Deprem uzmanı beklentilerin tersi konuştu ama daha çok korkuttu

Deprem uzmanı beklentilerin tersi konuştu ama daha çok korkuttu
Prof. Dr. Osman Bektaş, beklenen İstanbul depremine ilişkin açıklamalarda bulundu. Olası depremin büyüklüğü ve en çok etkilenecek bölgeleri harita üzerinde paylaşan Bektaş, en büyük tehdidin batı-orta Marmara hattında olduğunu ifade etti ve 7’den küçük depremlerin daha olası olduğunu belirtti.

İstanbul’da beklenen büyük deprem hakkında kamuoyundaki tartışmalar devam ederken Jeoloji Mühendisi ve deprem uzmanı Prof. Dr. Osman Bektaş’tan çarpıcı açıklamalar geldi. Bektaş, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Marmara Denizi’ndeki Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın özelliklerini paylaştı ve özellikle fayın doğu ve batı kesimleri arasındaki farklı dinamiklere işaret etti.

osman.jpg

“DOĞU KESİMİNDE FAY TAM KİLİTLİ”

Marmara Denizi'nin altından geçen Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolu, yılda yaklaşık 20-25 milimetrelik bir hareket sergiliyor.” ifadelerini kullanan Bektaş, bu hareketin batı bölgesinde sürüklenme (creep) şeklinde geliştiğini iletti. Bektaş, doğu kesiminde ise fayın "tam kilitli" olduğunu vurgulayarak doğuda fayın hareket etmediğini ve bu durumun büyük bir deprem enerjisinin birikmesine yol açtığını kaydetti.

depreo.jpg

"DOĞU SEYREK AMA BÜYÜK DEPREMLER ÜRETİYOR"

Bektaş, Marmara’daki fayın farklı bölümlerinin farklı karakteristiklere sahip olduğunu aktardı ve “batı Marmara bölgesindeki fay segmentleri yaklaşık her birkaç on yılda bir 7’nin altında depremler üretirken doğu Marmara’daki kilitli segment ise 200-250 yıl arayla daha büyük ve yıkıcı depremler meydana getiriyor.” dedi. “Bu iki dinamik farklılık, Marmara fayının her noktasında aynı büyüklükte ve sıklıkta deprem üretmediğini gösteriyor” açıklamasında bulunan Bektaş, İstanbul için yapılan büyük felaket senaryolarının bu ayrım göz önüne alınmadan hazırlandığını iletti.

ist.jpg

TARİHSEL KIRILMALAR: 1912’DEN 1999’A KADAR ZİNCİRLEME ETKİ

Marmara Denizi çevresindeki tarihsel depremlere de işaret eden Osman Bektaş, 20. yüzyılda Marmara Fayı'nın batıdan doğuya doğru sırasıyla 1912, 1963, 1999 İzmit ve 1999 Düzce depremleriyle kırıldığını belirtti. Söz konusu depremlerin Kuzey Anadolu Fayı’nın segment segment kırıldığını ve enerjisini parça parça boşalttığını belirten Bektaş, bu kırılmaların ardından İstanbul’u tehdit eden fay segmentinin orta-batı Marmara'da yer aldığını kaydetti.

Bektaş, bu segmentin daha küçük ama daha sık depremlerle aktif olduğunu ve bu sebeple İstanbul için "büyük ama ani bir yıkım" beklentisinin bilimsel olarak yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

İSTANBUL İİÇİN OLASI TEHDİDİ AÇIKLADI

İstanbul'da yaşayan milyonlarca vatandaşın aklındaki en önemli soru, “Ne zaman ve ne büyüklükte bir deprem olacak?” sorusuyken bu soruya net bir yanıtı verilemeyeceğini ileten Bektaş, İstanbul’u tehdit eden olası depremin 7’den küçük büyüklükte olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu söyledi.

“İstanbul için esas tehdit, büyüklüğü 7’nin altında ama daha sık meydana gelen depremler olabilir. Bu tür depremler yapı kalitesi zayıf bölgelerde ciddi riskler oluşturabilir” açıklamasında bulunan Bektaş, büyük felaket senaryoları yerine bilinçli ve gerçekçi risk yönetimi politikalarının benimsenmesi gerektiğini kaydetti.

bektasss.jpeg

“HALK BİLGİLENDİRİLMELİ, YAPI STOKU GÜÇLENDİRİLMELİDİR”

Bektaş, açıklamasına Marmara’daki fay hatlarını gösteren bir harita da eklerken harita üzerinde doğu ve batı fay segmentlerinin farklı özellikleri net biçimde iletti. Söz konusu bilimsel verilerin, sadece akademik çevrelerde değil, kamuoyunda ve şehir planlamasında da dikkate alınması gerektiğine dikkat çeken Bektaş, “Afet yönetimi için bilimsel veriye dayalı kararlar alınmalı, halk bilgilendirilmeli ve yapı stoku güçlendirilmelidir” ifadelerini kullandı.

UZMANLARDAN NET UYARI: KORKU DEĞİL, HAZIRLIK ŞART

Deprem biliminin popülerleşmesiyle birlikte kamuoyunda sıklıkla yer bulan spekülatif açıklamalara karşı temkinli olunması gerektiğini vurgulayan Bektaş, sözlerini şu ifadelerle noktaladı:

“Depremler doğanın bir gerçeğidir. İstanbul gibi metropollerde önemli olan paniğe kapılmak değil, dayanıklı şehirler ve bilinçli toplumlar oluşturmaktır. Bilim ışığında hazırlanırsak, depremler felakete dönüşmez.”

Kaynak:Karar