Efor Testinde Ortaya Çıkmayan Kalp Krizi Riski Yüzde 70’e Kadar Düşüyor

Efor Testinde Ortaya Çıkmayan Kalp Krizi Riski Yüzde 70’e Kadar Düşüyor
Efor testlerinde saptanamayan kalp damar hastalıklarını en düşük radyasyon miktarıyla tespit eden ve özellikle ani kalp krizleri riskini yüzde 70 oranında önleyen yöntem İstanbul’da uygulanmaya başlandı. Yöntem 250 kilo ağırlığındaki...

Efor testlerinde saptanamayan kalp damar hastalıklarını en düşük radyasyon miktarıyla tespit eden ve özellikle ani kalp krizleri riskini yüzde 70 oranında önleyen yöntem İstanbul’da uygulanmaya başlandı. Yöntem 250 kilo ağırlığındaki obezite hastalara da uygulanacak.

Karaciğer yağlanmasından nörolojik vakalara, böbrek taşlarının sertlik durumundan kalp krizi riski hesaplamalarına uzanan riskli durumlar teknolojideki son gelişmeler sayesinde alınan önlemlerle en aza indiriliyor. Yetişkinlerde ani ölümün başlıca nedenlerinden biri olan kalp krizleri ise dünyada en başta gelen ölüm sebepleri arasında yer alıyor. Vücudun tüm kan ihtiyacını karşılayan kalp damarlarında meydana gelen dolaşım bozukluğu zamanla krize dönüşüyor. Kalp krizi öncesi alınacak tedbirlerin başında ise kalp -damar muayenelerinin zamanında yapılması alıyor.

Teşhisten önce bir tür zemin yoklaması olarak kabul edilen efor testlerinin kalp krizini teşhis etmede etkin bir yöntem olmadığına dikkat çeken Kardiyolog Prof. Dr. Murat Gençbay, “. Yüksek riskli kişilerde efor testi ile yapılıyordu. Ama efor testinin şöyle bir sıkıntısı var kalp krizi geçirecek üçte birisini fark edebilir. Toplumda kalp krizlerinin üçte ikisi efor testinin saptayamayacağı hafi yağlanmalardan dolayı olur. Dolayısı ile üçte ikilik grubu saptamak bizim için çok önemli” dedi.

RADYASYON ORANINA GÜNEŞLENME BENZETMESİ

Tomografi ve MR çekimlerinde radyasyon oranına dikkat çeken Prof. Gençbay, yeni nesil görüntüleme cihazlarının tıp dünyasında hekimin, sağlıklı yaşam sürdürmede ise hastanın bir adım önde olmasına imkan tanıdığını söyledi. Prof. Gençbay, Japonya’nın da aralarında bulunduğu Dünyanın altı ülkesinden sonra Türkiye’de sadece İstanbul’da Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi’nde bulunan yeni nesil görüntüleme cihazları olarak kabul edilen bilgisayarlı tomografi ve MR cihazlarının artık kalp damar hastalıklarından nörolojik vakalara uzanan tüm hastalıkların tanı-teşhis ve tedavi alanında önemli rol oynadığını belirtti. Özellikle çekim esanasında alınan radyasyon miktarına yaptığı benzetme ile dikkat çeken Gençbay şunları söyledi: “Bir çekimde alınacak radyasyon Bodrum’da bir hafta güneşin altına yatmakla güneşten alacağınız radyon kadardır. Kolesterol düzeyini çok daha düşük seviyelere düşürüyoruz. Bu da kalp krizi risklerini yüzde 60 - 70 oranında azaltabiliyor.”

OBEZLER DE YARARLANABİLECEK

Oezitenin, kalp ve damar hastalığı ile ilişkili ölümlerin önemli bir habercisi olduğuna dikkat çeken Radyolog Doç. Dr. Adil Öztürk ise söz konusu cihazların obezite alanında önemli kolaylık sağladığını söyledi. Türkiye’de obez hastaların tomografi ve MR çekimlerinde kilo sınırı olduğunu hatırlatan Doç. Dr. Öztürk 70 cm geniş hasta tünel açıklığı ile 250 kiloya kadar varan obezite hastalarının da muayenesinin yapılabildiğini söyledi. Doç. Dr. Öztürk; “Obezite, dünyada ve ülkemizde günden güne hızla artan sağlık sorunlarının başında geliyor. Tomografi ve MR çekimlerinde de soruna neden olan obezitede ancak 250 kiloya varan obez hastalarının çekimi yapılabiliyor. Cihazın çıkardığı gürültü, çekim esnasında uyutulan çocukların uyanmasına neden oluyordu. Son teknoloji cihazlar sayesinde beyin çekimleri sessiz yapılabiliyor. İncelemeler daha detaylı şekilde yapılabiliyor. Kas iskeleti sisteminde tendom ve bağ yırtıklarını ayrıntılı olarak görmek mümkün. İç kulak anatomik bölgeleri, dinamik özellikleri sayesinde ise meme tümörlerinin teşhisi, karaciğer kitlelerinin ayırıcı tanılarında görüntülenme imkanı sunuyor” dedi.