Özgür Özel'den Erdoğan'a Beşiktaş hodri meydanı: Cesaretin varsa sandık gelsin
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları kapsamında babasını ziyaret ettiği Balıkesir Edremit'te gözaltına alındı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, operasyona sert tepki göstererek "siyasi operasyon" olduğunu söyledi.
Özel, Akpolat'ın annesinin evine sabah erken saatlerde polislerin sert bir şekilde girdiğini ve "Aç polis yoksa kırarız!" dediğini aktardı.
Akpolat'ın babasını ziyaret etmek için Balıkesir'de olduğunu belirten Özel, "Rıza Akpolat, evine gidiyorlar bulamıyorlar. Babasının evinde gözaltına alınıyor" dedi.
"21 YIL HAPİS CEZASI ALAN MHP'Lİ BAŞKAN SERBEST"
CHP lideri, MHP'li eski Osmaniye Belediye Başkanı'nın 21 yıl hapis cezası almasına rağmen serbest bırakılmasını örnek göstererek adalet sistemindeki çifte standarda dikkat çekti. Özel, "21 yıl hapis cezası almış olan serbest ama Rıza Akpolat babasının evinde gözaltına alınıyor" ifadelerini kullandı.
Operasyonun "Beşiktaş Belediyesi'nin başarısının hazmedilememesi" nedeniyle yapıldığını savunan Özel, "Beşiktaşlılar AKP-MHP birlikteliğine 31'de bir tane belediye meclis üyeliği bile vermedi. İşte bunu hazmedemeyen bir hazımsızın İstanbul'a görevlendirdiği kişi eliyle alamadığı belediyelere operasyon yapıp itibarsızlaştırma" şeklinde konuştu.
"FETÖ YÖNTEMLERİDİR"
Özel, "Bu yapılanlar FETÖ yöntemleridir" diyerek geçmişteki operasyonları hatırlattı ve "Kimi de yurt dışına kaçtı Yunan sınırından sıçan gibi. O gün yapılan iş ne kadar hukukî ise bugün yapılan bu işler de o kadar hukukîdir. Herkes aklını başına alacak, ayağını denk alacak. Bu işler doğru işler değildir. Bugüne kadar bir sefer AK Parti'nin muhatap olmadığı şafak operasyonuyla Cumhuriyet Halk Partili belediyeler niye muhatap oluyorlar?" dedi.
"HAZMEDEMEDİĞİ BU"
CHP Lideri Özel, "Cumhuriyet Halk Partili belediyeler neden şafak operasyonlarıyla muhatap oluyor?" diye sorarak "CHP Türkiye'nin birinci partisi. Hazmedemediği bu!" dedi.
"SANDIKTAN KAÇMA"
Özgür Özel, son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek "O zaman bu işin çıkışı milletin huzuruna gitmektir. Sandık gelsin. Sandıktan kaçma. El mi yaman, bey mi yaman? Millet sana mı hak veriyor bize mi hak veriyor? Bu belediye başkanlarının milletin gönlündeki yeri artık Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidara mı taşıyor yoksa yaptığın bu kumpaslar sana mı yarıyor? çağrısında bulundu.
Özel, "Millet senden memnuniyetsizliğini söyledi. Belediyelerimizden memnuniyetini de anketler gösteriyor" diyerek sözlerini tamamladı
Özgür Özel şöyle konuştu:
Bugün sabah, değerli belediye başkanımız, Beşiktaş Belediye Başkanımız Rıza Akpolat'ın resmi ikametgâhı polisler tarafından sert bir şekilde kapısı çalındı ve içeride uyuyan yaşlı annesi telaşla kapıya koştu. "Kim olduğunu sordu, aç polis yoksa kırarız!" dedi.
Teyzem kapıyı açtı korkan gözlerle. Rıza Akpolat'ı almaya geldik dediler. Teyze dedi ki, annesi, "Evladım Rıza yok ki. O babasının yanına gitti. Balıkesir'e gitti.
Orada bulabilirsiniz. Arayalım, söyleyelim gelsin." Bu sefer Balıkesir'deki evine, Balıkesir'deki baba ocağına jandarmalar gittiler ve bildiğiniz sahneler yaşandı.
Şu kadarını söyleyeyim. Dün, geçen hafta sizlerden, yazılarınızdan, haberlerinizden okuduk. Milliyetçi Hareket Partisi'nin Osmaniye Belediye Başkanı, 21 yıl hapis cezası aldı.
Bir gün tutuklu kaldı. Sabit ikametgâhı olduğu gerekçesiyle salıverildi. Şimdi Yargıtay aşaması bekleniyor. 21 yıl hapis cezası almış olan, şu anda görevde olmayan birisi sadece sabit ikametgâh bildirdi diye serbest ama Rıza Akpolat, evine gidiyorlar bulamıyorlar. Babasının evinde gözaltına alınıyor.
Polis arabasıyla İstanbul'a naklediliyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kıymetli seçmenlerine şunu hatırlatırım. FETÖ operasyonlarından sonra Tayyip Erdoğan, "Bazı arkadaşlarımız yoruldu, istifa etsinler." demişti.
Kimi güle oynaya, kimi ağlaya ağlaya istifa ettiler. O süreçte Tayyip Bey istifası gecikenler için "Onlar gereğini yapmıyorsa biz gereğini yaparız." demişti.
Bir partinin genel başkanının bir belediye başkanına "İstifa et, gereğini yaparım." deme yetkisi yok. Çok çok partiden atarsın. Ama gereği şöyle yapılabilir.
Eğer terör örgütü üyesi ise ya da yolsuzluk yapmışsa onu yargılarsın. Suçlu bulunduğu kesinleşirse görevden alınır. Yerine de belediyeden yeni birisi seçilir.
Ama ona "İstifa et, yoksa bunu yaparım." denmez. Hepsi istifa ettiler. Bir tanesi hakim karşısına çıkmadı. Bir tanesi emniyete çağrılmadı.
Neydi bu arkadaşların suçu? Hani etmezse yapabileceğin şey ne? Alıp yargılayıp görevden almak. Bunlar FETÖ'cüydüyse niye bıraktın?
Bunlar yolsuzluk yapmıştıysa niye bıraktın? Kendi belediye başkanlarına "İstifa et kurtul.", bizim belediye başkanımıza ihale yetkilisi olmadığı hâlde, Tayyip Erdoğan kendi döneminde İstanbul Büyükşehir'in birçok bürokratı ihaleye yolsuzluktan yargılandı.
Tayyip Bey emniyete dahi çağrılmadı. Çünkü herkes bilir ki bu kadar büyük bir yapıda yapılan ihalelere kim imza atıyorsa o mesuldür ama Tayyip Bey'e yapılmayanı, o gün Tayyip Bey'e yapılmayan hukuksuzluğu bugün Tayyip Bey, Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarına uyguluyor. Çağırdığınızda gelmedi mi? Rıza Akpolat'a, anneciği demiş, "Arayalım gelir evladım." demiş.
"Balıkesir'e kadar gitti." demiş. "Yok biz alırız." diyor. Evi aramalar, belediyeyi aramalar, operasyon Beltaş şirketinin bir ihalesi için ve belediye başkanının evini arıyor.
Belediye başkanının odasını arıyor göstermelik de olsa. Neden? Bir tek derdi var. Bu bir siyasi operasyon ve Rıza Akpolat'ın şahsında partimizin kurumsal kimliğini itibarsızlaştırmaya çalışıyor.
Onun hazmedemediği şu. Beşiktaşlılar sandığa gittiler 31 Mart'ta. Sonuç ne oldu biliyor musunuz? Rıza Akpolat'ın aldığı rekor oy belediye meclisinde neye yansıdı?
31'de 31 CHP. Beşiktaş halkı AKP-MHP birlikteliğine 31'de bir tane belediye meclis üyeliği bile vermedi. İşte bunu hazmedemeyen bir hazımsızın İstanbul'a görevlendirdiği kişi eliyle alamadığı belediyelere operasyon yapıp itibarsızlaştırma Rıza Akpolat üzerinden İstanbul'daki bir takım hâlinde milletin takdir ettiği, seçildikleri gün rekor kıranlara yeni rekoru ilk 6 aylık performanslarıyla kırdığı, görülmemiş belediye memnuniyet anketlerinin yarattığı karın ağrısını böyle gidermeye çalışıyor.
Millete, "Sen seçtin ama bak memnunsun ama aslında bunlar ihalete, ihaleye fesat karıştırmış." Suçu olan biri varsa sorgulayıp, yargılarsın, cezasını verirsin. Ama bu işin Rıza Akpolat'la ne alakası var? Sen daha önce Ataşehir Belediye Başkanımıza aynı şeyi yaptın. Yargılandı. Süreçler tamamlandı. O gün neler söylüyordunuz? Neler söylüyordunuz? Açılıp bakılsın, ne iftiralar ne hakaretler!
Sonra Ataşehir'de yine seçim yapıldı. Yine CHP kazandı. Beşiktaş'ta seçim yapıldı CHP kazandı. Yalova'da Belediye Başkanımızı başkasının yaptığı bir şeyden ve kendi ihbar ettiği hâlde, ihtar ve ihbar ettiği hâlde yargıladınız.
3 kere bilirkişi, "Göreve iade edilmelidir." dedi yapmadınız. Seçime kadar salladınız. Yalova'da sandığa gidildi. Ne oldu biliyor musunuz?
Yalova'yı yine CHP kazandı ama bu sefer belediye meclis çoğunluğunu da içinden AK Partili seçip vekiline yönettiriyordun senden aldı CHP'ye verdi.
Hâlâ mesajı almadınız mı ya? Hâlâ millet ne diyor anlamadınız mı? "Ben karar veririm." diyor. "Burası bir sirk. Herkes verilen rolü oynayacak.
Ahali izleyecek. Sirkin yöneticisi de Tayyip Erdoğan." Böyle bir kurgu yok arkadaşlar! Böyle bir şey yok. Kendini sirkte gören, sirk yöneticisi sanan varsa biz onun sirkinin oyuncusu moyuncusu değiliz. Biz milletin görevini yapan kamu görevlileriyiz.
Belediye başkanlarımız kamu görevlileri, milletvekillerimiz kamu görevlileri ve anayasada tanımlı hakim güvencesinde seçimlerin sonucunda verilen resmi görevleri yapıyoruz.
Devlet işinde ikilik olmaz, ikirciklik olmaz, devlet içinde çifte standart olmaz! Bir tarafta kendi kurduğu yapılarda, kendilerinin bakanın kocasının bulaştıkları ortada oralarda tık yok.
Dönüyorlar buralarda sabah 4.30'da kapı kılıp algı yapmaya çalışıyorlar. "Açmazsan kırarız." diyerek teyzemi korkutuyorlar.
"Çağırayım gelsin." deyince "Biz alırız." diyorlar. Çünkü onlara verilen talimat, "Suçluymuş gibi götür. Sonunda suçlu olmadığı açığa çıkacak ama arada suçluymuş gibi yapın, bir algı yaratın." Bu gerçekten kabul edebileceğimiz bir mesele değildir.
Yeri yurdu, adresi belli olan bir kamu görevlisine yapılan iş sadece CHP'yi değil, kamuyu, devletin bir kısmı merkezi idareyse öbür kısmı yerel idare, sen devleti yıpratıyorsun.
Koca bir ilçenin 31'de 31 belediye meclis üyesi seçtirdiği, rekor kırdırdığı bir partinin belediye başkanını itibarsızlaştırmak demek o şehrin kararına da itibar etmemek demektir.
Sen seçim sonucunu yoka sayıyorsan, hiçe sayıyorsan bu kadar yüksek oyla seçilen, sevilen birisinin itibarını bu yolla düşürmeyi kendine kâr sayıyorsan sen zaten tükenmişsin, bitmişsin.
Sana 1000 tane Rıza Akpolat itibarsızlaştırsan kâr etmez, bu sana kâr yazmaz. Bu yapılanlar FETÖ yöntemleridir.
Bu yöntemlere başvuranlar şimdi nerede? Nerede şimdi? O kumpas davalarının anlı şanlı yargıçları, savcıları nerede? O FETÖ talimatıyla sabahın köründe kapıları kırarcasına çalan polislere emri veren FETÖ'cü amirler nerede? Teker teker bak, biri 19 yıldır şurada yatıyor, biri 24 yıldır burada yatıyor.
Kimi de yurt dışına kaçtı Yunan sınırından sıçan gibi. O gün yapılan iş ne kadar hukukî ise bugün yapılan bu işler de o kadar hukukîdir.
Herkes aklını başına alacak, ayağını denk alacak. Bu işler doğru işler değildir. Bugüne kadar bir sefer AK Parti'nin muhatap olmadığı şafak operasyonuyla Cumhuriyet Halk Partili belediyeler niye muhatap oluyorlar?
Muhatap olma sebepleri bu arkamda yazıyor. Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye'nin birinci partisi. Hazmedemediği bu! Yenilmiyordu. Sırtı yere gelmiyordu. Sayıyordu. "Şu kadar kez yendim, bu kadar kez yendim. Madem ki yendim milletin nezdinde her şeyden affedildim. Her türlü yolsuzluğu, pisliği ben o hesabı sandıkta verdim." E bu sefer ne oldu? Sen yenildin.
Cumhuriyet Halk Partisi kazandı. Şimdi sana verilince yetki, baş tacı, verilmeyince al aşağı. Olacak şey mi? Sen bunu daha önce, bu hazımsızlığı denedin.
İşte burada 31 Mart'ta 12.000 küsür oyla seçilen başkanın aldığı yetkiyi hor gördün, milletin kararını hor gördün. Haziran ayının sonunu zor gördün. Ne oldu? Başkan 806.000 oyla seçildi. Peki hadi o gün bu yaptığın milletin vicdanından döndü. "Ekrem Bey mağdur oldu da o oyu aldı." diyordun.
Karşısına bakan adayı çıkardın. Seçim akşamı saat 7.00'de televizyona baka kaldın. 1 milyon oyla seçildi bu sefer. Hâlâ anlamıyor musunuz?
Milletin dediği olur. Milletin dediğine itiraz, isyan darbecinin işidir. Demokrasiden nasibini almamış adamın işidir. Biz ilk girdiğimiz, ilk kaybettiğimiz seçimde şanla şerefle muhalefete devir teslim yaparken "Türkiye demokrasisi kazandı." diyebilen bir partiyiz.
Bundan 100 yıl sonra kaybettiği seçimde hazmedemeyip kayyım siyaseti yapan ya da başsavcı eliyle İstanbul belediyelerine sırasıyla saldıran bir aklı, bir vicdansızlığı, bir akılsızlığı millete şikayet ediyoruz. Ve buradan açıkça söylemek istiyorum.
Çok açık. Bu tip saldırılara pabuç bırakmayacağız. CHP'nin birliğini, beraberliğini asla ortadan kaldıramayacaksınız. Kol kola, el ele, omuz omuza o sandığa doğru yürüyoruz ve Türkiye'de kurulan birinci parti, son yerel seçimin birinci partisi, son sandığın birinci partisi emin olun gelecek ve kurulacak sandıkta da iktidar partisi olacak.
Bu hukuksuzlukların tamamının sona ermesinin yolu da bu. Bütün adaletsizliklerin. Bu adaletsizliğin de, gelir adaletsizliğinin de, mahkeme kapılarında milleti çıldırtan adaletsizliklerin de, sosyal adaletsizliklerin de biteceği yer belli.
Buradan Sayın Erdoğan'a şu çağrımı yapmak isterim. Bakın, son dönemde bir salon adamına, salon siyasetçisine döndünüz.
Atamalarınızın doldurduğunuz salonda, atamalarınızın alkışıyla moral bulamazsınız. Güç bulamazsınız. Bu çaba beyhudedir. Şimdi de mahkeme salonlarında bizim moralimizi bozmaya çalışıyorsunuz, bu çaba daha da beyhudedir.
Eğer gücünüz varsa, cesaretiniz varsa, ülkeyi bu kadar gerdiniz ve bu hâle geldiniz. Muzaffer kahraman edalarıyla gezerken seçim mağlubusunuz.
Size bir kez daha o salonlardan çıkamıyorsun. "Sokağa çık, pazara çık, meydana çık, insanların önüne çık." diyorum, çıkamıyorsun.
O zaman bu işin çıkışı milletin huzuruna gitmektir. Sandık gelsin. Sandıktan kaçma. El mi yaman, bey mi yaman? Millet sana mı hak veriyor bize mi hak veriyor? Bu belediye başkanlarının milletin gönlündeki yeri artık Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidara mı taşıyor yoksa yaptığın bu kumpaslar sana mı yarıyor?
Millet bir karar versin bakalım. Cesaretin varsa sandıktan ve milletten kaçma. Millet senden memnuniyetsizliğini 31'inde de söyledi.
Belediyelerimizden memnuniyetini de önündeki anket bendekinden 3 puan ileri, bunu biliyorum. Bizde 58 çıkan toplam memnuniyet 61 çıkmış, biliyorum. Asla buradan bir yere kaçamazsın. Bunun için eğer cesaretin varsa öyle savcılara, polislere değil, gel millete güven. Çık karşısına, çıkalım hep birlikte.
Bir de şunu söyleyeyim. Öyle bir ruh hâlinde ki geçen hafta bir belediye başkanım, başarılı bir belediye başkanım, bir büyükşehrin ilçe belediye başkanı kaybettiğine çıldıran, kaybettiğine çıldırdığı bir ilçenin belediye başkanı yana yakına beni arıyor.
Benimle Sayın Cumhurbaşkanı özel bir görüşme yapacakmış. "Ne dersiniz Sayın Genel Başkanım?" Dedim ki "Cumhurbaşkanı belediye başkanını çağırıyorsa bu devletin bir işidir. Mutlaka ya ilçeniz için büyük bir proje, önemli bir mesele, bilmeniz gereken bir şey vardır. Gidin, dönüşte görüşürüz." Gitti geldi ne oldu biliyor musunuz?
"Sen başarılısın. O ilçeyi nasıl aldın? Gözlerime inanamadım. Şubat ayında kongrem var bize katılır mısın?" Ya devletin başına bir partinin öz evladı bir belediye başkanının yapacağım kongrede "Bana katılır mısın? Senin önünü açarım. Şunu yaparım, bunu yaparım." Bir de böyle parantez içinde, "Ya tertemiz adamsın biliyorum ondan çağırıyorum ama bir leke çalarlar, Allah korusun." falan diye tehdit yapmalar.
Bir de sivil arabayla aldırmalar, saraya götürmeler. Yakışıyor mu ya? Orada onu yapan burada bunu yaptırıyor işte.
İşte size tükenmişliğin resmi Tayyip Erdoğan'ın. Ben bir partinin milletvekili istifa ediyor da "Hayırlısı olsun kararınız." demeye çekiniyoruz, yanlış anlar. Yakın zamanda olmasın Allah'ım ya! Kendi ilimde bir partinin milletvekili istifa etti. İlimde kendi listemden seçilen. "Kararınız hayır olsun." demek için ararken bin dereden su getirdim. "İlimin milletvekilisiniz diye arıyorum. Sakın yanlış yere koymayın." diyerek arıyorum diyerek arıyoruz.
Adam Cumhurbaşkanlığından arattırıp, milletvekilini sivil aracıyla AVM'de buluşturup belediye başkanımı çağırıp "Bana katılır mısın?" Belediye başkanı gelmeden de önce aradı. Çıktıktan sonra da ilk benimle konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir parti kardeşim.
Siz de böyle insanlarsınız zaten. Gerçekten insan rakibinde biraz asalet, biraz da gerçekten centilmenlik, birazcık olsun insanlık, birazcık olsun içinde bulunduğu durumu hazmetmek istiyor ya! Hazmetmesini bekliyor. Bu kadarı olmaz.
Özel görüşmelerle belediye başkanı çağırmamalar, savcı eliyle belediye başkanı silkelemeler, bütününüz, topunuz gelse, hep birlikte uğraşsanız Cumhuriyet Halk Partisi'nden yaprak kopartamazsınız. İki tane yaprağımızı düşürseniz oradan koca bir dal, koca bir ağaç çıkar. 100 yıllık çınar var burada, 100 yıllık çınar. Onun için öyle kökü ne olduğu belli olmayan, sonu ne olduğu belli olmayan konjonktürün uzamışlarından baş edecek gücümüz de, sabrımız da, enerjimiz de var Allah'a şükür. O yüzden Tayyip Erdoğan'a şunu söylüyorum. Bu hâllere düşeceksen kendini düşürdüğün hâlden milletin haberi olacak. Sen yapmaya utanmıyorsan ben anlatmaya utanmam kardeşim.