İsmail Saymaz
CHP'li üç eski liderden Erdoğan'a dört ağır suçlama
saat 14:10 CHP'nin iki eski genel başkanı ve avukat Turgut Kazan suç duyurusu için adliyede.. |
Geçen cuma akşamı Avukat Turgut Kazan'ı aradığımda üç eski CHP genel başkanının Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında vereceği suç duyurusu dilekçesini yazmakla meşguldü. Erdoğan'ın 27 Ekim'de parti grup toplantısında, Kılıçdaroğlu'na yönelik linç görüntülerini izletmesinden ötürü çok endişeli olduğunu söyledi.
Diğer taraftan, Atatürk Kültür Merkezi'nin açılış töreninde alınan önlemler nedeniyle saatlerdir beklediği bir tanıdığıyla görüşemediği için kızgındı. Çünkü AKM çevresindeki sokaklar tutulmuş ve bariyer konmuştu.
Kazan, manzarayı anlattıktan sonra, "Her ihtimale karşı böyle özenli bir siyasetçinin videoyu göstermesi özensizlik midir?" diye sordu.
"Değildir" dedim.
Bana göre...
İşlenmiş bir suçu üstlenmektir.
İktidar sokağı kışkırttı
31 Mart'tan önceye dönelim.
HDP'lilerin büyükşehirlerde CHP'ye oy vereceği anlaşılınca iktidarın etekleri tutuştu.
Türk seçmeni etkilemek için CHP listelerinden 300 PKK'lının aday gösterileceği yazılarak, tek 'suçu' Kürt doğmak olan vatandaşlar hedef gösterildi. CHP belediyeleri kazanırsa su faturalarını DHKP/C'lilerin getireceği ve otoparkları PKK'lıların işleteceği bile söylendi.
Kürtlerin aklını çelmek için de Abdullah Öcalan'dan mektup getirildi, kardeşi Osman TRT'ye çıkarıldı.
İktidarın kara propagandası işe yaramadı.
Ankara ve İstanbul'u CHP kazandı.
Fakat bir kere sokak kışkırtıldı.
AK Parti'nin Osman Dayısı
Yukarıdan aşağıya ilmik ilmik örülen nefret iklimi, 22 Nisan 2019'da Çubuk'taki şehit cenazesinde 'meyvesini' verdi: Linççiler Kılıçdaroğlu'na saldırdı. CHP liderinin sığındığı ev Sivas'taki Madımak Oteli gibi yakılmak istendi.
Erdoğan, "geçmiş olsun" demedi.
Demediği gibi, "Geçmiş olsun" diye tweet atan bakanlar Külliye'den aranıp uyarıldı.
Faillerden Osman Sarıgün, AK Parti üyesi ve inek hırsızı çıktı.
Sarıgün bırakılınca AK Partililer elini öptü.
Sedat Peker'den her ay 10 bin dolar aldığı iddia edilen AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, inek hırsızı Sarıgün'ü arayarak 'milletimiz' adına geçmiş olsun dileklerini bildirdi. "Osman dayının partimizden ihraç talebi vicdanları yaralıyor" diye yazdı.
Bence de yaralıyor.
AK Parti'ye yaraşır bir milletvekili olabilirdi.
Çubuk'u üstlendiler
Erdoğan, 27 Ekim'de o görüntüleri izletirken, bir ses Kılıçdaroğlu'nun "art arda aldığı mağlubiyetlerden hiç ders çıkarmadığını ve vatandaşlara hakareti sürdürdüğünü" söylüyor.
Belli ki, iktidar Çubuk'u üstleniyor.
Linç eyleminin kendisi, görüntülerde bir ders gibi ifade ediliyor.
Kılıçdaroğlu, uğradığı saldırının mağduru değil, kışkırtıcısı olarak gösteriliyor.
Bir hukuk devletinde olması gereken, iktidarın muhalif lidere linçe kalkışanları hakim karşısına çıkarmasıdır. Biz ise inek hırsızı Osman'a 'Devlet Övünç Madalyası' takmadılar diye şükredeceğiz neredeyse.
Kuşkusuz, bu görüntülerden "Yarım kalan işi tamamlayalım" sonucunu çıkaranlar da olacaktır. Türkiye'de işlenmiş hiçbir siyasi saldırı yoktur ki, yukarıdan aşağıya örgütlenmiş bir nefretten kaynaklanmasın ve resmi hoşgörüden cesaret almasın.
Dört suçlama
Baktılar ki, Erdoğan özür dilemesi gerekirken, linci izletip alkışlatıyor.
Baktılar ki endişelenmesi beklenen iktidar açıkça kışkırtıyor.
Baktılar ki devlet suç örgütüne dönüştürülmek isteniyor.
CHP eski genel başkanları Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın, Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunmaya karar verdi.
Dilekçede şu dört suçlama yöneltiliyor:
Siyasi hakların engellenmesi.
Suçu ve suçluyu övme.
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik.
Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs.
'Demokrasiyi ortadan kaldırmak için'
Üç eski genel başkana göre bu görüntülerle linç bir hesap sorma olarak kabul ediliyor ve yinelenmesine kapı aralanıyor. Saldırganların demokrasiyi ve anayasal düzeni ortadan kaldırmak için Kılıçdaroğlu'nu öldürmek istedikleri savunuluyor.
Videonun gösterilmesinin özensizlik değil, bilinçli bir tercih ve talimat niteliğinde olduğu vurgulanıyor. Şayet birileri bu videoyu talimat sayarsa yeni bir linç girişiminin anayasal düzene kastedeceği ifade ediliyor.
Cumhurbaşkanı için suç duyurusunda bulunulabileceği belirtilerek, savcılığın fezleke hazırlayıp TBMM'ye göndermesi talep ediliyor.
Savcılık fezleke hazırlar mı?
Hiç sanmıyorum.
Ancak Altan Öymen, Murat Karayalçın ve Turgut Kazan bugün İstanbul Adliyesi'ne gidip Anayasa'nın 36. maddesine göre hak arama hürriyetini kullanacaklar.
Neyse ki..
Kağıt üzerinde de olsa böyle bir hürriyet var hâlâ.
Halkın yüzde 81'i 'Çocuğumu cemaat yurduna göndermem' diyor
MetroPoll, ekim araştırmasını tamamlandı. Araştırmada iki kritik konuya yer verildi.
İlki, TÜGVA tartışmasıyla yeniden alevlenen tarikat ve cemaat yurtları meselesi.
Katılımcılara "Devletin üniversite öğrencileri için yeteri kadar yurt açtığını düşünüyor musunuz?" sorusu yöneltildi. Yüzde 62.9'u "Düşünmüyorum" dedi, yüzde 27.3'ü "Düşünüyorum" diye yanıtladı.
"Cemaat ve tarikatların öğrenci yurdu işletmesini doğru buluyor musunuz" diye soruldu.
Yüzde 80.4'ü doğru bulmadığını vurgularken, yüzde 12.6'sı aksi yönde görüş bildirdi. AK Partililerin yüzde 67.3'ü ve MHP'lierin yüzde 87.4'i doğru bulmadıklarını kaydetti.
"Çocuğunuzu cemaat ve tarikatların öğrenci yurtlarına verir misiniz?" diye soruldu.
Yüzde 81.5'i "Asla vermem" dedi.
Yüzde 7.2'si "Veririm" diye yanıt verdi.
Yüzde 6.9'u "Çaresizsem veririm" şeklinde konuştu.
AK Partililerin yüzde 71.1'i ve MHP'lilerin yüzde 84.4'ü asla vermeyeceklerini ifade etti.
Araştırmadaki ikinci kritik başlık da Kürt sorunuydu.
Katılımcılara "Sizce Türkiye'de Kürt sorunu var mı?" diye soruldu.
Yüzde 49.6'sı "Var" derken, yüzde 45.8'i "Yok" diye yanıtladı.
AK Partililerin yüzde 28.2'si, CHP'lilerin yüzde 63.1'i, İyi Partililerin yüzde 45.9'u ve MHP'lilerin yüzde 25'i Kürt sorununun var olduğunu söyledi.
"Kürt sorununun çözümünde muhatap hangisi olmalıdır" diye soruldu.
Yüzde 61.2'si "Meclis ve HDP" diye yanıt verirken, yüzde 6.8'i Öcalan ve PKK'yı işaret etti.
HDP'lilerin yüzde 91.5'i çözümün mecliste olduğunu kaydetti.
Yalnızca yüzde 6.5'i "Öcalan ve PKK" dedi.