"Dolarda uzun yıllar sürecek düşüş bizi bekliyor"
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kısa süre önce yayımladığı rapora göre, dünya döviz rezervlerinin neredeyse yüzde 62’si dolar olarak tutuluyor. Bu oran, euro, yen ve yuan tipi aktiflerin toplamından 2 kat fazla.
ABD’nin önde gelen bankacılık kuruluşu JPMorgan Chase’in baş ekonomisti Jim Glassman’ın yazdığı bir makalede, dışarıdaki dolar birikimlerinin ticari bir dengesizliğin sonucu ve karmaşık piyasa şartlarından korunma aracı olduğunu, ancak kesinlikle dolara güven duyulduğu anlamına gelmediğini vurguladı.
Glassman, “Ticari dengesizlikler gelişen ülke para birimlerinin güçlenmesine katkı sağlıyor ve oradan dünya pazarına yapılan ihracatı daha pahalı hale getiriyor. Bunun olmaması için gelişmekte olan pazarlar fazlalıklarını, dolar üzerinden fiyatlanan ve ABD piyasalarında işlem gören dolar bazlı aktiflerde tutuyor” ifadelerini kullandı.
ASYA TEHLİKESİ
İlk başta doların güçlenmesi, daha olgun sermaye pazarlarının oluşmasını ve ulusal çapta koordineli para politikalarını sağlayan federal rezerv sisteminin (FED) kurulmasına bağlıydı. Sonuçta dolar, ABD ekonomisinin gücü sayesinde dünya rezerv para birimi statüsüne kavuştu, ancak şimdiki durum ABD para biriminin konumunu güçlendirmediği gibi aynı zamanda korumayı da başaramıyor.
Şu anki ekonomik büyümenin başlıca itici gücünün Asya’ya doğru kaydığına dikkat çeken Glassman, bu sürecin merkezinde 70 yıl içinde dünya gayrisafi yurtiçi hasılasındaki (GSYİH) payını 4 kat yükselterek neredeyse yüzde 20’ye çıkaran Çin’in bulunduğunu vurguladı.
ABD’nin dünya GSYİH payı yüzde 24 seviyesinde bulunduğuna dikkat çeken uzman, “Böylece önümüzdeki yıllarda küresel ekonomi, ABD’nin ve doların hakimiyetinden çıkarak, daha çok Asya’nın hüküm sürdüğü bir sisteme geçiş yapacak. Döviz bağlamında bu durum, doların, altının da dahil olduğu diğer dövizlerin sepetine göre ucuzlayabileceğini gösteriyor” diye yazdı.
DOLARIN DÜNYA REZERVİNDEKİ PAYI MİNİMUMA DÜŞTÜ
Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) verilerine göre, geçen yıl ABD para biriminin dünya rezervlerindeki payı, son 20 yılın minimumu olan yüzde 61.7’ye düştü.
ECB’nin haziran ayına ilişkin raporunda, doların hala dünya rezerv para birimi konumunu koruduğu, fakat liderliğinin 2008’deki küresel kriz döneminden bu yana yüzde 7 oranında hissedilebilir derecede sarsıldığı kaydedildi.
Geçen yıl ise özellikle gelişen ülkeler yoğun bir şekilde dolar ve ABD tahvili sattı. Bu sürecin liderlerinden biri olan Rusya, Washington’un yaptırımlarından sonra 100 milyar dolar satarak, neredeyse 90 milyar dolarlık euro ve yuan satın aldı.
Arjantin, Çin, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Tayland ve Türkiye de neredeyse 200 milyar dolar sattı.
ABD’DE YENİLGİ KABUL EDİLDİ
ABD düzenleyici kurumlar, doların dünya liderliğini yitirmesinin Amerikan ekonomisinin başına büyük dertler açacağını itiraf ediyor.
New York FED Başkan Yardımcısı Linda Goldberg, geçen şubatta, “Doların şimdiki başta gelen rezerv para birimi statüsü ekonomiyi dış sarsıntılardan izole etmemizi sağlıyor. Para birimimizin dünya piyasalarındaki hâkimiyetini yitirmesi, ilk başta ABD olmak üzere olumsuz sonuçlara yol açar” açıklamasında bulunmuştu.
Amerikan para araştırmaları şirketi A.G. Bisset Associates LLC’nin CEO’su Ulf Lindahl, doların şimdiki konumunun çok kötü görünmediğini söyledi, ancak yakın gelecekte durumun değişeceği ve son 30 yıldır rekor seviyelerde tutunan doların önümüzdeki 5 yıl içinde uzun vadeli düşüş trendine girerek, Avrupa para birimi euroya karşı yüzde 40 ucuzlayacağı öngörüsünde bulundu.
JP Morgan’ın hesaplarına göre küresel düşüş yılsonunda başlayacak ve FED hiçbir şekilde bu trendin önüne geçemeyecek. Kuruluşun analistleri, “Sonuçta dolarda uzun yıllar sürecek düşüş bizi bekliyor. Önümüzdeki yılın ortalarına doğru ulusal para birimimizin kapsamlı bir şekilde gevşemesine tanıklık edeceğiz” tahmininde bulundu.