Kritik madenlerde oyun değiştirici bir hamle geliyor!
Yeni teknolojilerin kalbinde yer alan kritik madenler, dünya ekonomisinin geleceğini şekillendiriyor. Çin, bu hayati kaynakların işlenmesinde liderlik ederek, küresel ticaret ve teknoloji yarışında ipleri elinde tutuyor. Dr. Altay Atlı’ya göre, bu durum Çin'e hem ekonomik hem de jeopolitik avantaj sağlıyor.
KRİTİK MADENLERİN GÜCÜ
Koç Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Altay Atlı, dijital ve düşük karbon teknolojilerinde kritik madenlerin tedarikinin belirleyici rol oynadığını vurguluyor. Bu madenlerin üretimi ve işlenmesi, küresel teknoloji yarışında liderliği elinde tutan ülkeleri ön plana çıkarıyor. Özellikle alüminyum, bakır, lityum, manganez, nikel ve doğal grafit gibi madenler, yeni teknolojilerin temel yapı taşları arasında yer alıyor.
ÇİN'İN STRATEJİK AVANTAJI
2023 verilerine göre, Çin, dünya genelinde işlenen kritik madenlerin büyük bir kısmını tek başına üretiyor. Kobaltın yüzde 74'ü Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nden gelirken, lityumun yüzde 72'si Avustralya ve Şili'den sağlanıyor. Ancak, bu madenlerin işlenmesinde Çin’in baskın bir rolü var. Çin, alüminyum, kobalt, lityumun yarısından fazlasını ve doğal grafitin neredeyse tamamını işleyerek, dijital ve düşük karbon teknolojilerinde liderlik pozisyonunu güçlendiriyor.
JEOPOLİTİK REKABETİN YENİ CEPHESİ
Çin’in kritik madenlerdeki hakimiyeti, küresel rekabeti de yeniden şekillendiriyor. Atlı, Çin'in bu alandaki liderliğinin, diğer ülkelerle olan rekabetini artıracağını belirtiyor. Özellikle Kazakistan gibi kritik maden zenginliğine sahip ülkelerde, Batılı ülkelerle Çin arasında nüfuz mücadelesinin hızlanması bekleniyor.
TEKNOLOJİK VE EKONOMİK BÜYÜME İÇ İÇE
Çin'in teknoloji ve ekonomi politikaları birbiriyle sıkı sıkıya bağlı. Dr. Atlı, Çin’in 2007 küresel krizinden bu yana düşük maliyetli üretim modelinden uzaklaştığını ve yüksek katma değerli teknolojiye yöneldiğini ifade ediyor. Çin'in kritik madenlerdeki liderliği, teknolojik büyümesini destekleyerek ekonomik dönüşümünü de hızlandırıyor. Bu dönüşüm, Çin’in küresel rekabetteki pozisyonunu güçlendiriyor ve dünya ekonomisinde daha etkin bir rol oynamasını sağlıyor.