Farkında Mısınız Yüz Binlerce Kiracı Sokağa Atılacak
Kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren ve TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen “Afet Riski altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”da “rezerv yapı alanı” tanımının değiştirilmesi tartışmalara neden oldu.
Rezerv yapı alanı, yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere belirlenen alanlar olarak tanımlanıyordu. Yeni düzenlemeyle yerleşim yerlerinde yer alan parsellerin de rezerv yapı alanı olarak belirlenebilmesinin yolu açıldı. Bu da mülkiyet dokunulmazlığı tartışmalarına neden oldu.
Rezerv alanla ilgili tartışmaları Gazete Duvar‘daki köşesine taşıyan gazeteci Bahadır Özgür’e göre konu sadece mülkiyet dokunulmazlığı çerçevesinde değerlendiriliyor ancak asıl mağdur olacaklar kiracılar.
Bahadır Özgür, “Mağdur olacaklar piramidinin en dibinde kiracılar var. Yasa onları, yıkılacak yapıda derhal atılacak bir eşya, sökülecek bir kapı veya pencere gibi görüyor. Tek bir hakları dahi yok” diyor ve ekliyor: “Küçük mülk sahipleri mülksüzleşecek, zaten mülksüz olanlar da birer ‘çöp’ gibi sokağa atılacak yani. ”
KİRACILARA NE OLACAK?
Yasada kiracılara ilişkin tek bir satırın bile bulunmadığını belirten Özgür, “Peki ‘rezerv alan’ ilan edilen yerdeki kiracılara ne olacak?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Şu sıralar gündemde olan, Üsküdar’da, Kandilli Rasathanesi’nin yanı başında bulunan 29 Mayıs Sitesi’nde yaşayanlar bu konuda da sıcak bir örnek. Riskli yapı raporu olmadan ‘rezerv alan’ ilan edilen sitede, büyük kısmı kiracı olanlar bir direniş başlattı. 10 bloklu sitedeki 134 konutun 110 tanesinin mülkiyeti, Türkiye Diyanet Vakfı (TDV) Eğitim Yatırımları AŞ’ye ait. Üç katlı, yatay mimarili, çam ağaçları içinde, yeşil alanı bol, Boğaz manzaralı bir yer burası. Rantı oldukça yüksek. 2016’dan beri TDV’nin buradan rant elde etmek için neler yaptığını daha önce yazmıştım. Özetle TDV, ‘rezerv alan’ sayesinde 110 dairesine en az 100 daire daha ekleyecek. Hepsi de lüks konut olacak tabi. ‘Rezerv alan’ın en önemli hikmeti de bu işte. Yıkıp daha fazla ve değerli yapı üretiyorsunuz.
Bölgede şu anki konut fiyatlarına bakılırsa, milyarlarca liralık rant demek bu. Aynı bölgedeki kiralar da 20 bin liralardan başlıyor. Diyanet, 10 yılı dolan kiracılardan 25-30 bin lira kira istemişti. ‘Rezerv alan’ ilanı sonrasında yeni yasaya da dayanılarak şimdi herkesin 15 gün içinde evleri boşaltmaları isteniyor. Doğal gaz, elektrik ve su hizmeti de yakında kesilecek. Ardından polis zoruyla evlerinden atılacaklar. İşte biz mülkü, tapuyu filan tartışırken arada sadece o sitede onlarca kiracının başına gelenler ve gelecek olanlar bunlar. Hepsi de dar gelirli, emekli.”
Mesela, Nihal hanım 16 yıldır sitede kiracı. Kızını da tek başına burada büyütmüş. Hayri bey 21 yıl, Tamer Çevik 14 yıl. Eşinden kalan 7 bin 500 lira emekli maaşı dışında hiçbir geliri olmayan Sevgi teyze o kadar eski kiracı değil. Ancak son 10 yılda değiştirmek mecburiyetinde kaldığı ev sayısı rekora ulaşacak neredeyse. En son Diyanet’e kiracı olmuş. “Bazı evlerden fahiş zam, bazılarından çürük yapı, kiminden kentsel dönüşüm yüzünden çıktım. Burası da rezerv alan ilan edilince yine ‘çık’ diyorlar. Bu gelirle, bu yaşımda nerede yeni ev bulacağım” diyor. Kısaca kentin merkezinde nispeten bütçelerine uygun bir evde, yıllar boyunca bir hayat kurmuşlar.
‘BİR DAHA BÖYLE BİR YERDE OTURAMAYACAKLAR’
Çoğu bir daha asla böyle bir yerde oturamayacak. İstanbul’da kiraların düzeyi düşünüldüğünde yine riskli alanlardaki henüz dönüşmemiş, ucuz konutlar dışında bir yer olması olanaksız. Üstelik kentsel dönüşümde devletin sağladığı kırıntı düzeyindeki haklardan da mahrumlar. Müteahhit bir an önce çıkmalarını istiyorsa, yıllık 3-5 bin lira düzeyinde kira yardımı yapıyor. Onun da herhangi bir yasal altyapısı yok. Tamamen insafa kalmış.”