Bilim Kurulu üyesinden zorunlu aşı önerisi

Bilim Kurulu üyesinden zorunlu aşı önerisi
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz’a göre vaka ve ölüm oranlarının azalması için bazı meslek gruplarına ‘aşı zorunluluğu’ getirilmeli, kalan nüfus ise etkin aşı kampanyaları ile ikna edilmeli.

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz’a göre vaka ve ölüm oranlarının azalması için bazı meslek gruplarına ‘aşı zorunluluğu’ getirilmeli, kalan nüfus ise etkin aşı kampanyaları ile ikna edilmeli.

Aşı zorunluluğu getirilmesi gereken grupları; toplumda hastalığı yayma potansiyeli bulunan sağlık çalışanları, öğretmenler, üniversite öğrencileri olarak açıklayan Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, “Türkiye’de hala günlük ölüm oranları çok yüksek seyrediyor. Ölümleri azaltmak istiyorsak aşılamayı artırmalıyız. Bunu da bazı meslek gruplarına aşı zorunluluğu getirerek, geride kalan bazı grupların da ikna edilerek yapılması gerekiyor. Mesela sağlıkçı, öğretmen, öğrenci gibi toplumla iç içe olan gruplara zorunlu aşı uygulaması getirilmeli” dedi.

‘Gebelere özel aşı kampanyası yapılmalı, ev ev gezilmeli’

Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, geride kalan ve ‘aşı tereddüdü’ yaşayan grupların da ikna edilmesinin önemine dikkat çekerek, özellikle son dönemde ‘anne ölümlerinin’ pandemiyle bağlı olarak artmasına değindi.

Duvar'dan Müzeyyen Yüce'nin haberine göre, Türkiye’de gebe kadınların büyük çoğunluğunun ‘bir şey olur mu’ kaygısıyla aşı olmadığına vurgu yapan Yavuz, gebelerin ikna edilmesi hususunda özel aşı kampanyaları yapılması gerekliliğini şu şekilde anlattı:

“Türkiye’de şu anda gebe ölüm hızı sadece Covid-19 salgını nedeniyle artmış durumda. Gebeler ağır Covid-19 geçirme açısından çok riskli gruplar ve elimizde gebelerde etkinliği kanıtlanmış aşılar mevcut. Buna rağmen ölen gebelerin yüzde 99’unun aşısız olması çok büyük bir sıkıntı olarak karşımıza çıkıyor. Bu kişiler aşıyla ilgili kaygı duydukları, bilgili olmadıkları için aşılanmıyorlar. Türkiye’de gebeler için özel aşı kampanyaları düzenlenmeli. Özellikle il sağlık müdürlükleri üzerinden kentlerdeki gebeler tespit edilerek, gerekirse ev ev gezilerek aşının faydaları anlatılmalı ve hamileler ikna edilmeli.”

‘Aktif bir aşı kampanyasına ihtiyaç var’

Türkiye’nin her şeyden önce aktif bir aşı kampanyasına ihtiyacı olduğunu kaydeden Yavuz’a göre aşıya ilişkin bilgilendirme yüksek sesle ve özgüvenle yürütülmeli. Hali hazırda çok büyük bir grubun ‘aşı tereddüdü’ yaşadığını da sözlerine ekleyen Yavuz, “Bu insanların yüksek sesle ve güvenle bilgilendirilmeleri gerekiyor. Bu da her platformda aktif bir aşı kampanyası yapılması anlamına geliyor. Gerekirse tek tek evlere gidilerek güvendikleri kişiler tarafından bilgilendirilmeli insanlar. Aynı zamanda da bölgesel farklılıklar göz önünde bulundurularak kampanyalar yürütülmeli” ifadelerine yer verdi.

‘TTB, aşı zorunluğunda hükümeti işaret etti’

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Komitesi Genel Sekreteri Vedat Bulut ise ‘aşı zorunluluğuna’ karşı hükümeti işaret etti, “Aşı zorunluluğu konusunda istedikleri zaman yasal düzenleme yapabilirler” dedi. Bulut, bu konuda bireysel özgürlüklere de dikkat edilmesi gerektiğini kaydetti. Aşı zorunluluğuna ilişkin dünyadaki örneklere dikkat çeken Bulut, birçok ülkenin yaptığı gibi aşı olanlara ‘pozitif ayrımcılık’ getirilebileceğini söyledi. İnsanları ikna yolunun aktif uygulanması durumunda birçok kişinin aşılanacağını da sözlerine ekleyen Bulut, asıl önemli olanın dünya nüfusunda sağlanacak bağışıklık olduğunu kaydetti.

“Uluslararası bir fon oluşturularak dünyada toplumsal bağışıklık yönünde çalışmalar ve aşılamalar yapılmalı” diyen Bulut, şunları söyledi:

“Türkiye’deki nüfusun yüzde 85’ini aşılasak bile dünyada 5.5 milyar nüfusu bağışıklığa ulaştırmadığımız sürece varyantlar gelişmeye devam edecek. Son dönemde varyantların geliştiği ülkelere dikkat edecek olursak Afrika ülkeleri, Kolombiya, Hindistan gibi aşıya erişimi az olan ülkeler. Şu an birçok ülkede aşılama oranı binde birin altında. Bir insanın bir ülkeden diğerine geçişinin bu kadar kolay olduğu bir ortamda, pandemi tüm dünyayı ilgilendiren bir sorun. Burada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ile Birleşmiş Milletler'in (BM) aksiyon alması gerekiyor. Birleşmiş Milletler, ortak bir fonla tüm dünyaya aşı yetiştirebilir. Aşı patenlerinin anonimleşmesi, üretiminden uygulanmasına kadar tüm alanların kamusallaştırılması gerekiyor. Eğer pandemi kapitalist sistemin insafına bırakılırsa ne Covid-19 sonlandır ne de gelişmemiş ülkeler ölümden kurtulur. Tüm dünya bağışıklık geliştirmeden de pandemiden kurtuluş yolu yok.”