AYM'den “Hırsız, katil AKP” kararı: İktidar eleştiriye katlanmak zorunda
Anayasa Mahkemesi 2014’te yapılan yerel seçimler sürecinde AKP’nin miting yapacağı Edirne’de parti binasına “Hırsız, katil AKP” yazılı pankart asan Özgürlük ve Dayanışma Partisi üyeleri hakkında Şubat ayında verdiği hak ihlali kararının gerekçesini açıkladı. AYM, gerekçeli kararında “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının” ve “İfade özgürlüğü”nün ihlal edildiğini belirtti.
BirGün'de yer alan habere göre; 2014’teki yerel seçimler öncesinde, 19 Mart günü AKP, Edirne’de miting düzenledi. Dönemin Başbakanı Erdoğan’ın katıldığı mitinge karşı ÖDP üyeleri, parti binalarına “Hırsız, katil AKP” yazılı pankart astı. Pankartın asılması üzerine polis ÖDP il binasını bastı ve parti pankartı indirip parti üyelerini gaz bombası şiddet kullanarak gözaltına aldı.
14 ÖDP üyesine olay ardından dava açılırken yargılama tüm üyelerin beraatıyla sonuçlandı. 14 ÖDP üyesi ise yargı sürecini devam ettirdi ve AYM’ye hak ihlali başvurusu yaptı.
AYM, 6 Şubat 2020’de ÖDP üyeleri hakkında ‘hak ihali’ kararı verdi. AYM’nin hak ihlali kararına ilişkin gerekçesi, bugünkü Resmi Gazete’de yayımlandı.
Yayımlanan gerekçeli kararda AYM, “İktidarda bulunan partinin eleştiriye katlanma yükümlülüğü oldukça geniştir. İktidardaki partinin politikalarını eleştiren görüş ve düşünceler ne kadar ağır olursa olsun bunlardan dolayı kişilere yaptırım uygulanmamalıdır” dedi.
Kapalı alana gaz bombasına eleştiri
AYM’nin gerekçeli kararında “İnsan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele” başlıklı ilk bölümünde, polisin parti binasının içine gaz bombası atması şu ifadelerle eleştirildi: “Kolluk görevlilerince yakalanmak istenen ancak direnen bir kimsenin yakalanmasına yönelik olarak kullanılan maddi güç, bu kişinin direncinin kırılmasına yetecek ölçüyle sınırlı olmalıdır. Uygulanan güç hiçbir biçimde direncin kırılması amacının ötesine taşmamalı ve direnen kişiye eza verdirmeye yönelmemelidir.
Çevik Kuvvet polisi, bina içinde bir odada bulunan başvuruculara yönelik doğrudan biber gazı kullanmıştır. Bu tür gazların kullanılması, direncin kırılması için elverişli olan diğer araçların öncelikle denenmesi ve bunlardan bir sonuç elde edilememesi koşuluyla hukuka uygun görülebilir. Somut olayda gazın etkilerinden kaçış imkânı bulunmayan kapalı bir alanda gaz sıkılmış, alternatif araçların kullanılmasının mümkün olup olmadığı değerlendirilmemiştir.
Başvurucuların muhtemel kaçma girişimlerine karşı yeterli önlemler alınmış olmasına rağmen kolluk görevlilerin kapalı bir alana doğrudan gazla müdahale etmesi kullanılan gücün orantılılığı bakımından kabul edilebilir görülmemiştir.”
İfade özgürlüğü 'abartı' ve 'kışkırtmayı' da kapsar
Kararın ikinci bölümünde yer alan “İfade özgürlüğü ihlali” bölümünde ise, pankart içeriği hakkındaki şu görüşlere yer verildi:
“Pankartta yer alan sözlerin AK Partiye gönül verenleri belirli bir oranda inciteceği kabul edilebilir. Zikredilen kavramları kullanmaları pankartı açanların açıkça polemik çıkarmaya ve şiddetli tepkiler yaratmaya yönelik üsluplarının bir parçasıdır. İfade özgürlüğü sadece toplum tarafından kabul gören bilgi ve fikirler için değil incitici, şoke edici ya da endişelendirici bilgi ve düşünceler için de geçerlidir. Anayasa Mahkemesi pek çok kararında ifade özgürlüğünün bir dereceye kadar abartıya ve hatta kışkırtmaya izin verecek şekilde geniş yorumlanması gerektiğini kabul etmiştir.
Çağdaş demokrasilerdeki vazgeçilmez önemi nedeniyle kamu düzeni açısından tehlike oluşturmayan ve şiddete teşvik etmeyen düşüncelerin açıklanması ve yayılması çabalarına sabır ve hoşgörü gösterilmesi gerekir.
Somut olayda polis, Cumhuriyet Savcılığı ve elkoyma kararını veren ilk derece mahkemesi, anılan pankartın o gün bir araya gelen topluluğu tahrik ettiğini, pankart içeriğinin kışkırtıcı, çatışmaların tırmanmasına neden olacak ve kamu düzenini bozacak nitelikte olduğunu gösterememiştir. Pankartın kamu düzeni için tehlike yarattığını ya da saldırgan bir içeriğe sahip olduğunu gösteren bir unsur da tespit edilememiştir.
'Görüşler ne kadar ağır olursa olsun...'
Önemli ölçüde kamu politikalarını oluşturması nedeniyle bilhassa iktidarda bulunan partinin, kendisine yöneltilen görüş ve ifadeler hangi oranda kabul edilemez görülürse görülsün, eleştiriye katlanma yükümlülüğü oldukça geniştir. İktidardaki partinin politikalarını eleştiren görüş ve düşünceler ne kadar ağır olursa olsun bunlardan dolayı kişilere yaptırım uygulanmamalıdır.”
Anayasa Mahkemesi, anılan gerekçelerle 14 başvurucudan 13’üne 15 bin lira maddi tazminat verilmesine hükmetti.