Fikret Bila
İktidarın Gözü Tazminatlarda
İktidarın ekonomi ve maliye politikası hep sermayeden yana, emekçinin karşısında oldu.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bu tercih daha da belirgin hale geldi.
Emekçilerin milli gelirden aldıkları pay her yıl düşerken sermayenin aldığı pay arttı.
Son beş yılın oranları bunu gösteriyor.
Emekçilerin milli gelirden aldıkları pay 2019 yılında yüzde 31,3 iken, 2022 yılında bu oran yüzde 23,6’ya geriledi. Aynı dönemde sermayenin aldığı pay ise yüzde 42,7’den yüze 48,1’e yükseldi.
Emekçi kesimi ezen önemli faktörlerden biri de vergi politikası. Türkiye’nin vergi gelirlerinde en büyük pay KDV ve ÖTV gelirleri. Vatandaşın ödediği dolaylı vergiler kurumlar vergisinden de gelirler vergisinden de çok fazla.
Bu vergi politikasıyla vatandaşın cebinden alınan para Hazine’den döviz garantisiyle verilen ihalelerle sermaye kesimine aktarılıyor.
Asgari ücretin ortalama ücrete dönüştüğü, ücretli kesimin geçim zorluğu çektiği, gerçek enflasyonun TÜİK’in açıkladığından çok daha fazla olduğu yetmezmiş gibi iktidar şimdi de emekçinin kıdem tazminatına göz dikmiş bulunuyor.
Bunun ilk işaretini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz verdi.
Yılmaz, kıdem tazminatı ödemelerinde sorunlar olduğunu söyleyerek şöyle dedi:
“Kıdem tazminatında maalesef çok ciddi problemler de var. Ödenmeme meseleleri var. Başka sıkıntılar var. Oluşturduğu bir belirsizlik var. Özellikle iş dünyası firmaları üzerinde. Dolayısıyla bir dönem bir fon oluşturup bununla bu
problemi çözme gibi bir yaklaşım vardı. Dolayısıyla bunlar önümüzdeki dönemde yine Türkiye'nin gündemde olan konuları olacak."
Yılmaz’ın sözünü ettiği fon uygulaması, işçinin kıdem tazminatının bir fonda toplanması ve toplu ödeme yerine emekli aylığı şeklinde ödenmesi. Bu uygulamaya “tamamlayıcı emeklilik” adı veriliyor.
İşçi çalışırken kıdem tazminatı her yıl bir fonda toplanıyor, emekli olduğunda işçiye hak ettiği tazminatının yüzde 25 ödeniyor ve kalan tutar da aylara bölünerek düşük ikinci bir emekli aylığı gibi ödeniyor.
Böylece işveren toplu kıdem tazminatı ödenekten kurtuluyor.
İktidarın böyle bir uygulamaya sıcak baktığı ise yeni açıklanan Orta Vadeli Program’dan (OVP) anlaşılıyor.
Bu programa göre işverenler her ay çalışanlara maaşlarının yüzde 8,33’ünü tazminat olarak ödeyecek. Bu tutar, çalışanın kişisel hesabında toplanacak ve emeklilik döneminde kullanılabilecek. OVP’ye göre, tamamlayıcı emeklilik sistemi 2024’ün son çeyreğinde hayata geçecek.
Böyle bir uygulama emekçinin hakkını gasp etmektir.
Emekçilerin tek güvencesi emekli olduklarında alacakları kıdem tazminatıdır.
Emekçiler alacakları kıdem tazminatına güvenerek ev sahibi olma hayali kururlar.
Gerçi artık bu hayali de kurmak mümkün değil.
Türk Lirası’ndaki değer kaybı, yüksek enflasyon ev fiyatlarını fırlatmış durumda. Bu dönemde alınacak kıdem tazminatıyla kentlerde insanca yaşanabilecek bir ev almak bile mümkün değil.
Çoğu emekli bu nedenle kıdem tazminatını bankaya koyup oradan alacağı faizi emekli maaşına ekleyip geçinmeye çalışıyor.
Kıdem tazminatının ödenmeyip fona bağlanması ve ek maaşa dönüştürülmesi emekçilerin ev sahibi olma hayallerini tümüyle suya düşürür.
Başta CHP ve DİSK olmak üzere diğer muhalefet partileri sendikaların bu emekçilerin bu hakkını korumaları gerekir.
Muhalefet ve sendikalar ortak tutum almazsa kıdem tazminatı uygulaması da tarihe karışır.