Mustafa K. Erdemol
Kime benzediklerinin farkında değiller! Sansürün, baskının tek adresi yok
Türkiye karşıtların hızla birbirine benzediği bir ülkedir. Aradaki farklılıkların kaybolup birbirlerinin içine girmeleri uzun zaman almaz. İlkelerin(!) kaygan zemine göre ayarlandığı, yani kolayca değişebileceği bir siyasi tarihimiz de var, malum.
Büyük komedyen Groucho Marx'ın şu cümlesine bayılırım: “Bunlar benim ilkelerim, beğenmezseniz, benim başka ilkelerim de var“. Pazarın müşterisinin kodlarına uygun ilkelere, prensiplere göndermedir cümle. Yani “Size hangisi lazımdı?“ türü ilkelilerle(!) dalgasını geçiyor Marx. İktidarın baskıcılığına, sansürüne karşı çıkılacak uygun bir ortam mı var, iktidar baskısına, sansürüne karşı olmak “ilkesi“ iyi gider burada. Bu ilkeyi sahiplenenin de “baskıya, sansüre“ başvuracağı ana kadar ama. Çok tanık olduk buna. Şiir okudu diye hapis(!) yattığı dönemde “ifade özgürlüğünü“ savunan Cumhurbaşkanı gün geldi, “kitap bombadan daha tehlikelidir“ diyebildi. Dolayısıyla iktidarının da muhalefetinin de ömrü uzun süren ilkeleri yoktur.
Eren Erdem adlı bir CHP Genel Başkan Yardımcısı’nın “Halk tv ile yapılan kurumsal anlaşma feshedilmiştir“ yollu açıklaması, bu anlaşma ile Halk TV’ye sağlanan desteğin kesilmesi anlamına geliyor. Halk TV’ye ne kadar zarar verir, ne kaybettirir bilemem. Bu tutumun zararı az ya da çok olabilir, onu da bilemem. Ama bildiğim, hoşa gidilmeyen bir tutum karşısında CHP yöneticilerinin de “elindeki gücü“ kullanabiliyor olduklarıdır. Olanakları ölçüsünde yapabildikleri bu, olanakları fazla olsa demek ki daha fazlasını da yapabilirler. İşte bu çok acıdır.
Savunulan her neyse onun bir karşılığı olmalı yaşamda. CHP yöneticilerinin savunduklarının yaşamlarında bir karşılığı olduğunu gösterme fırsatını kullanma şansları vardı herhalde. Halk TV’ye çok mu kızdılar? “Kızıyorum ama baskı, sansür ambargo da ne demek“ diyebilmeliydiler. Demokrat olma fırsatı heba edilmiştir.
Acı olan ikinci şey şudur; CHP’nin yöneticileri bu kararı alma cesaretini iktidarın da gayet iyi değerlendirdiği ülkedeki “tahammülsüzlük“ ortamından alıyor. Böyle bir ortam olmasa yapmaya cesaret edemezlerdi belki de. Özgürlükçü bir toplum olsaydık, bunu yapamazlardı. Voltaire’nin sanılan ama onun asla söylemediği şu meşhur “senin gibi düşünmüyorum ama düşündüklerini savunmanı savunuyorum” prensibinin (politikacı ya da sıradan vatandaş fark etmez) bu ülke bireylerinde bir karşılığı yoktur. Ama sosyal medya hesaplarında profiline bu cümleyi konduranların çok olduğu da bir gerçek.
Elbette CHP yöneticileri kiminle çalışıp, çalışmayacakları konusunda özgürdürler. Halk TV ile sadece kurumsal ilişkisini kesmişlerdir. Kimse kimseye elbette mahkum değil. Ama sorun bu kadar basit de değil. Yukarıda da söyledim; elinde Halk TV’ye karşı kullanacakları tek güç bu. Sadece bunu kullandılar, şimdilik. Ortaya fışkıran zihniyeti; işine gelmeyince cezalandırma ilkelliğini vurguluyorum, feshin önemli olup olmamasını değil. Kendi olanaklarından, aynı amaç için çalışan bir kurumu sözümona mahkum bırakarak zor duruma düşürmeye çalışmak bir iktidar davranışıdır. Çok başarılı bir televizyon programını yayın yaptığı belediyenin sınırlarına atmak da ilkelliktir. Tüm bunlar, “yaptıklarımız, yapacaklarımızın teminatıdır“vari bir tutumdur ayrıca.
Halk TV içinde CHP‘deki tartışmalarda her iki taraftan olanlar var mıdır bilemem. Varsa eğer, iki tarafa da hayli uzak biri olarak CHP’nin o yöneticilerinin bu tutumlarıyla aslında herkesi karşıt saymakla kendilerine karşı olanların sayısını arttırdıklarını söylemek isterim. Kendi elleriyle karşıt yaratan tuhaf bir güruh var parti içinde.
Kararı tek başına almamıştır ama muhatabamız o, belli ki, Eren Erdem’e soralım: İnançlar tutumları belirler. İnançlarınız arasında sansür, ambargo uygulamak var mı? Partinizin içinde “ver topumu oynamıyorum“ diye küsmenin politika yapmak olmadığını bilen aklı başında onca insana bu tutumu nasıl açıklayabiliyorsunuz?
İnanılsın isterim; CHP ile Halk TV kavgasında taraf değilim. Taraf olmamı gerektirecek daha vahim bir durum var çünkü. Baskının, sansür uygulamalarının, cezalandırmaların karşısındayım. Bu uğursuzlukların muhatabı kimse onun tarafıyım.
CHP’nin karar vericileri kendilerini asla yan yana geleceklerini düşünmediğimiz kurumlarla eşitlediklerinin umarım farkına varırlar. Bu ülkeye bir tane RTÜK yeter zira.
Kişileri de kurumları da rakiplerine benzemek bitirir.
Ne güzel insanmışsın sen Groucho Marx.