2014’te Gaziantep Islahiye’de yaptığı konuşmada ‘Kobani düştü düşüyor’ dedi. Bunu Sayın Cumhurbaşkanı’nın memnuniyeti, temennisi olarak Kürt vatandaşlarımıza yansıttılar. Bu çok alçakça bir çarpıtmaydı.Bunu Kobani Kürtlerine düşmanlık olarak yansıttılar.”dedi.
“YÜZDE 4.5 OYUMUZ HDP’YE GİTTİ”
Tüm bunların HDP’ye yaradığını savunan Çelik “AK Parti’nin yüzde 4.5 oy oranı HDP’ye gitti. Bu, yüzde 9 demek.” dedi.
“CUMHURBAŞKANI’NIN YETKİLERİ ÇOK FAZLA”
Cumhurbaşkanlığı makamının yetki tartışmalarına da değinen Hüseyin Çelik “Sayın Cumhurbaşkanı halkın yüzde 52 oyuyla seçilmiştir. Cumhurbaşkanı’nın meşruiyetini zaten kimse tartışmıyor. Ben bugüne kadar Sayın Erdoğan’ın ağzından ‘Ben anayasal sınırları aşarım taşarım’ gibi bir şey duymadım. Neticede yorum farkıdır. Hiç kimse, Cumhurbaşkanı da dahil, anayasa ve kanunların vermediği bir yetkiyi kullanamaz. Anayasa’nın 104. maddesinde cumhurbaşkanına verilen yetkiler bellidir. Bana sorarsanız Sayın Erdoğan’ın şahsından soyutlayarak söylüyorum. Parlamenter demokratik sistemde bu yetkiler çok fazladır. Sayın Gül cumhurbaşkanı olduğu dönemde de ben bunu söylemiştim. Bugünkü yetkiler Kenan Evren’e göre hazırlanan yetkilerdir, parlamenter demokratik sisteme uygun yetkiler değil. Düşünebiliyor musunuz, bir bakan kendi danışmanını cumhurbaşkanının onayı olmadan seçemez. Kenan Evren’in darbeden sonra kendisi için hazırlattığı yetkiler duruyor. Bunları Tayyip Bey kendisi için icat etmiş değil. Ama bu Anayasa yürürlükte olduğu sürece Sayın Cumhurbaşkanı bu yetkileri kullanır.” diye konuştu.
“ERDOĞAN KONUŞTU AKP OY KAYBETTİ”
Erdoğan’ın toplu açılışlar adı altında yaptığı seçim mitinglerine de değinen Hüseyin Çelik tarihi bir özeleştiride bulundu. Çelik “Sayın Cumhurbaşkanı yetkisini halktan alan bir kişi. Kimse Cumhurbaşkanı’na ‘Meydanlara inme, açılış yapma’ diyemez. Fakat o açılışların, o meydanlara inmenin AK Parti’ye oy isteme amacına yönelik olduğu algısı, bu propagandanın zemin bulması AK Parti’ye yaramamıştır. Bu zaten kamuoyu araştırmalarıyla ortaya çıkmış bir şey.” dedi.
Çelik, “Peki Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun farkında mı?” şeklindeki soruya ise “Tabii ki farkındadır. Netice itibariyle bir anketi sadece bir-iki şirket yapsa örnekler iyi değil, tutarsızlık var derseniz. Ama bir, iki, üç, beş bunu ortaya koyuyorsa başka. Eğer muhalefetin bütün meselesi buysa bu zaten geride kaldı. Siz herkesin AK Partililiğinden şüphe edebilirsiniz de Sayın Tayyip Erdoğan’ın AK Partililiğinden şüphe etmezsiniz. Şu anda cumhurbaşkanıdır, yasal olarak tarafsız olmak durumundadır ama AK Parti’nin kurucusu Sayın Tayyip Erdoğan’dır.” şeklinde cevap verdi.
ERDOĞAN BAŞKANLIK ARZUSUNDA VAZGEÇTİ Mİ?
Hüseyin Çelik “Erdoğan’ın başkanlık arzusundan vazgeçip, geçmediğine yönelik bir soruya ise “Onun vazgeçip vazgeçmeyeceğine ben veya siz karar veremezsiniz, kendisi karar verecektir. Başkanlık Sistemiyle ilgili olarak Sayın Başbakan, bu seçim sonuçlarıyla en azından şimdilik başkanlık sisteminin vatandaşın gündeminde olmadığını ortaya koyduğunu ifade etti. İster iyi anlatılamadı deyin ister başka türlü, sonuç bu. Halkın mesajını partimizin doğru okuduğuna inanıyorum.” dedi.
YOLSUZLUK İDDİALARI İLE İLGİLİ
17-25 Aralık yolsuzluk dosyalarının koalisyon görüşmelerine etkisini de değerlendiren Çelik “Bunu hükümet değil Meclis tartışmalı” dedi.
Çelik “Neticede icra organının ne söylediğinden ziyade Meclis’in ne dediği veya diyeceği önemlidir. Hükümetler bir şey söyler ama parlamentolar farklı kararlar alabilir. Ben 2003’te 58. Abdullah Gül hükümetinde kültür bakanıydım. 1 Mart tezkeresine karşıydım. Ret oyu verdim, oy gizli olmasına rağmen bunu ilan ettim. Bakanlar Kurulu’nda Sayın Gül’e tavrımın hükümet içinde sıkıntı yaratması halinde istifa edebileceğimi söyledim. Hatırlarsanız o zaman AK Parti’den 97 milletvekili ret oyu kullandı. Parti yönetimi, tezkerenin geçmesini ısrarla istemesine rağmen sonuç aksine çıktı. Biliyorsunuz, parti çok gayretler gösterdi.” şeklinde konuştu.
GÜLEN CEMAATİ İLE MÜCADELE HAKKINDA
AKP’nin “Paralel yapı” diye isimlendirdiği Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili olarak ise Çelik “Tabii CHP’nin eğilimini biz tayin edemeyiz. Ama tüm vesayetlere karşı duruş sergilenmesi gerektiği hususunda CHP ile anlaşabilmemiz mümkündür. Birisi Adıyaman şeyhini sever, birisi Fethullah Hoca’yı sever, birisi Cübbeli Ahmet Efendi’yi sever vs. Birisi de ateisttir, bu taraklarda bezi yoktur. İnsanlar birini sevme veya sevmeme konusunda özgürdür. Ne var ki, bu sevgilerini veya mensubiyetlerini bulundukları makama ve kararlarına karıştıramazlar. Düşünün ki AK Parti değil de CHP iktidardadır fakat bir müsteşar veya bir genel müdür veya bir emniyet müdürü, hiyerarşik yapı içinde kendisine gelen talimatlara göre değil de kendi cemaatinin, tarikatının, ideolojik grubun veya bağlı bulunduğu locanın talimatlarına göre hareket ediyor. Bu kabul edilebilir mi? Bir de şunu söyleyeyim; topyekûn birilerinin düşman ilan edilmesi, topyekûn bir cadı avına çıkılmasını da ben demokratik hukuk devletinde doğru bulmam.” dedi. Çelik geçmişte yaptığı “Gülen’in devleti ele geçirmeye çalıştığı iddialarına kargalar güler” açıklamasına ise “Ben o gün eldeki verilere dayanarak bunu söyledim.” ‘savunmasını’ yaptı.
Çelik son 3 yıldır bir cadı vaı yapılmadı mı şeklindeki soruya ise “Karşı tarafta yanlış yapan birileri vardır diye, o yanlışlara karşı tedbir alırken bizim de başka yanlışlar yapma gibi bir lüksümüz yok. Mesela PKK bir terör örgütüdür, şiddet de yapar, kurunun yanında yaşı da yakar. Ama devlet böyle bir şey yapamaz.” yanıtını verdi.
Cemaat operasyonlarında “kurunun yanında yaşın da yanabileceğini” savunan Çelik Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına ise “inandığını” söyledi.
Çelik “Ergenekon olayında olduğu gibi. Şimdi Balyoz davası için ben ilk gün söylediklerimin hâlâ arkasındayım. Efendim harp planı hazırlıyorduk, oyun oynuyorduk ama kişilerin adını vererek konuşuyordunuz. Ben Balyoz’un darbe eylem planı olduğuna o gün de inanıyordum, bugün de inanıyorum. Ama bu arada Balyoz davası yürütülürken kurunun yanında yaş da yandı. Burada yanlışlar var. Ama evet millete karşı bir oyun oynuyordunuz ve işin garip tarafı tarih 15 Mart 2003. Biliyorsunuz 59. hükümetin kurulduğu gündür Balyoz eylem planının karara bağlandığı gün. Efendim elektronik kayıtlar ne kadar doğru ne kadar yanlış ayrı bir olay. Benim vicdani kanaatim hâlâ aynı. Paralelle mücadeleye dönersek… Şimdi birisi suçludur da onun yanına 5 kişi ilave edilerek kurunun yanında yaş da yanıyorsa burada anormallik var demektir. Bu durumla ilgili çok iddia var. Hatta kendisi paralelcidir, alakasız bir adamı ‘paralelci’ diye ihbar ediyor. Mağduriyet söz konusu olunca da onlara aleyhte propaganda yapma şansı doğuyor tabii.” dedi.
ABDULLAH GÜL PARTİ KURAR MI?
AKP’nin eski ağır toplaından Çelik “Üç dönemlikler Abdullah Gül ile yeni bir parti kurma hazırlığında iddiaları var” sorusuna ise bir araştırma sonucu ile yanıt verdi.
Metropol’ün son araştırmasını açıklayan Çelik ” Yüzde 35 ve üstü vatandaş desteğine sahip olan Türkiye’de 3 lider var. Sayın Tayyip Erdoğan, Sayın Abdullah Gül ve Sayın Ahmet Davutoğlu. Türkiye’de ilk 3 sıradaki liderin bizim partimizden çıkmış olması AK Parti açısından iftihar vesilesidir. AK Parti’de lider vasfına sahip birçok insan bulabilirsiniz. Bu bizim zenginliğimizdir. Sayın Gül bu partinin kurucularındandır, AK Parti hükümetlerinin ilk başbakanıdır, sonra dışişleri bakanıdır, en son da 7 yıl şerefiyle cumhurbaşkanlığı yapmıştır. Sayın Gül’ün kamuoyunda da ciddi bir karşılığı var, bizim nezdimizde de çok büyük sevgi ve sempatisi var. Herkes kendini bir insana daha yakın ya da uzak hissedebilir. Herkesin farklı sempatileri olabilir. Sayın Gül’ün AK Parti’ye ya da Türkiye’nin siyasi istikrarına zarar verecek bir tutum içinde kesinlikle olmayacağına inanıyorum. Sayın Gül’ü seven, cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra da çeşitli vesilelerle görüşen biri olarak söylüyorum.” dedi.
Çelik sözlerini şöyle sürdürdü; “Sayın Abdullah Gül’e ‘Bizim size şurada ihtiyacımız var’ diye bir davette bulunursa, Abdullah Gül’ün ‘Ben yokum, kendimi emekliye ayırdım’ diyeceği kanaatinde değilim. Bunun dışında kalan tahmin ve dedikoduları Sayın Gül de partimiz de ciddiye almıyor. Ben Sayın Abdullah Gül gibi devletin her kademesinde bulunmuş bir tecrübe birikiminin verebileceği bir çok hizmet olduğunu düşünüyorum. Ama siyasetin içinde ama bir düşünce kuruluşunda ama bir uluslararası kuruluşta. Abdullah Bey o dinamizme sahiptir.”
Cansu Çamlıbel-Hürriyet