CHP'den 'cezaevi' önergesi
CHP Denizli Milletvekili ve İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, cezaevlerinde yaşanan sağlığa erişim engelleri, sağlık ve yaşam hakkı ihlallerine karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla Meclis’te komisyon kurulması için araştırma önergesi hazırladı.
'Türkiye'deki ceza infaz kurumları kapasitesinin üstüne çıkıyor'
Karaca ve CHP’li diğer milletvekillerinin imzasıyla TBMM’ye sunulan önergede şunlar kaydedildi:
“Koronavirüs pandemisi ile birlikte cezaevlerinin kapasitesi konusu ciddi anlamda gündeme gelmiş, yapılan infaz düzenlemeleri ile ceza infaz kurumlarında (CİK) oluşabilecek sağlık hakkı ihlallerinin önüne geçilebilmesi amaçlanmıştır. Buna rağmen Avrupa Konseyi'nin raporlarına yansıyacak seviyede kalabalık olan Türkiye'deki ceza infaz kurumları, gün geçtikçe kapasitelerinin daha çok üstüne çıkmakta ve dolayısıyla tutuklu/hükümlülerin sağlık ve ciddi durumlarda yaşam haklarının ihlaline yol açabilmektedir.
Sağlık hizmetlerinin ücretsiz sağlanması ve yasal statüleri fark etmeksizin herkese bu hizmetin ayrımcılık yapmadan sunulması gerekmektedir. Yaşam hakkı, en temel haktır. Sağlık hakkı ise yaşam hakkına bağlı olan en önemli haklardandır.
'Yeterli doktor olmaması kalıcı hasarlara yol açabiliyor'
CİK'lerde yeterli sayıda doktor/sağlık personeli bulunmaması, sağlık sorunlarının teşhis ve tedavisinde gecikmelerin kalıcı hasarlara yol açabilmesi, sağlık sorunları yaşayan hükümlü veya tutukluların sağlığa erişini engelleriyle karşılaşması, hastane sevklerinde yaşanan zorluklar, geciken randevular, kelepçeli muayene konusundaki uygulamalar, bir cezaevinden bir başka cezaevine değişen bazı tedbirler, farklı ceza ve tevkif evlerinden ulaşan mektuplarda gündeme getirilmektedir. İdarenin keyfiyetine bağlı bazı düzenlemelerin hak ihlallerine sebep olduğunu belirten hapishanedeki tutuklu/hükümlüler, sorunlarının kamuoyu gündemine getirilmesini, heyetlerin yerinde inceleme yapmasını, TBMM çatısı altında komisyon oluşturularak hak ihlallerinin araştırılmasını talep etmektedirler.
Tedavi ve sağlık hakkı, hapishanelerde tutuklu/hükümlüleri de kapsayacak şekilde, 2015 tarihli Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları (Nelson Mandela Kuralları), 1982 tarihli ‘BM Tıbbi Etik İlkeler’, 1988 tarihli ‘BM Herhangi Biçimde Alıkonulan veya Hapsedilen Kişilerin Korunması için İlkeler Manzumesi’, 1990 tarihli ‘Mahpusların Islahı için Temel İlkeler’ ve 1990 tarihli ‘Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Çocukların Korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler Kuralları’ ile güvence altına alınmıştır. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Avrupa Cezaevi Kuralları hakkında (2006) 2 No'lu Tavsiye Kararı'nın 40 maddesinde tutuklu/hükümlülerin, yasal statülerine bakılmaksızın kapatılmamış kişilerle eşit standartta sağlık hakkına erişim imkanının sağlanmasının gerekliliğinden bahsetmiştir.
'Tahliye talepleri hak temelli yaklaşımla değerlendirilmeli'
Lozan üniversitesi tarafından Avrupa Konseyi için yürütülen SPACE 1 projesi kapsamında hazırlanan Annual Penal Statistics on Prison Populations for 2020 ismi ile 08.04.2021 günü yayınlanan rapordaki istatistiklere göre; Türkiye'nin genel cezaevi kapasitesi 233 bin 194 kişi olup, cezaevinde bulunan kişi sayısı 297 bin 19'dur. Kişi sayısı olarak Rusya'nın ardından ikinci sırada olan Türkiye, cezaevinde bulunan kişi sayısının nüfusa oranında ise ilk sıradadır. Pandemi dönemi ile birlikte cezaevlerinin kalabalığı, hijyen önlemleri, dengeli ve yeterli beslenme, destekleyici vitamin benzeri takviyeler ve bağışıklığın güçlendirilmesi gibi konular tekrar gündeme gelmiştir. Her ne kadar infaz düzenlemesi ile birlikte kişi sayısının azaltılması amaçlansa da koronavirüsün yayılmasının önüne geçmemiş ve cezaevlerinde buna bağlı ölümler yaşanmıştır. Ayrıca psikolojik tedavilerin yetersizliği veya psikolojik olarak rahatsız olan birinin tespiti açısından da gerekli önlemler alınmadığı için intihar vakaları 2021 yılında da yaşanmaya devam etmiştir. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin verilerine göre; 2021 yılı içerisinde CİK'te bulunan tutuklu ve hükümlülerin 11’i intihar, 20'si sağlık sebepleri nedeniyle hayatını kaybederken 4'ünün yaşam hakkı ihlali ise ‘şüpheli veya bilinmeyen sebepler’ olarak kayda geçmiştir. İnsan Hakları Derneği'nin 01.04.2021 tarihli açıklamasına göre; yaklaşık 300 bin tutuklu hükümlüden, 604'ü ağır olmak üzere bin 605'inin sağlık sorunu vardır. Geri dönüşü olmayan hasarlar yaşayan hasta tutukluların ve yakınlarının tahliye taleplerinin hak temelli yaklaşımlarla değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan sebepler ile sağlık hakkı ihlalleri başta olmak üzere yaşam hakkı ihlallerinin önlenmesi doğrultusunda; sağlık sorunlarının tespiti ve tedavilerin hızla uygulanabilmesi için cezaevlerinde alınacak önlemlerin belirlenebilmesi, fizyolojik/psikolojik rahatsızlıkları olduğu gerekçesiyle tahliye taleplerinin değerlendirilebilmesi için kişilerin hastalık teşhisinin yapılabilmesi, hastalığı olanların gerekli tedaviyi alması, intihara meyilli olduğu tespit edilenlere yapılması gerekenlerin tespit edilebilmesi, bulaşıcı hastalıkların cezaevlerinde yayılmasının ve sağlığı tehdit etmesinin önüne geçilebilmesi amacıyla hijyen, beslenme, havalandırma, ısınma vb. sorun alanlarının her cezaevi için ayrı ayrı tespitinin yapılarak alınabilecek önlemlerin belirlenebilmesi ve bu doğrultuda ceza infaz kurumları başta olmak üzere kurumların kapasitelerinin artırılması için gerekli çalışmaların yapılması; temelde hükümlü ve tutukluların sağlık hakkına erişimlerinin sağlanması ve yaşam haklarının ihlal edilmemesi için gerekli çalışmaların yapılması ve bu konularda gerekli olan mevzuat değişikliklerinin yapılması amacıyla Anayasa'nın 98., TBMM İçtüzüğü’nün104. ve 105. maddelerine göre Meclis araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.”