CHP'li Torun: İçişleri Bakanlığı CHP’li belediyeler için özel bir birim kurdu
CHP Genel Merkezi tarafından oluşturulan ve Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun’un başkanlık ettiği, Tunceli Milletvekili Polat Şaroğlu, Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, Bilecik milletvekili Yaşar Tüzün ve Antalya milletvekili Cavit Arı’ın yer aldığı Yerel yönetimler komisyonu Tunceli'ye geldi.
CHP’li belediyelerde incelemelerde bulunmak, sorunların tespit etmek ve halk ile görüşmek üzere geldikleri Tunceli’de basın toplantısı düzenlediler.
Düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulunan Torun, hükümetin CHP’li belediyelerin hizmetlerini engellemek için hür türlü zorluğu çıkardığını, CHP’li belediyelerin denetlenmesi ve soruşturulması için İçişleri Bakanlığı bünyesinde özel bir birim oluşturulduğunu öne sürdü.
İçişleri Bakanlığında CHP’li belediyeleri denetlemek için bir birim kuruldu
İçişleri Bakanlığı bünyesinde CHP’li belediyelerin denetlenmesi ve çalışmalarının engellenmesi için özel bir birim kurulduğunu öne süren Torun, “Bugün Türkiye nüfusunun yüzde 50,8'ini CHP'li belediyeler yönetiyor. Ekonomik büyüklük olarak yüzde 67'deyiz, turizm bölgelerinde yüzde 90'lardayız. Bu iktidar 31 Mart'ın acısını hala sindiremedi, hala 'acaba ne yaparım da ben bu CHP'li belediyeleri çalıştırmam, onların üstünde baskı kurarım' bunun çabası içerisinde.
HDP'lileri kayyumla aldı bizi de bir şekilde olmadık suçlar uydurarak açığa almaya çalışıyor. Bir şekilde bütün belediyelerimize müfettişler göndererek, denetim değil 'gidin ne olursa olsun bir suç bulun, bana bir dosya getirin' diye çaba içerisinde.
Biz biliyoruz. İçişleri Bakanlığı'nda bir birim kuruldu ve sadece bizim belediyelerimiz için 'gidin bulun, bulamazsanız sizi cezalandırırım' diyerek bu yapı harıl harıl çalışıyor.
Bu milli irade gaspıdır, milli iradeye saygısızlıktır. Müfettişini gönderdi, görevden almaya çalıştı her türlü baskıyı kurdu, şimdi de belediyelerimizin hakkı olan kaynaklarını vermiyor. Belediyeler Birliği, belediyelerin bütçesi ile oluşmuş ama maalesef yandaşa, Çevre Şehircilik Bakanlığı yandaşa, diğer bakanlıklar yandaşa. CHP'li ve diğer belediyeleri bu vatandaş seçmedi mi? O belediyelerin sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımız vergi vermiyor mu?” dedi.
'Eğer biraz vicdan sahibiysen insanlara bu kadar eziyet etme'
Torun konuşmasını şu şekilde sonlandırdı:
"Şu anda belediyelerimiz yurtdışından oldukça uygun krediler buldu, 20 milyar lira, ama sarayda bekliyor. Tek bir imzaya ihtiyacı var. Sonra saraydakiler ‘biz ayrıştırmıyoruz bunlar hizmet veremiyor’. Belediyelerimizle bu ülkeyi devleti yarıştırmaya çalışıyorlar, algı yaratmaya çalışıyorlar. Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyemiz, İstanbul Finans Merkezi’nin altından geçen metro hattı için kredi buldu her şey hazır, 8 aydır bir imza bekliyor. Muğla Belediyemiz çevre sorununu çözecek bir imza bekliyor. Antalya, Mersin, birçok belediyemiz şu anda vatandaşımızın sorunlarını çözmek için en uygun koşullarda kredi bulmuş, yatırım yapacak ama diyor ki ‘Hayır ben seni çalıştırmam, sana vatandaşa hizmet ettirmem’. Erdoğan, ne yaparsan yap başaramayacaksın. Gidiyorsun, panik içindesin ve bu ülkeyi yönetemiyorsun. Bari gider ayak bu kadar zarar verme eğer biraz vicdan sahibi isen bu insanlara bu kadar eziyet etme, bu kaynakları bu kadar heba etme. Tunceli’den sesleniyoruz; bu bölgeyi 20 yıldır ötekileştirdiniz, yatırım yapmadınız ama geliyor gelmekte olan. İktidarımızda bu adaleti sağlayacağız; kısa çöp uzun çöpten hakkını alacak. Bu ülkede barışı, refahı hep beraber kuracağız.”
'Askerimizi itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar'
CHP’li Torun, halktv.com.tr'nin gündeme taşıdığı AKP Tunceli İl Başkanı Sercan Özaydın’ın Jandarma Karakolunda askeri tören ile karşılanması ve korucular ile toplantı yapmasına da tepki göstererek onurlu Cumhuriyet Savcıları'nın bu konuda harekete geçmesini beklediklerini belirtti.
AKP İl Başkanı'nın askeri itibarsızlaştırmaya çalıştığını , korucuları bölmeye çalıştığını belirterek şunları söyledi; "Askerimizi ve silahlı kuvvetlerimizi bir şekilde itibarsızlaştırmaya çalışan, korucuyu da bölen, siyasetin dışında her şeyi yapan bir il başkanı. İşte tek adam devleti olursa, parti devleti kurmaya çalışırlarsa, Tunceli’deki versiyonu da bu olur.
İl başkanının görevleri bellidir. Bu görevlerinin dışında burayı yönetmeye kalkarsa, bürokrasiyi, silahlı kuvvetlerini, güvenlik güçlerini yönetmeye kalkarsa bu işin içinden çıkılmaz. Bu devlette de maalesef liyakat olmaz. Gerçekten merak ediyorum o komutan görevden alındı, görev yeri değiştirildi ama il başkanı ile ilgili hiçbir işlem yapıldı mı?
Suçişleri bakanı, her konuya bir lafı olan bakan acaba bu konuda bir şey söyledi mi ya da bir karar aldı mı, bir uygulamada bulundu mu?
Biz onun ne yapıda ne karakterde olduğunu biliyoruz. Ama az kaldı önümüzdeki dönemlerde bunların değerlendirmeleri yapılacak. Bu ülkenin hukuk devleti olduğu, demokrasinin olduğu, özgürlüklerin olduğu bir ülke olarak bunun inşasında hep beraber yer alacağız."
Devletin saygınlığı için Cumhuriyet Savcıları'nı göreve davet ediyorum
"Burası parti devleti mi, muz cumhuriyeti mi?" diyen Torun sözlerine şöyle devam etti, "Az önce konuşmamda da belirttim. Balık baştan kokar. Bunlara bu cesarete veren kim? Bu kadar cüretkar yapan kim? Bir siyasi tutup da devletin silahlı kuvvetlerini yönetmesi, korucularını yönetmesi, korucular ile Whatsapp üzerinden grup kurması, müdahale etmesi kabul edilebilir bir şey mi? Burası parti devleti mi, burası Patagonya mı, Burası Muz cumhuriyeti mi?
Ama ülkeyi öyle bir itibarsızlaştırdılar ki öyle bir siyasallaştırdılar ki... Şahsın devleti haline getirdiler. Devlete yeniden saygınlığını kazandıracağız. Birinci sınıf demokrasiye kazandıracağız, adaleti üstün kılacağız. Özgürlük alanlarını genişleteceğiz. Ben devletin onurlu savcılarının, devletin savcısının, Cumhuriyetin Savcısı'nın bu işe mutlaka el atması gerektiğini, el atacağını düşünüyorum. Bu ülkede saygın, hukukun üstünlüğünü benimseyen, vatandaşın hakkını koruyan elbette ki savcılar var ben onları göreve davet ediyorum.”
Torun, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 2002'den beri paketler açıkladığını söyleyip son sosyal konut projesini hatırlattı ve kazananların da mağdur olanların da hep aynı kaldığını ifade etti.
'Ev parası öder gibi kira ödemeye başladık'
"Bu ülkenin kaynaklarını sarayın etrafındaki bir avuç insana verirken halk çözüm bekliyor" diyen Torun, vatandaşın ekonomik olarak ve her türlü hizmete ulaşmakta zorluk yaşadığını vurgulayarak "3 ay önce millete 0.99 faizle konut kredisi müjdesi vermişti. O günden bugüne ev fiyatları arttı. 1 milyon liralık ev için ödeme neredeyse 15 bin liraya dayandı. Bizi kira öder gibi ev sahibi yapacaktı ama ev parası öder gibi kira ödemeye başladık. Bugüne kadar aldıkları hiçbir karar halk nezdinde bir iyileşmeye neden olmadı" dedi.
KPSS sınavlarındaki iddiaları da hatırlatan Torun, "tuz koktu artık" dedi ve bu durumun sorumlusunun iktidar olduğu söyleyerek ÖSYM Başkanı'nı görevden almanın 'tahkikat başlattım' demenin çözüm olmadığını ifade etti.
'Yeni doğan çocuk bile vergi veriyor'
Torun açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Bu liyakatsizliği ortaya koyan, insanımı mağdur eden, sözlü sınavlarda ayrımcılık yapan da bu yapı. Balık baştan kokar; baştaki her türlü adaletsizliği usulsüzlüğü yaparsa onun altındakiler de her türlü usulsüzlüğü adaletsizliği yapmaya çalışır. Bunun da mutlaka takipçisi olacağız. Bu ülkede sözlü sınavları da kaldıracağız, KPSS de şeffaf, açık, hiç kimsenin ayrışmadığı, hakkaniyet ölçüsünde bir sınav olacak.
Erdoğan her toplantısında bütçe disiplininden, mali tedbirlerden söz eder. Bir de ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ dedi. Şu anda ne faiz ne enflasyon düştü ne de ekonomide satın alma gücü arttı. Her gün faiz ödüyoruz. Özellikle kur korumalı mevduatın şu ana kadar bize maliyeti 40 milyar lira. Bu ülkenin kaynakları önemli ölçüde faize gitti. Bizler üretiyoruz, içtiğimiz sudan yediğimiz ekmeğe kadar vergi veriyoruz. Doğan çocuk bile vergi veriyor bu ülkede. Bizim vergilerimiz yatırıma değil sorunların çözümüne değil tefeciye, faize gidiyor. Vatandaş çaresizlik içinde inim inim inliyor. Bu yılın ilk döneminde 21 milyar dolar cari açık verdik. Ülkenin nasıl kötü yönetildiğinin, iktidarın bizim kaynaklarımızı çarçur ettiğinin de bu göstergesidir. Artık kamyonun freni patladı, yokuş aşağı gidiyor, direksiyonu çıktı ama onların umurunda değil. Onlar hala bir avuç yandaşını zengin etmenin bu ülkede kalan kaynakları bir şekilde sömürmenin peşinde."
'Suça bulaşmadığı bir iş yok'
Devlet yönetmenin ciddi bir iş olduğunu ve devletin de bir omurga olduğunu söyleyen Torun, iktidarın bu omurgayı da bırakmadığını belirtti. Atanan bakanlara da değinen Torun, "Birisi iş güvenliğimizi sağlaması gerekirken iş güvenliğimizi tehdit ediyor. Her gün suça bulaşmadığı bir iş yok. Maliye bakanı da ekonomimizi düzeltmesi gerekirken maalesef her gün gözünü kırpıp bizimle alay ediyor" diyerek doların da faizin de düşmediğini ancak ülkenin borcunun arttığını vurguladı.
'Herkesi fişlemişsin'
Bürokratların da siyaset yapmaya başladığını ve Merkez Bankası'nın iş insanlarını tehdit eder hale geldiğini söyleyerek geçenlerde de Kavcıoğlu'nun kredi ile döviz alan iş insanların listesinin ellerinde olduğuna dair söylemini hatırlattı. Torun, "Herkesi fişlemişsin. Vatandaşın dövizini takip edeceğine başkanı olduğu Merkez Bankası önce 128 milyarın hesabını versin. Vatandaşın dövizinin peşine düşmesin. Aralık ayında bir gece dolar 18 liraya çıktı birileri o gece 18 liradan dolar sattı ertesi gün düştü kim kazandı belli değil bunun hesabını veremeyenler şimdi tehdit diline, korkutmaya başladı. Bu millet ülkenin kaynaklarının nasıl çarçur edildiğinin ve mağdur edildiğinin farkında" dedi.