CHP'den Sözleşmeli Personel Teklifi
Kanun teklifi, TBMM Başkanlığı'na sunuldu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu ve Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Başkanlığı’na “5393-657/4B-4924 Sözleşmeli Personelin Kadroya Geçilmesi İçin Kanun Teklifi” verdi.
Başkanlığa verilen kanun teklifinin gerekçesinde, “Belediyelerde, bakanlıklarda ve bakanlıklara bağlı kuruluşlarda norm kadro karşılığı, istisnasız ’tam zamanlı’ olarak çalışan, mimar, mühendis, avukat, hemşire, programcı, çözümleyici, tekniker, teknisyen ve daha birçok üniversite bölümünden mezun olmuş meslek mensubundan oluşan, alanlarında uzman olan ’Sözleşmeli Personel’ler kadro beklemektedir” denilirken şöyle devam edildi:
“Özellikle mahalli idare sözleşmelileri başta olmak üzere, iş güvencesi siyasi etkileşimlere karşı son derece korumasız durumda bulunmaktadır. Belediye sözleşmelileri, belediye meclisinin kararları ile işe başlayan, ücretleri belirlenen ve işlerine son verilen çalışanlardır. Bir sözleşmeli belediye personeli, zamanla başkanlık değişimlerinde, sürekli acaba korkusu ile yaşamakta ve hak etmediği davranışlara maruz kalabilmektedir. Hatta bazı belediyelerde yeni yönetim tarafından sözleşmeler yenilenmemektedir. Bu sebeple bazı sözleşmeli personel, sözleşmeleri yenilenmemeleri sebebiyle işe iade davaları açmış bulunmaktadır. Bu kişilerin, bakmakla yükümlü bir ailesi olduğu düşünüldüğünde yaşanan sosyal travmanın telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağı açıktır.
Tüm sözleşmeli personel, statüsü gereği memur haklarına sahip olmasa bile memur olarak görüldüğü için, büyük sorumluluklar gerektiren milyonlarca liralık ihalelerin hazırlayıcısı, komisyon yetkilisi ve uygulayıcısı olduğu halde, hiçbir hukuki güvencesi yoktur. Önemli sorunlardan biri, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49.maddesine ve 657 Sayılı Devlet Memurları Kanun’unun 4B maddesine göre çalışan sözleşmeli personelin, görevde yükselememesidir. Yıllarca aynı görevi yapsa bile kademe atlama, bulunduğu yerde yönetici konumuna gelme şansı hiç yoktur. Sözleşmeli personel, sorumluluk verilen ve fakat yetki verilmeyen çalışanlardır.
Diğer önemli sorunlardan biri ise sözleşmeli personelin tayin hakkının bulunmamasıdır. Ailelerinden, eşlerinden ve çocuklarından ayrı yaşamak zorunda kalan sözleşmeli personel, kadroya alınmayı istemektedir. Geçmiş dönemdeki sözleşmeli personel, 2011 ve 2013 yıllarında kadro hakkından yararlanmış olup aileleri ile birlikte büyük mutluluk yaşamıştır.
Bu husus da Sosyal Devlet; ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren ve teminat altına alan, kişi ve toplum arasında denge kuran, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, özel teşebbüsün güvenlik ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayan, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için sosyal, iktisadî ve malî tedbirler alarak çalışanları koruyan, işsizliği önleyici ve millî gelirin adalete uygun biçimde dağılmasını sağlayıcı tedbirler alan adaletli bir hukuk düzeni kuran ve bunu devam ettirmeye kendini yükümlü sayan, hukuka bağlı kararlılık içinde ve gerçekçi bir özgürlük rejimini uygulayan devlet demektir. Sosyal hukuk devleti, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Çağdaş devlet anlayışı, sosyal hukuk devletinin, tüm kurumlarıyla Anayasa’nın sözüne ve ruhuna uygun biçimde kurulmasını gerekli kılar. Hukuk devletinin amaç edindiği kişinin korunması, toplumda sosyal güvenliğin ve sosyal adaletin sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir.”
Anayasa’nın eşitlik ilkesine atıf yapılan gerekçede, “ 25 Haziran 2013’ ten sonra işe başlayan ve bu haktan yararlanamayan, yaklaşık sayıları 40 bine yakın olan tüm sözleşmeli personel de kurum ayrımı yapılmadan, bu haktan yararlanmamaları hususunda, Anayasa hükümleri ile İnsan Haklarına ve Çalışan Haklarına dair taraf olduğumuz uluslararası sözleşme hükümleri ve İş Hukuk hükümleri”ne aykırı olduğu da ifade edildi.
Anka