Erdoğan, ‘Ekonomik Reform Paketi’ni açıkladı: Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacağız

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aylar önce gündeme getirilen Ekonomik Reform Paketi’ni açıklıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından öne çıkanlar şu şekilde:

Programın hazırlıklarını geçtiğimiz yılın Kasım ayından beri yürütüyoruz. Çalışmamızın özünde ekonomiyi yatırım, üretim, istihdam, ihracat temelinde büyütme amacı bulunuyor. Programın hazırlıkları sürecinde arkadaşlarımız taraflarla bir araya gelerek talep ve teklifleri dinledik. Sık sık ekibimle bir araya geldim. Değerlendirmeleri bu şekilde yaparak son şeklini verdik.

Türkiye'nin bu üç kelimenin altını özellikle çiziyorum. Türkiye'nin istihsal mücadelesini istiklal ve istikbal mücadelesi kadar önemli görüyoruz. Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek için gece gündüz çalışarak hedeflerimize ulaşacağız.

Yakın tarihe baktığımızda ülkelerin ekonomilerinin siyasi istikrarsızlık ve güven ikliminin bozulmasından etkilendiğini görüyoruz. Bu iki kavram çok çok önemli. Bu istikrar ve güvendir. Biz de 2002 yılında ülkenin yönetimini devraldığımızdan beri Türkiye'yi istikrar ve güven esasına göre geliştirmenin, güçlendirmenin mücadelesini veriyoruz. Ülkemizi 2023 hedeflerinin rotasında tutmayı başardık. Ülkemizin yönetim sistemini değiştirme talebimizin gerisindeki en önemli sebep eski yönetim sisteminin kırılganlıklarını yakından görmüş olmamızdır.

Cumhur İttifakı'nın anlayış birliği ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçerek Türkiye'yi kırılgan siyasi iklimden kurtardık. Bu ülkede hiç kimse hiçbir kesim hiçbir odak millete rağmen devleti ve toplumu yönetme hevesine kapılamayacaktır. 

Türkiye bölgesel nice krizlere rağmen gücünü koruyor. Yeni yönetim sistemimizin gerektiğinde geliştirilmek suretiyle asırlar boyunca güven ikliminin teminatı olacağına inanıyoruz. Yeni ve sivil anayasa ile birlikte bu yönde ihtiyaç duyulan bazı adımları atacağız. Koronavirüs salgını 18 yılda ülkemizde kurduğumuz güçlü altyapının hem de yönetim sistemimizin adeta sınamasına dönüşmüştür. Her alanda bu sınamayı başarıyla verdik. Elbette sıkıntılar yaşadık, yaşıyoruz. Ama üstesinden gelinmeyecek sıkıntılar değildir.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımızda Türkiye'nin bu kriz sürecinde olumlu yönde nasıl ayrıştığını görebiliyoruz. 2020 yılında dünya ekonomisi yüzde 3.5 küçüldü. Küresel ticaret yüzde 10'a yakın daraldı. Uluslararası doğrudan yatırımlar yüzde 42 azaldı. Küresel borç toplamı 282 trilyon dolara ulaşarak tarihin en yüksek seviyesini gördü. Gıda fiyatları dünya çapında son 6.5 yılın, metal fiyatları da 9.5 yılın rekorunu kırdı.

Dünyada bunlar yaşanırken Türkiye ne yaptı? Cevabımız gayet basittir. Öncelikle hiçbir vatandaşımızın mağdur olmaması için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. Elimizdeki imkanlar kendi vatandaşlarımızla birlikte tüm dost ve kardeşlerimizle paylaştık. Ülkemizi güçlendirecek reformları hayata geçirecek adımları hiç tereddüt etmeden atıyoruz. Reform programımızla güçlü yönlerimizi perçinlerden, sorun gördüğümüz yerlere gerçekçi ve ayakları yere basan çözümler getiriyoruz. Bugüne kadar hiçbir problemi halının altına süpürmedik, görmezden gelmedik.

Kamuda taşıt alımına sınırlama 

2021'i orta vadede nitelikli büyüme dönemine girişin hazırlık yılı olarak değerlendiriyoruz. Güçlü, sağlam ve her türlü şoklara karşı dirençli bir ekonomiye giden yol makroekonomik istikrarın tesisinden ve devamlılığından geçiyor. Açıklayacağımız reformların omurgasını makroekonomik ve yapısal reformlar oluşturuyor. Makroekonomik istikrar kapsamında kamu maliyesi, enflasyon, finansal sektör, cari açık ve istihdam alanlarına odaklandık. Yapısal politikalar tarafında ise kurumsal yapının güçlendirilmesi yatırımların teşvik edilmesi iç ticaretin kolaylaştırılmasını reform kapsamımıza aldık.

Yeni dönem dört temelin üzerinde bina edilecek: Yatırım, istihdam, üretim, ihracat. Harcama disiplini konusunda önceliği bütçe politikalarına veriyoruz. Şeffaflık ve hesap verebilirliği artırıyoruz. Bunun için iki önemli politika değişikliğine gidiyoruz: İlk olarak, döner sermayeleri gözden geçiriyor, verimli olmayanları kapatıyor, diğerlerini de kademeli şekilde merkezi yönetim bütçesine, Meclis denetimi kapsamına alıyoruz. İkinci olarak, bütçe dışında gerçekleştirilen özel hesap uygulamalarını acil ve zorunlu olanlarla sınırlandırarak bu kriterleri karşılamayanları yine kademeli olarak kaldırıyoruz. Bütçede birlik ilkesini güçlendirmiş oluyoruz. İsrafa tahammülümüz olmadığı için kamu idarelerinde tasarruf anlayışını yaygınlaştıracak önemli düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Kamuda taşıt alımı ve kiralanması temsil ve ağırlama gibi harcama alanlarına sınırlamalar getiriyoruz. Ayrıntıları kamuoyuna duyuracak ve takibini de yakından yapacağız. 

Kamu personeli ile ilgili işlerin tek bir idare tarafından yürütülmesini sağlıyoruz. Kapasite artışıyla finansal yükleri de hafifletmiş olacağız. Harcama alanında en temel hassasiyetlerimizden birisi de sosyal yardımların ihtiyaç sahibi ailelere ulaşmasında en ufak bir adaletsizliğin yaşanmamasıdır. Bunun için merkezi ve yerel yönetimlerin sosyal yardım verilerini 'Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemi'ne entegre ederek veri paylaşımını sağlıyoruz.

"Kendi paramızla borçlanacağız"

Şeffaflığı artırmak gayesiyle bütçe sonuçlarını 3 ayda bir kamu maliyesi raporu ile milletimizle paylaşıyoruz. Her bir kuruş verginin nereye harcandığını görmesi için bunu temin ediyoruz. Bugünlerde birçok ülke milli gelirinin kat be kat üzerine çıkan borçlarının sıkıntısıyla uğraşıyor. Türkiye'nin kamu borcumuzun milli gelirine oranı ise yüzde 41 seviyesindedir.  AB ülkelerinin borçluluk ortalaması yüzde 90'a yakın. Yıllardır uyguladığımız mali disiplin geleneği sayesinde güçlü borç yönetimi çerçevesine sahibiz.

Döviz cinsi borçların toplam borç stoğu içerisindeki payını düşürüyoruz. Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacak TL cinsi senetleri kullanacağız. Borçlanmanın ortalama vadesini piyasa şartlarına uygun şekilde artırıyoruz. Hazine nakit yönetimini daha güçlü hale getiriyoruz. Hazine dışında kalan kurumların hesabını tek hesapta toplayarak nakit verimliliğini sağlıyoruz. Halkın vergilerin nereye harcandığını çok daha net görebilmesi için maliye politika uygulamalarını yakından takip edebilmesini temin ediyoruz.
Ağırlıklı olarak kendi paramızla borçlanacağız. TL cinsi senetleri kullanacağız.

Esnafa yönelik vergi muafiyeti

Küçük esnafa yönelik vergi muafiyeti de yer alıyor. Basit usulde vergilendirilen kuaför, tesisatçı, terzi, tamirci, gibi yaklaşık 850 bin esnafımızı gelir vergisinden muaf tutuyor, beyan yükümlülüklerini de kaldırıyoruz. Mükelleflerin noter tasdiki, muhafaza yükümlülükleri hafifletilmiş olacak. Vergi cezalarında uzlaşıları genişletiyoruz. Üretimde verimlilik artışı sağlayarak potansiyel büyümemizi artıracağız.

Türkiye dijital vergi dairesi uygulamasını başlatıyoruz. Dijital vergi asistanı sistemini devreye alıyoruz. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını revize ediyoruz.

Türkiye dijital vergi dairesi uygulamasını başlatıyoruz. Dijital vergi asistanı sistemini devreye alıyoruz. Çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarını revize ediyoruz. Kamuya süresinde ödenmeyen borçların tek bir idare tarafından tahsil edilmesini sağlayarak sorunlara çözüm getiriyoruz. Dijital vergi sistemini geliştirerek vergi inceleme sürelerini kısaltıyoruz. 

Sektörel kamu alımları kanununu çıkarmak için hazırlıklara başlıyoruz. Kamu ihalelerine katılacak firmaların liyakat ve yetkinliklerini ihaleden önce inceleyip kamuoyuyla paylaşıyoruz. Bu herkese açık olacak.

Kamunun ekonomide ölçek oluşturma gücünden azami seviyede faydalanmak istiyoruz. Kamu alımlarını yerli ürünlere yönlendirerek, yurt içi sanayinin gelişmesine, büyümesine ve çeşitlenmesine katkı sağlıyoruz. Kamunun ithal ürün kullanımını azaltmak için sanayileşme icra komitemizin çatısı altında merkezi izleme sistemi kuruyoruz.

Kamu İktisadi Teşebbüslerimizi (KİT) reforma tabi tutmak üzere bir çalışma başlatıyoruz. Amacımız mevcut KİT'lerden güçlü ve rekabetçi küresel şirketler çıkarmaktır. Bu sene için yüzde 4,3'ten yüzde 3,5'a revize ettiğimiz bütçe açığı hedefine mali disiplinden taviz vermeden ulaşacağız. Salgının devam etme riskini göz ardı etmiyoruz, bütçede bu anlamda mali alanı yeteri kadar genişleterek, salgın ihtiyaçları için kullanacağız.

Enflasyon 

Öncelikli gündem maddelerimizden biri enflasyonla mücadele, hedefimiz tek haneli düşük enflasyona ulaşmak. Enflasyondaki yükselişin hem yapısal hem de dönemsel sebepleri vardır. Ülkeler kuraklık ve salgının sürüyor olması sebebiyle gıda stoklarını artırma eğilimindeler. Erken uyarı sistemi kuruyoruz. Erken uyarı sistemi üzerinden özellikle üretim, toptan ve perakende aşamasında gıda zincirinin tamamı anlık olarak takip edilerek raporlanacaktır.

Gıda tarafında kayıp ve israfın azaltılması için harekete geçiyoruz. Ülkemizde 19 milyon ton gıda israf ediliyor. İşletme başına israf yılda 4 tonun üzerindedir. Bu gidişata dur demek için harekete geçiyoruz. Tarlada ve hallerde kalan sebzeleri piyasa kazandıracak sistem getiriyoruz. Dijital tarım ile her ölçekteki çiftçi ürünü için pazar bulabilecek, satıcı da ürün tedarik edebilecektir.

Tarımda fiyat dalgalanmalarının önüne geçebilmek için sözleşmeli tarım mekanizmaları geliştiriyoruz. Hal yasası ile ilgili çalışmaları da hızla tamamlıyoruz.

Gıda sektöründe yaşanan israfı yüzde 2 azaltsak 10 milyar TL tasarruf elde etmiş olacağız.

Enflasyonda risk oluşturan yapısal şokları değerlendirmek, gerekli politikaları belirlemek ve yönetmek için fiyat istikrarı komitesini tesis ediyoruz.

Finansal istikrarın sağlanması ve finans sektörünün geliştirilmesi de öncelikli konularımız arasındadır. Türk bankacılık sektörü finansal sağlamlık göstergelerinde pek çok ülkeye kıyasla güçlüdür. Sektörün bağışıklığını daha çok güçlendirmek istiyoruz. Salgının olumsuzluklarını bertaraf etmek için bazı tedbirler alıyoruz. Sorunlu kredisi bulunsa da yaşama şansı bulunan şirketlerin doğru yönlendirilmesi geliyor. Sıkıntı yaşayan şirketlerin ayakta kalması için bankacılık sektöründe operasyonel yeniden yapılandırma oluşumlarını teşvik ediyoruz.

Sorunlu kredilerine yönelik girişim sermayesi fonları için mevzuat altyapısı oluşturuyoruz.

Katılım finans sektörü tek çatı altında toplanırken, sektöre yönelik bir merkezi danışma kurulu da hayata geçiriliyor. Ülkemizin tüm kredi ve risk verilerinin toplandığı risk merkezini yeniden yapılandırıyoruz. Troy'u ayrı bir şirket çatısı altına alıyoruz.

Finans sisteminin bir diğer sacayağı olan sermaye piyasaları tarafında düzenlemelerimiz olacaktır. Şirketlerin halka arz süreçlerini kolaylaştırıyoruz. Sermaye piyasalarında ürün çeşitliliğini artırmak için projelere ilişkin düzenlemeleri tamamlıyoruz. Bu yatırımlara vatandaşlarımızın da iştirak edebilmesini mümkün hale getiriyoruz. Uluslararası finans piyasalarında yoğun talep gören yeşil tahvil piyasasına dönük altyapı oluşturarak teşvik ediyoruz. Dijital paranın ekonomik ve hukuki altyapısını oluşturacak adımları atıyoruz.

Tahvil garanti fonu kuruyoruz. Bu fon temerrüt durumunda yatırımcıların paralarının bir kısmını almasını garanti edecek.

Bireysel emeklilik yaygınlaştırılıyor

BES'in gelişmesi ve derinleşmesine katkı sağlıyoruz. BES'i çok daha genişletilmiş kesimlere yaygınlaştırıyoruz, 18 yaş altındaki çocuklarımızın sisteme girmesinin önündeki engelleri kaldırıyoruz. Bu süreci yüzde 25 devlet katkısıyla kamunun üzerine düşen sorumluluğu da yerine getiriyoruz. Böylece tasarruf alışkanlığı ve finansal okuryazarlık bilincinin gelişmesini teşvik ediyoruz. Sandık ve vakıf gibi kurumların emeklilik birikimlerinin 2023 yılı sonuna kadar BES'e aktarımına imkan veriyoruz.

Türkiye birçok alanda gelecek vadeden işler geliştiriyor. Gururumuzu kabartan bu gibi projeler aksamasın diye kitle fonlaması platformlarını hayata geçiriyoruz.

Cari açıkla mücadelede 3 temel politikayı takip edeceğiz, ilki yapısal cari açığa odaklanıyoruz, ikinci ihracatın tabana yayılmasını sağlıyoruz, üçüncü sanayi yeşil dönüşümü destekliyoruz. Potansiyeli olup hiç ihracat yapmamış KOBİ'leri ihracata teşvik edeceğiz.

Siyasi istikrarsızlığın hakim olduğu 1990'larda ihracatımız da aynı kaderi paylaşıyordu. Bizim iktidarımızla birlikte ihracatta görülmemiş bir hareket başlıyor. Makine, ekipman ihracatı hızla artıyor. 60 küsür sene sonra nihayet bu dönemde sanayide büyük bir gelişime şahitlik ediyoruz. Bu başarıyı takdir etmekle birlikte yeterli görmüyoruz. İhracatımızın kilogram başına değeri düşüktür. Yapısal cari açıkla mücadele bu yüzden önemli ve gereklidir.

Kredi garanti fonu teminatıyla 5-6. bölgelerde yapılacak imalata dayalı ithal ikamesi sağlayan sektörlere uzun vadeli krediler veriyoruz.

İlaçtan aşıya, medikal cihazlardan biyoteknolojik ürünlerin yurt içi imkânlarla geliştirilmesi ve üretilmesi çalışmaları bu başkanlığın sorumluluğunda geliştirilecektir.

Küresel rekabet kazanmak için Cumhurbaşkanlığı himayesinde Yazılım ve Donanım Endüstrileri Başkanlığı kuruyoruz.