Güldüğüne bakmayın: Anoreksiyalı biri ‘iyiyim’ diyorsa dikkat!
Henüz 30 yaşında anoreksiya nervoza nedeniyle yaşamını yitiren sosyal medya fenomeni Nihal Candan, sadece bir magazin figürü değil, aynı zamanda toplumda görmezden gelinen bir sağlık sorununu yeniden gündeme taşıdı: Yeme bozuklukları.
'Sadece durup geçmesini bekledim' demişti: Nihal Candan ölümünden önce ne demek istemişti?
Nihal Candan'ın vefatında kardeşi sinir krizi geçirdi: Görünce korkuyorum onlardan

Geçtiğimiz Kasım ayında tutuklanmasının ardından cezaevinde hızla kilo kaybeden ve 23 kiloya kadar düşen Candan, tedavi altına alındığı hastanede yaşamını yitirmişti. Bu acı kayıp, özellikle genç kadınlar arasında yaygınlaşan ancak çoğu zaman göz ardı edilen anoreksiya nervoza hastalığını bir kez daha gündemin merkezine taşıdı.
GÜLDÜĞÜNE BAKMAYIN: ANOREKSİYALI BİRİ ‘İYİYİM’ DİYORSA DİKKAT!
Medipol Bahçelievler Hastanesi’nden Klinik Psikolog Gözde Göktaş, anoreksiyanın sadece bir fiziksel sorun değil, derin psikolojik yaraların ve travmaların yansıması olduğunu vurguladı.
“Anoreksiya nervoza bir yeme bozukluğudur. Ama sadece davranışsal değil, travma temelli, erken çocukluk dönemi ve ailesel aktarımlarla da ilişkilidir. Mükemmeliyetçilik, düşük benlik saygısı ve bozulmuş beden algısı bu tabloyu besliyor”

Göktaş, sosyal medyada dayatılan güzellik algısının da gençleri olumsuz etkilediğini belirterek, “Kişi aynaya baktığında hâlâ kendini şişman görebiliyor. Bu da bozulmuş beden algısının en çarpıcı göstergesidir” ifadelerini kullandı.
“HASTA OLDUĞUNU KABUL ETMEYEBİLİR”
Anoreksiyanın sinsi bir süreç olduğunu vurgulayan Göktaş, hastaların çoğu zaman durumlarını inkâr ettiklerini söyledi:
“Hasta genellikle ‘İyiyim’ diyebilir ama fiziksel belirtiler farklı bir tabloyu gösterir. Bu nedenle yakın çevre, kilo kaybı, yeme alışkanlıklarında değişiklik ve sosyal izolasyon gibi sinyalleri ciddiye almalı.”
“BU HASTALIKLA SAVAŞ BİR EKİP İŞİDİR”
Anoreksiyanın tedavisinin bireyin tek başına üstesinden gelebileceği bir süreç olmadığını belirten Klinik Psikolog Göktaş, multidisipliner bir yaklaşımın şart olduğunu söyledi:
“Psikoterapi, beslenme danışmanlığı ve gerekirse medikal destek birlikte yürütülmelidir. Aileler bu süreçte suçlayıcı değil, destekleyici olmalıdır. Anoreksiya hem fiziksel hem duygusal yönleriyle ele alınması gereken bütüncül bir sağlık sorunudur.”

Kaynak:DHA
