AYM'den 15 Temmuz kararı
Anayasa Mahkemesi (AYM), “15 Temmuz darbe girişimi ve terör eylemlerinin bastırılması kapsamında hareket eden kişilerin bu fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluklarının doğmayacağına” ilişkin kanun maddesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına karar verdi.
AYM, Cumhuriyet Halk Partisi’nden (CHP) Engin Altay, Özgür Özel, Engin Özkoç ile birlikte 127 milletvekilinin söz konusu maddenin iptali için yaptıkları başvuruya dair kararını bugün açıkladı.
İptal başvurusunda, söz konusu maddenin af niteliğinde olduğu ve yeterli oy çoğunluğu olmadan hazırlandığı; geleceğe dönük uygulama imkanı tanıdığı; geçmişteki olaylara uygulanmasında da Anayasa’ya aykırılık taşıdığı ifade edilmişti.
AYM, maddenin af niteliğinde olmadığı, belirsiz süre uygulanmasına imkan tanımadığı ve yargılama engeli getirmediği değerlendirmesinde bulundu. Oy birliği ile Anayasa’ya aykırı olmadığı kararı aldığı söz konusu maddenin iptalini reddetti.
AYM “Af niteliğinde değil” değerlendirmesi yaptı
İptal başvuru yapılan madde, “Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket eden kişilerin bu fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmayacağını” belirtiyor. (6755 sayılı kanun 37/2)
Maddenin iptali talebinde dava konusu maddenin af niteliği taşıdığı, bu nedenle TBMM’de kabulü için Anayasa’nın 87. Maddesi gereğince üye tam sayısının beşte üç çoğunluğunun aranması şartı gerektiği kuralın kabulünde bu çoğunluğun sağlanmadığı söylendi. Ayrıca kanun tasarı ve tekliflerinin TBMM’de görüşülme usul ve esaslarının içtüzükle düzenleneceğini öngören Anayasa’nın 88. maddesiyle de bağdaşmadığı belirtildi. Bu nedenle Anayasa’nın 87. ve 88. maddelerine aykırı olduğu belirtildi.
AYM, dava konusu kuralın herhangi bir suça ilişkin ve her türlü fiilin değil, sadece darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamındaki fiillerin cezai sorumluluk oluşturmayacağını belirttiğini söyledi. Maddenin af niteliği olmadığı, bu nedenle kabulünde Anayasa’da belirtilen çoğunluğun sağlandığını değerlendirmesinde bulundu.
İptal talebinde “geleceğe dönük uygulama” vurgusu
İptal talebinin esas hakkındaki gerekçesinde ise maddenin başta yaşam hakkı ve işkence yasağı olmak üzere birçok temel hak ve özgürlüğü ölçüsüz biçimde sınırladığı belirtildi. Kuralın geleceğe dönük uygulamaya imkan tanıyan genel bir düzenleme olarak da anlaşılmaya müsait ve bu nedenle bellisiz olduğunu, kuralın bu haliyle her türlü muhalefeti şiddet yoluyla susturmanın aracı olarak kullanılmaya elverişli, suç işlenmesini teşvik eder olduğuna dikkat çekildi.
Maddede yer alan kuralın geçmişteki olaylara uygulanacak olmasının bile yaşam hakkı ile işkence ve kötü muamele yasağı kapsamında etkili soruşturma yapma yükümlülüğüyle çeliştiği söylendi. Kişilerin hukuk önünde hesap verme zorunluluğunu bertaraf ettiğini belirterek Anayasa’nın ilgili maddelerine aykırı olduğu öne sürüldü.
AYM, “Hukuka uygun” dedi
AYM, kuralda yer alan “…terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında…” ibaresinin kuralı belirsiz hâle getirmediğini savundu.
Kuralda yer alan “…devamı…” ibaresinin kuralın ileriye dönük olarak belirsiz bir süre uygulanmasına imkân tanımadığını söyledi. Bu ibarenin “darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunlarla bağlantılı olarak hemen sonrasındaki sınırlı zamanda meydana gelen fiilleri kapsadığı” değerlendirmesinde bulundu.
AYM kararında “…millet ve millet adına egemenliği kullanmaya yetkili organlar ağır bir saldırı olduğundan bu olağandışı ve istisnai şartlar altında söz konusu saldırıların bastırılmasına yönelik ve sadece bununla sınırlı eylemlerin hukuka aykırı fiiller olarak nitelendirilemeyeceği açıktır” dedi.
“Darbe teşebbüsünde saldırının kapsamının büyüklüğü, yaygınlığı, saldırıyı gerçekleştiren kişilerin önemli bir kısmının kamu görevlisi olması, esas itibarıyla saldırının yöneldiği hedefin bireyler değil devlet ve hükümet güçleri olması gibi istisnai ve sıra dışı birçok faktör gündeme gelmiştir. Bu itibarla kanun koyucunun anılan istisnai ve sıra dışı özellikleri nedeniyle uygulamada ortaya çıkabilecek birtakım tereddütleri gidermek ve bu kapsamda kuralla egemenlik hakkına sahip çıkan vatandaşların herhangi bir zarara uğrama ihtimalini baştan bertaraf etmek amacıyla anılan düzenlemeyi yapma ihtiyacı duyduğu anlaşılmıştır.”
Kuralın haksız fiil ya da suç teşkil eden fiillerin icrasında sorumsuzluk öngördüğünün söylenemeyeceğini belirten AYM, dava konusu kuralın yargılama engeli getirmediğini belirtti.
AYM, kuralın öngördüğü bastırma kapsamındaki hareketlerin hukuka uygunluk sebeplerinin olduğu sınırlar içinde bulunduğunu, hukuk düzeniyle çelişmediğini belirtti. “Hukuka uygun bir fiili gerçekleştirenlere hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluk yüklenmemesinin hukuk devleti ilkesini ihlal eden bir yönünün bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır” dedi.