CHP'den 'Kanal İstanbul güzergahındaki mülkiyet değişiklikleri' için araştırma önergesi
Özel'in verdiği önerge şöyle:
Nisan 2011’de Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “çılgın proje” olarak adlandırdığı Kanal İstanbul Projesi için, “Başlattığımız projemizde, İstanbul artık içinden iki deniz geçen bir şehre dönüşüyor. Bu projeyle beraber iki yarımada bir ada oluşuyor. Yüzyılın en büyük projelerinden biri için bugün kolları sıvıyoruz” ifadelerini kullanmıştır.
Açıklandığı günden bugüne kadar tartışmaların odağında olan Kanal İstanbul Projesi için TMMOB tarafından hazırlanan raporlarda, projenin yaratacağı sıkıntılar dile getirilmiş, bilimsel olarak riskler sıralanmıştır. Bu raporlara göre yapılaşma yasağı bulunan ve 70 tür canlıya yuva olan sulak alanlar, akarsular, dereler ile Terkos Gölü projeden etkileneceği, Karadeniz’deki tuzluluk değerinin artması nedeniyle Trakya’ya kadar tatlı suların beslediği tarım alanları ve karasal ekosistemin bozulacağı, heyelan riskinin artacağı, 20 bin futbol sahası büyüklüğünde ormanın yok olacağı, Sazlıdere Barajı’nın tümüyle yok olacağı başta olmak üzere geri dönüşü neredeyse imkansız ekolojik hasarlar bırakacağı ifade edilmektedir.
Karaburun-Küçükçekmece hattında 26 bin hektar alana inşa edilmesi öngörülen Kanal İstanbul güzergahında, Kanal İstanbul Projesi’nin açıklandığı Nisan 2011’den bu yana büyük ölçekte mülkiyet değişiklikleri yaşanmıştır. Güzergah henüz kamuoyuna açıklanmadan dahi çok sayıda mülkiyet değişikliği yapıldığı belirtilmektedir.
Bu değişikliklerle bazı şirket ve gerçek kişilerin rant elde etmesinin amaçlandığı ifade edilmektedir. Kanal İstanbul Projesi’ne ilişkin ÇED Raporu’na yansıyan bilgilere göre proje sahasının yüzde 52’sinin tarım arazisi olduğu, 458 hektarın orman, 503 hektarın mera, 743 hektarın göl, 559 hektarın kumul, 445 hektarın fundalık, 447 hektarın ise çayırlardan oluştuğu, projeden etkilenecek 8 bin 300 parselden 5 bin 908’inin ise özel mülkiyet olduğu ifade edilmektedir.
İlgili güzergahta Katar Emiri’nin annesinin arazi satın aldığının kamuoyuna yansımasının ardından Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kanal İstanbul’la ilgili bir defa çok çirkin olan şey şu; Katar Emiri’nin annesinin gelip buradan yer alması vesaire… Yani bunu George, Hans vesaire gelip almaya kalksa herhalde kimsenin sesi çıkmaz. Katar emirinin annesi böyle bir alım yaptığı zaman niye rahatsız oluyorlar” ifadesini kullanmıştır.
Kanal İstanbul güzergahında fiyatların olağanüstü bir şekilde arttığı, Kuvet vatandaşı iş insanı Wael N.Y. Alnusef’in 53 dönüm, Suudi iş insanı Sulaiman Al Muhaidib’in de 9,5 dönüm arazi aldığı özellikle Ortadoğu ülkelerinden iş insanlarının bu güzergahta yoğun arazi alımına başladığı ifade edilmektedir.
Bilimsel olarak büyük riskleri bulunan, İstanbul gibi dünyanın en gözde kentlerinden birinde geri dönülmez hasarlar bırakacağı ortada olan Kanal İstanbul Projesi güzergahında mülkiyet değişikliklerinin araştırılması gerekmektedir. Bu mülkiyet değişiklikleri araştırıldığında, İstanbul ve ülkemiz başta olmak üzere bölge için ciddi felaketlere neden olacak Kanal İstanbul Projesi’nin inşası için hangi çevrelerin ısrarcı olduğu ve bu proje nedeniyle kimlerin rant elde ettiği de açığa çıkacaktır.
Kanal İstanbul güzergahında Nisan 2011’den bugüne kadar yapılan mülkiyet değişikliklerinin incelenmesi, bu değişiklikler nedeniyle sağlanan maddi çıkarların tespit edilmesi, bölgede arazi satın alan kişilerin ortaya çıkarılması, bilimsel raporlara da yansıdığı biçimiyle projenin ekosistem, tarım alanları, deprem riski ve canlı yaşamı başta olmak üzere yaratacağı tahribatların Anayasanın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105.maddeleri göre Meclis Araştırma Komisyonu kurulmasını arz ve teklif ederim.