Dışişleri Bakanı Fidan Ahmed Şara ile yapılan zirvenin detaylarını anlattı

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, resmi temaslarda bulunmak üzere Suriye'nin başkenti Şam'ı ziyaret etti.
İkili ilişkiler ve bölgedeki güncel gelişmelerin ele alındığı görüşme, yaklaşık 3 saat sürdü.
Görüşmenin ardından Türk heyeti, Halk Sarayı'ndan ayrıldı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı televizyon programında açıklamalarda bulundu. Bakan Fidan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Geçtiğimiz hafta Ürdün'deydik. Orada Türkiye'nin çerçevesini önceden oluşturduğu DEAŞ'a karşı mücadele platformunun temelleri atıldı. Suriye bunun önemli bir ayağı. Bununla ilgili görüşmeler yaptık. Yeni mekanizmanın teknik özellikleri ve birtakım parametrelere baktık. Ardından Şam yönetimi ile YPG arasında varılan anlaşmanın üzerinden geçtik. Bununla beraber bölgesel güvenlik konularına da yakından baktık.
"PROVOKASYONLARA KARŞI TEDBİR ÖNEMLİ"
Daha önce de bu konuya ilişkin provokasyon uyarısı yapmıştık. Bu ilk veya son da olmayacak. Bu türden provokasyonlara karşı idari ve siyasi tedbirler önemli. Bu provokasyon Nusayri kesimin provoke edilmesine yönelik bir proje olduğunu görüyoruz. Eski rejim unsurlarının bir tuzakla hükümet birliklerine saldırması belirli miktarda askeri öldürmeleri ve akabinde ortaya çıkan sivil unsurların da iki taraftan karıştığı bir konu. Özellikle Nusayri ve Sünni hassasiyetinin bulunduğu bir yerde yakın tarihinde bazı acıları yaşamış bir toplumun yaraları bu kadar tazeyken provokasyona bu kadar açık bir yaranın olduğu ortada. Yeni yönetime telkinimiz Suriye Kürtlerinin haklarının verilmesi, bu hem Cumhurbaşkanımız hem de Türkiye için fevkalade önemli.
“OTONOMİ VEYA ÖZERKLİK ARAYIŞINA İLİŞKİN BİR TAVİZ OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUZ”
Anlaşma maddelerinin farklı yorumlanmasına ilişkin Fidan şöyle konuştu:
“Orada otonomi veya özerklik arayışına ilişkin bir taviz olduğunu düşünmüyoruz. Bu, çağdaş ve iyi bir şey de değil. Özellikle bizim coğrafyamızda hiç iyi bir şey değil. Birisini otonom ve ayrı yaptığınız zaman ona zaten farklı muamele ediyorsunuz. Ben şunu hiç anlayamamışımdır, belli siyasi çevrelerin yıllar içinde geliştirdiği belli bir dilin farkında olmadan Kürtleri azınlık yapmaya doğru itmeye çalışması, bunun kime ne menfaat getirdiğini ben hiçbir zaman için anlayamadım. Bu, o halka iyilik değil. Burada hiç kimsenin kendisini azınlık hissetmeden ama eşit imkanlardan istifade ederek daha büyük bir refahın özel bir parçası olduğunu hissetmesi. Bizim yaşadığımız coğrafyada bir yeri otonom ve ayrı yaptığınız zaman ona ayrı muamele edersiniz, geri kalan refahtan istifade etmez. Buna hiç gerek yok. Suriye büyük bir ülke. Ben böyle bir anlayışın olduğunu düşünmüyorum, Suriye’deki yönetimin de böyle bir anlayışı yok. Oradaki talebin de ben bu yönde olduğunu düşünmüyorum.
Son 15 yıldır Türkiye’deki demokratik ortamın meyvelerini verdiği alan olarak söylüyorum, bunu görmeyip hâlâ eski metotlarla, Soğuk Savaş dönemine devam eden bir yapının kendisini çoktan sorgulaması ve feshetmiş olması gerekirdi. Aslında 2013’te bu sürece girilmişti, oluyordu. Ama Suriye’deki birtakım fırsatları varmış gibi göstererek örgütü kandırdılar. Bunca yıl kaybedildi. O zaman aklını çelen bölgesel aktörlerin kimler olduğunu örgüt kendisi biliyor.
Olayın mücadeleye bakan yönünde Türkiye 10 sene öncesine nazaran katbekat ileride. Bu süreçte geliştirdiğimiz yeni teknolojiler, stratejiler, anlayışlar, perspektifler var. Bunları çok yoğun emeklerle ortaya koyduk. Sadece terörle mücadeleye değil aynı anda birden fazla savaşın hep içinde olduk.
Bugüne gelecek olursak, yapılan çağrıya kulak verilmeli ve tarihi bir fırsat olarak bunun görülmesi gerekiyor. Örgüt bunu kendisine zemin olarak alıp kendisini feshetme sürecini başlatmalı. Çünkü örgütün dışarıda liderlik görevini yürüten kadrolarının belli bir noktaya kadar talimat verme, yürütme imkanları vardı. Ama belli konuların kararını almak onlara düşmüyordu. Kurucu iradenin bu yönde talimat vermesi önemli.
"İMRALI ÇAĞRISINA KULAK VERİLMELİ"
İmralı'dan yapılan çağrıyla örgütün kurucu liderinin örgütün kendisini feshetmesi zamanının geldiğini ve geçtiğini söyledi. Yapılan çağrıya kulak verilmeli, tarihi bir fırsat olarak görülmesi gerekiyor. Örgüt bunu zemin olarak alıp kendini feshetme sürecini başlatmalı. Bu fırsat penceresini değerlendirirlerse, Türkiye ve bölge için açılım olur. Başkaları aklını çelerse kendi bilecekleri iş, biz her türlü senaryoya hazırız"