Bahçeli, İmamoğlu'nu hedef aldı: Göz kamaştıran figüranlığını sergilemiştir
MHP lideri Devlet Bahçeli, grup toplantısındaki konuşmasına vefat eden İbrahim Metin ile Prof. Mithat Melen'i anarak başladı. Bahçeli, "Türk milliyetçiliğinin muhterem isimlerinden birisi olan Sayın İbrahim Metin ile Sayın Prof. Mithat Melen'in vefatlarından duyduğum üzüntüyü vurgulamak istiyorum. Allah'tan rahmet diliyor, ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum" dedi.
AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte yaptıkları KKTC ziyareti ile ilgili de konuştu. Bahçeli, "15 Kasım 2020 günü Kıbrıs Türklüğü tarihi bir heyecanı yaşamıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın nazik davetiyle, heyete eşlik ederek KKTC'yi ziyaret ettik. Bu ziyaretimizin mana ve mesajı zamanlama itibariyle hem anlamlı hem güçlüdür. Bize göre, Türksüz Kıbrıs, çatlamış toprak, silinmiş tarih, kalbi durmuş bedendir. Kıbrıs coğrafyasının mayası Türklüktür. KKTC, 15 Kasım 1983'te kurulmuştur. 37 yıllık bir tarihi kucaklayıp bugünlere gelen Türk devleti nice acı ve baskılara dayanmıştır. Türk'ün mukavemeti zalimlere meydan okumuştur. Yıllarca hayat hakkı elinden alınmak istenen Kıbrıs Türlüğü milli haysiyetini asla pazarlık konusu yapmamıştır. Kıbrıs Türk'tür, Türk kalması tarihin namus konusudur. 37 yıl önce dünyaya ilan edilen KKTC'nin kuruluş yıldönümünü tebrik ediyorum. Hürriyet mücadelesine liderlik yapan Dr. Fazıl Küçük'ü, Rauf Denktaş'ı, dava adamlarını, şehitlerimizi anıyorum. Kıbrıs'ta Türklüğüne bekası için gövdesini taşın altına koyanlara Allah'tan razı olsun diyorum. KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Kıbrıs Türklüğünün takdiriyle seçilen Ersin Tatar'ı bir kez daha kutluyorum. Kıbrıs Türklüğünün geçmişte yaptığı kahramanlıklar, istikbalin sarsılmaz güvencesidir." diye konuştu.
Bahçeli şöyle dedi:
"Kıbrıs bizim için milli bir meseledir, taviz olmaz, dönüşü olmaz, teslimi ise asla düşünülemez. Nice anımız, nice ayak izimiz, nice parlak eserimiz Kıbrıs'ı kuşatmıştır. Başımızı çevirip nereye baksak Türk devletine ait yüksek bir değeri görmemiz kaçınılmazdır. KKTC'nin güvenliği demek, Türkiye'nin güvenliği demektir. Bağımsızlığı demek, Türkiye'nin bağımsızlığı ile eş anlamlıdır. Şurası açık bir gerçektir ki, Kıbrıs Türklüğü yok sayılamaz, imha ve ihmal edilemez.
Uluslararası toplumun Kıbrıs Türklüğünü görmezden gelmesi sakat ve yanlış bir bakıştır. İnsan hakları ve özgürlük kriterlerinden bakarsak kimlerin bu değerlerin tam tersi duruş içinde oldukları ortaya çıkacaktır. Kapalı Maraş'ın çok yerinde bir kararla açılması, bizim de ziyaretimiz konuya muhatap çevrelerin tepkisi çekmiş, bunları adeta hoplatmıştır. Biz vatan toprağını ziyaret etmek için provokasyon çığlığı atan Yunanistan'dan mı izin alacaktık? Adada yaşayan halklar bellidir, AB'nin kaşıntısı nasıl yorumlanmalıdır? Kapalı Maraş'ta mağduriyetlerin telafisi için mülkiyet haklarına riayet eden, yeni bir dönemin başlamasından niçin huzursuzluk duyulmaktadır. Nifak meselesine girenlerin asıl meselesi, ölümü gösterip sıtmaya razı etmektir. Oyalama tarihin çöplüğüne atılmıştır. Türkiye olmadan, KKTC hesaba katılmadan, Doğu Akdeniz'de atılacak her adım barış arayışlarını yıkacaktır. Esasen meselenin özü de bu kadar basittir.
1931'den itibaren Rumların, Yunanistan ile birleşme gayretlerini biliyoruz. Kıbrıs'ı Helen adasına dönüştürmek isteyenlerin açıklamaları ve davranışları hepimizin malumudur. Yunanistan Cumhurbaşkanı'nın kuzey Kıbrıs'ın işgal altında olduğunu söylemesi tarihi gerçeklerle bağdaşmayan bir skandaldır. Helen falan bilmeyiz, mazisi karanlık hedefleri tanımayız, Kıbrıs'a baktığımızda sadece Türk'ü görürüz.
1955 yılında kurulan EOKA terör örgütünün hangi şiddet eylemlerine başvurduğu, milli vicdanda hala mahfuzdur. Kıbrıs Türklerinin 33 köyü terke zorlanmaları unutulmuş değildir. Zürih ve Londra anlaşmaları Türkiye-Yunanistan-İngiltere garantisine dayandırılmıştı. Kıbrıs Cumhuriyeti 1960 yılında kurulmuştu. Kıbrıs Rum tarafı 1960 Cumhuriyeti'nin kurulduğu gibi yaşamasına izin vermemiştir. Rumlar 1963'ten itibaren saldırı ve suikastlarını artırmışlardır. Türklerin adadan atılması etnik bir temizliği amaçlamıştır. 1974 Barış Harekatı, hayat hakları gasp edilen Kıbrıs Türklüğüne, anavatan Türkiye'nin müşfik el olarak tarihe geçmiştir. 1977 yılından itibaren federalizm görüşmeleri yapılmıştır. 52 yıllık müzakere sürecinden hiçbir şey çıkmamıştır. Kıbrıs Türklüğünün yapıcı ve iyi niyetli çabalarına rağmen masayı deviren Rumlar olmuştur. BM engeli, Rumların vetosu çözüm umutlarını zehirlemiştir.
Çözüm sokaklarda dolaşmaya başlayan Rum sevdalısı Akıncı gibi vatandan toprak vererek olamayacaktır. Birlikte huzur içinde, barış ve saygıya dayalı bir gelecek isteniyorsa, iki kesimli egemen devlet yapılanması bir mecburiyettir. İki devletli çözüm yegane yoldur. BM öncülüğünde 5+1 formatında planlanan muhtemel konferansın başarılı olması Kıbrıs Türklüğünün beklentilerine cevap vermekle mümkündür. Beklentimiz Kıbrıs Türklüğünün tanınmasıdır. Ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması bir diğer beklentimizdir.
Kıbrıs hidro-karbon zenginliklerinin bulunmasıyla tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Türkiye haklarından ödün vermeyecektir. Kıbrıs Türlüğü bölgeden uzaklaştırılamayacaktır. Hiç kimse fiili durum yaratmamalıdır. Hiç kimse Kıbrıs Türklüğü'nün sabrını test etmemelidir. Türkiye'nin etkin ve fiili garantörlüğü ön şartsız devam etmelidir. Kapalı Maraş aslında dönmüştür, bundan memnunuz."
"Türkiye bir hukuk devletidir"
Türk milleti 1000 yıllık kardeşlik bağını her sahada, her zeminde göstermiştir. Devletimizin kuruluş, kurtuluş yıllarında hiç kimsenin dinine, mezhebine bakılmamış, milli namus topyekun savunulmuştur. Türkiye, mazlumlara ümit ışığı olmuştur. İmparatorluğumuzun kucaklayıcı devlet vasfı, Türkiye Cumhuriyeti'ne miras olarak geçmiştir.
Türkiye bir hukuk devletidir. Tarihimizin tertemiz sayfalarına bakınız adaletle hüküm görürsünüz. Geçmişimizin hiçbir döneminde bugünkü gibi zulüm yoktur. Günümüzde hukuk, demokrasi, mülkiyet hakkı, insan onuruyla, insan haklarına saygı evrensel kazanımlardır. Yalnızca tarihimize baksak dahi bugüne örnek olacak pek çok davranışı görürüz. Devlet akılla yönetilir. Bugün Türkiye'nin ayak bağlarından kurtulması, kronik sorunlarının üstesinden gelinmesi, her devlet ve siyaset insanının ortak sorunudur. Cumhur İttifakı ortak dileği gerçekleştirmek için mücadele etmektedir. Kuyu kazmak yerine bir birimize kol kanat germeliyiz, kavga etmek yerine kucaklaşmalıyız. Birbirimizi devirmek ve öğütmek yerine birbirimize destek vermeliyiz. Başka Türkiye yoktur. Ne yapacaksak, neyi başaracaksak Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ruhuna bağlı kalarak gerçekleştirmek zorundayız. Birbirimizi anlamak zorundayız.
Ekonomide açılan ya da açılacak yeni ufuklarla, demokrasi ve hukuk alanlarında yeni hamlelerle muhteşem bir kalkışın yaşanacağını düşünüyorum. Cumhrubaşkanlığı Hükümet Sistemi tarihi bir yönetim reformudur. Gereken ve planlanan diğer reformaların ifa ve icrası Türkiye'nin hızına hız katacaktır. Demokrasi anlayışımızın karalanması maksatlıdır. Türkiye'nin medeniyet ve milletler mücadelesinde en büyük kozu beşeri ve entelektüel sermayesi sosyal psikolojisidir. Biz gelecekten umutluyuz. Yerimizde kalmayacağız, patinaj yapmayacağız daima ileride olacağız.
"Türkiye seferber haldedir"
İhanet cephesini yıkmak için Türkiye seferber haldedir. TBMM'ye sunulan Azerbaycan tezkeresine bakışımız da böyledir ve desteğimiz tamdır. Dost ve kardeş Azerbaycan'ın sonsuza kadar arkasında olacağımızı da söylemek isterim. 10 Kasım tarihli ateşkesin mahiyetini bazı odakların karartma gayretleri harekatın sonuçlarını örtmeye yetmeyecektir. Azerbaycan Cumhuriyeti askeri mücadeleyi politik bir enstürman olarak kullanmada başarı göstermiştir, ordusunun taktik üstünlüğü sayesinde başarı kazanmıştır. Türkiye-Azerbaycan el ele vermiş, zulmü devirmiştir.
"İBB Başkanı da göz kamaştıran figüranlığını sergilemiştir"
Türk siyaseti kendi ülkesine yabancılaşmış, milletiyle çelişkiye düşmüş bir muhalefetin sancısına rastlamıştır. CHP Genel Başkanı geçtiğimiz günlerde konuğu olduğu Ortadoğu Enstitüsünde bir etki ajanı gibi konuşmuş, fukara aklında ne varsa döküp saçmıştır. ABD ve AB liderlerine yönelik, Türkiye'de demokrasi hareketlerini savunun çağrısında bulunmuştur. İBB Başkanı da göz kamaştıran figüranlığını sergilemiştir. Türkiye'yi şikayet ede ede bitirememiştir. CHP'liler belediye işlerinden başka her şeyle meşguldür. Çocuklar bölücülük aşılamaya çalışan CHP'nin terör örgütünü belediyeye taşımasının hesabı sorulmalıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu CHP bu ellere nasıl düştü? CHP bu kadar mı kökünden koptu? Bu ayıplı Kılıçdaroğlu nereye koşuyor, hangi kucaklara atılmak için çırpınıyor.
"Kuru yaprağa dönen CHP"
CHP, İYİ Parti, HDP ve Saadet Partisi'nin bir anayasa hazırlığı konuşulmaktadır. İP yönetimi reddetmiş, Kılıçdaroğlu da reddetmiştir. Kurulan veya kurdurulan masaya kimler oturdu? İhanet metnini kim yazdı? Türk'ü, Türk milletini, Atatürk'ü, vatandaşlık tanımının değiştirilmesini, ana dilde eğitimi kim izah edecek? Kılıçdaroğlu, 2 Haziran 2018'de açıklamasında 'başında İbrahim Kaboğlu'nun olduğu bir mutabakat metni elimizde' dedi mi, demedi mi? Bu yalancılık karşısında hayrete düşen milletimizdir. Bu yalan makinesi öyle çalışmıştır ki ne fren tutmuş, ne durdurak bilmiştir. PKK kurmuş, kalem siparişi de FETÖ'ye verilmiştir. Utanç verici bir rezalettir. Yalanı yalancıyla, yanlışı cahille sakın tartışmayın. Yalancıya gerçeği, cahile doğruyu anlatamazsınız. Batan gemiye dönen İP'e, kuru yaprağa dönen CHP'ye diyorum ki, yalanla bir yere gidebilirsiniz ancak gittiğiniz yerden dönemezsiniz. MHP'ye yapılan okyanusötesi operasyonun gayreti şu günlerde ortaya çıkmıştır. Türklüğü Anayasa'dan çıkaracak birisi anasından doğmamıştır. Hodri meydan her kim hain bir mücadelenin içinde olacaksa, önce bizim bedenlerimizi toprağa gömmek zorundadır. Oyunlarının eninde sonunda bozulacağını çapsız kafalarından çıkarmasınlar."